Anadolu Üniversitesi kampüsünde sonbahar temizliği… Eskişehir parkındaki dubalar tepki çekti Eskişehir’de "Köpekli Park" hayvan dostu heykeller… Eskişehir İsmet İnönü Caddesi’nde futbol efsaneler… Eskişehir’in simgesi köprü, yılbaşı için hazırlanı… Eskişehir'in arka sokaklarında park sorunu büyüyor… Tepebaşı Belediyesi'nden çevre dostu atık getirme … Bitkilere Şekerli Su Vermek: Faydaları ve Zararlar… Eskişehir’de ilçe yollarına dev yatırım: 124 milyo… Akaryakıt istasyonu yanında yangın paniği! Eskişehir'in gözde ilçesinde yatırımcılara yeni fı… Eskişehir’de kamu yatırımlarına 6,5 milyar TL öden… Eskişehir’de uyuşturucu operasyonları hız kazanıyo… Trendyol 1. Lig 2024-2025 sezonu fikstürü ve puan … Trendyol Süper Lig 2024-2025 sezonu 13. hafta maçl… Bölgesel Amatör Lig 6. Grup 8. Hafta Puan Durumu v…

Üye Girişi

Üye Ol

Eskişehir

Alpu

Spor

Gündem

Eskişehir Hava Durumu

Resmi İlanlar

Eskişehir Nöbetçi Eczaneler

Afyon

Bilecik

Eskişehir Gezi Rehberi

Eskişehir Parkları Eskişehir Müzeleri Eskişehir Yemekleri Eskişehir Camileri, Külliyeleri ve Anıtları Eskişehir Alışveriş Merkezleri Eskişehir Restoranları (Yeme İçme) Eskişehir Gece Hayatı

Magazin

DİĞER

Kütahya Ekonomi Eskişehir etkinlik Kültür Sanat Dünya Sağlık Teknoloji Eğitim Röportaj Biyografi Eskişehir Siyasetçileri Yaşam Ramazan

Eskişehir Videoları Foto Galeri Yazarlar Eskişehir İş İlanları Seri İlanlar İletişim

23.11.2024 - Cumartesi

Önder Baloğlu

Tüm Yazıları Diğer Yazarlar

Gasteciler

21 Aralık 2014 19:44

“Şinasi Nahit Berker”in İletişim Fakültelerinden hoş karşılanmayan sözüdür:
“Gazeteci olunmaz, doğrulur…”
Örneğini, fazla uzağa gitmeden 90’lı yılların başından verelim...
Biri dedi ki:
"Benim memurum işini bilir...
" Biz de öyle yaptık!
Gün geldi "Memur..."
Gün geldi "İşçi..."
Gün geldi "Öğretmen..."
Gün geldi "Emekli..."
Gün geldi "Köylü olduk..."
***
"Sedat Simavi"nin sözü de her zaman geçerlidir:
"Kalemini kır, ama satma!"
Son 13 yıldır "bitaraf" olmayan "bertaraf" oldu sanki!
Gün geldi..
"Polis..."
Gün geldi..
"Savcı.."
Gün geldi..
"Hakim olduk..."
***
Gazeteci arkadaşımız "Mustafa Metin"in de, sık sık dile getirdiği "gazeteci" tanımıdır :
-İki tür gazeteci vardır :
"Her devrin gazetecisi olmak..."
Ve de..
"Her devirde gazeteci kalabilmek..."
Emniyet ya da Adliye Sarayları önünde, ellerinde pankartlarla bağırıyor insanlar:
"Özgür basın susturulamaz..."
***
Hey gidi günler!
Bizimkiler kızını istemeye gittiklerinde, şöyle bir iç çekmiş kayınvalide:
"Günde kaç gaste satıyoo?"
Nasıl yanıt aldığını bilmiyoruz ama, haklıymış kadın!..
Rahmetli "Mehmet Aktop" üstadımız da "Davulu çalanla, parsayı toplayan bir olmaz" derdi:
"Yazan değil, satan kazanır..."
Doğru mudur dersiniz?
"Yazıyooo, gastecileri yazıyoooo!"

Günün Balı
"Çarşı Grubu", futbolun da aynen din gibi, baskıcı rejimleri destekleyen işlevini değiştirmiş, "tarihsel" bir rol değişimine imza atmıştır.
Emre Kongar

Gerilim
Rüşvet, hırsızlık, yolsuzluk karşısındaki duyarlılık ancak üretime dayalı ekonomik düzenlerin egemen olduğu ülkelerde gelişir.
Ali Sirmen

Günün Sorusu
Ünlü İngiliz tarihçi "E.H. Carr"a sormuşlar "Tarih nedir?"
"Tarih, büyük adamların biyografisidir."

Özdeyiş
İnsan kaybettiği fırsatın, hiç değilse hayalini kaybetmemelidir...
Hanri Benazus

Günün İncisi
Eğer sen bir meyveyi yiyorsan, unutma ki bu ağacı diken bir başka biriydi...

Temel, hızlı makinist...
Tren makinisti Temel, yolda giderken Tren Takip Merkezi’ni aramış:
"Karşımda bir çocuk var, raylar arasında yatıyor. Ne yapayım? Çocuğa vurursam bir kişi, treni tarlaya sürersem onlarca kişi ölecek..."
Merkez Müdürü "Hiç düşünme çocuğa vur" demiş...
Bir süre sonra da makinist Temel'i arayıp sormuş:
"Ne oldu?"
"Yaralıyım" demiş Temel :
"Galiba onlarca da ölü var..."
Müdür, "Ne yaptın? Tarlaya mı sürdün yoksa?" diye sorunca da "Yok yok" demiş Temel:
"Çocuk tarlaya kaçtı!.."

Sadece kadınlarla
Temel bara gitmiş, yanındaki kadınla sohbet ederken kadın "Ben lezbiyenim" demiş. Temel bunun ne demek olduğunu sorunca da yanıtlamış:
"Sadece kadınlarla beraber olurum..."
Temel'in çok hoşuna gitmiş :
"Ben de, ben de!"

"Yapacak bir şey yok!"
Ertuğrul Sağlam’ı futbolculuğundan beri sevip, sayar kişilerden biriyiz...
En azından duruşu ve Karakteri özenilen bir insan...
Ama şu Karabük maçından sonra yaptığı açıklamaya katılmıyoruz...
Ne demişti?
"Yapacak bir şey yok!"
Kızdığımız ve inanmadığımız bir sözdür bu!..
Ne demek yok?
İzleyin maçı kasetinden...
"Sissoko, topu en az 10 kez gereksiz yere rakibine kaptırdı..."
"Lawal", attığımız golden hemen sonra yanında iki arkadaşı varken topu alıp götürmeye kalktı, kaptırdı ve aynı pozisyonun ardından golü yedik... j ,
Bunları Sağlam görmedi mi?
80 dakikaya kadar…
"Yapacak bir şey yok muydu!"
Tüm bunlara karşını
“Teşekkür taraftara…”

Günün Şiiri
Öldürme N'olur
Biri salıncakta büyüyor dünyasıyla
Biri yaratıyor gökyüzünü
Elleriyle, bekle, n'olur
En güzel dünyayı hazırlıyor insanlarım
Bir demek çiçek gibi
Sunacak ellerine, ölme n'olur
Dostlar ölmese de senin için
Yıllarına koy canını, selam dur
Ölmek daha güzeldir öldürmekten
Öldürme, n'olur!
Şinasi Özenoğlu (Varlık-1955)
Günün Olayı
Nişantaşı'ndaki yeni yıl kutlamaları sorun oldu! Esnafın dükkânın önüne asacak 2 metre elektrik kablosuyla, 5 ampul almaya gücü yok demek!
Akif Kökçe
Günün Biberi
Tenis Federasyonu Başkanı yapılan PTT Genel Müdürü şimdi de "Danıştay üyesi yapıldı.
Ülkemizdeki atamaların işe değil, kişiye göre yapıldığına her gün yeni örnek...

CHP ve iktidar
Vural Savaş "CHP Neden İktidar Olamaz" adlı son kitabında şöyle diyor:
"Emperyalist ülkeler yakın gelecekte kendi çıkarlarına hizmet edecek siyasal İslam'ın egemen olduğu bir sömürge ülke yaratabilmek için Kemalizmi ve ulusal bilinci yok etmeyi hedeflemişlerdir."
Türkiye'yi sömürmek ve Ortadoğu'da kirli işlerde kullanmak için ulusal bilinçten sıyrılmış bir toplum yaratmak gerekiyordu.
Üst akıl "ABD" onu kotarmanın peşindedir.
Bakalım Cumhuriyet’i nereye kadar geriletebilecekler?