Futbol kimliği

Futbol kimliği

27 Ağustos 2014 00:24
A
a
Sütiş Eskişehir
“Kimliksiz bir toplum kendine sağlam bir gelecek öngörebilir mi?”
Ya da kimliği oluşmamış bir toplum, kurumsal bir kimlik yaratabilir mi?
"Jeffery Weeks" şöyle der:
"Kimlik, esas olarak başkalarıyla paylaştığımız ya da paylaşmak istediğimiz değerlerdir...
…….
Nereden girdik konuya?
"Passolig’ten..."
Maça gitmek istiyorsan, almak zorundasın elektronik bileti...
Neden?
"Futbolda şiddeti önlemek için.."
Bununla da yetinilmiyor..
"Atatürk Stadı'na tam 106 kamera takıldı..."
Neden?
"Sizi izlemek için..."
Saçınızın şeklini, gözünüzün rengini daha iyi görebilmek için...
"Kırmızı Şapkalı Kız'daki Kurt gibi!"
…….
Bu kadar önleme ne gerek var?
Stada girerken, kendimize özgü bireysel...
Ve de paylaştığımız bir toplum kimliğimiz yok mu?
"Hepimizin yüreği ES ES için atar..."
Futbol maçına mı gidiyoruz..
"Fişlenip, gözetlenmeye mi!.."
…….
Bu çağda, bu kadar lüks teknolojiye gerek var mı?
İnsanların kimliğini, kişiliğini hatta kafasının içindekini öğrenmek artık çok kolay...
"Korku İmparatorluğu" dediğimiz olguyu futbol sahalarına kadar sokmak, insanların kimliği ile oynamaktan başka bir şey değildir....
Kestikleri çocuk kafası ile futbol oynayanlara hâlâ "terörist" bile diyemeyen bir anlayışa bakın...
"Bir de stadlardaki kameralara!.."
 
 
 
"Gürleyik 2. Şirince olacak"
 
Bu iddialı sözün sahibi "Halit Gürsoy..."
Gürleyik Köyü Doğal ve Tarihi Varlıkları Koruma Derneği Başkanı...
Gürleyik’le ilgili, "1100 yıl yaşamak ister misiniz?" başlıklı yazımız üzerine aradı Halit...
30 metreküp kereste ve işçilik için işadamlarından destek beklediklerini yineleyerek, Valilik ve Büyükşehir Belediyesi'nin de Gürleyik’e el atmasını istedi...
"Frigya’ya yapılan katkının onda biri Gürleyik'e verilse, iddia ediyorum, Gürleyik Türkiye'nin ikinci Şirince'si olur" diyor Halit...
Gerçekten bir doğa harikası olan Gürleyik için istenenleri biz de bir kez daha iletmek istedik...
 
 
 
 
Bir dava
Bir Hukuk Fakültesi'nde hocanın biri sınavda, o günlerde devam etmekte olan bir davanın detaylarını vermiş ve sonucun ne olacağını sormuş...
Bütün öğrenciler, ha babam sayfalarca yazmaya başlamışlar. Ama bir öğrenci kâğıdını sınavın ilk dakikasında vermiş ve buna karşın 100 almış...
Öğrencinin yanıtı tek cümle:
"Devam eden dava hakkında yorum yapılmaz... "
 
 
 
Günün Sorusu
Ulusalcılık nedir?
Yanıt:
"Ulusalcılık, ulusal bakımsızlık, antiemperyalizm, sosyalizm, fikir özgürlüğü, laiklik, demokrasi, ulusçuluk..."
 
 
 
Günün İncisi
İnsan umudunu kaybetse de, aşk daima umut eder...
Hanri Benazus
 
 
Özdeyiş
Pişmanlık, bir kimsenin kendine vereceği en ağır cezalardan biridir...
Y.Güngör Özden
 
 
Günün Sözü
Kanunlar örümcek ağlarına benzerler. Küçük sinekler yakalanır, büyük sinekler ağı delip geçerler...
M. Aurelius
 
 
Cuk
Bir "hata" da doğru olabilir..
Şayet "hata"yı yapan yanılmışsa!
Pierre Doc
 
Günün Balı
Dört kişilik bir ailede üç dilim pasta varsa, "Ben pasta sevmem" diyen kişi annedir...
Eyüp Karadayı
 
Kıssa-dan
Yanıldığını asla kabul etmeyenler en çok yanılanlardır.
 
La Rochefoucauld
 
Gerilim
İnsanlar, iyilik gördükleri kişilere kötülüğü, arzuları güçlü olduğu için değil, vicdanları zayıf olduğu için yaparlar!..
J.S. Mili
 
 
Günün Olayı
Siyasetçi olacak gençlerin artık, "Kendilerinin Mülkiye’ye girmesi" değil, "hanımlarının türbana girmesi" gerekiyor...
Akif Kökçe
 
 
Günün Biberi
Kemal Kılıçdaroğlu “6 oku yeniden yorumlayacağız” diyor.
“Oklar duracak hedefleri değiştireceğiz” dese daha anlaşılır olacak…
 
 
Günün Şiiri
Alın yazımız
Ayrı ayrı evlerde doğmuşuz
Aynı hikayeleri dinlemişiz ayrı ayrı
Bir pahalılık, bir ucuzluk yılları
Savaşlar, barışlar, savaşlar
Anlatıla gelsin babadan çocuğa
Sen bir uçtan, ben bir uçtan
Ağır ağır yaklaşıyormuşuz
Ara yerde evler, okullar bazen
Bir duman, bir ağaç, bir dağ
Ta yüz yüze gelene kadar
Vapurlar, trenler, tramvaylar
Bir yaklaştırmış bir uzaklaştırmış bizi
Nerden bilelim alın yazımızı?
Böylece günler günü büyümüş saadetimiz
Böylece kısmetimiz dolmuş aynı çeşmeden
N. Ulvi Akgün (Varlık- 1963)
 
 
Hatırlamadınız mı hocam?
 
"Do.. Do.. Doktor" demiş yaşlı profesör:
"Rektal muayene çok canımı acıttı. Ne yaptınız böyle?"
Doktor, hafif bir tebessümle "İki parmağımla birden muayene ettim efendim" demiş...
Yaşlı profesör, "Te.. Te.. Tevekkeli ondan acıttı! Ne.. Neden peki?" diye sorunca da "Hatırlamadınız mı hocam?" demiş doktor:
"Dersinizin sınavında tek teşhisle yetindim diye beni bir yıl sınıfta bırakmıştınız!.."
 
 
Rahibelerin duası
 
Biri yaşlı biri genç iki rahibe manastırdan çıkınca ağaçların arasında iki adamın tecavüzüne uğramışlar... Rahibelerden yaşlı olanı bağırıyormuş:
"Tanrım bu adamı affet, ne yaptığını bilmiyori"
Genç rahibe de bağırıyormuş:
-"Bunu sakın affetme Tanrım, işini acayip biliyor!”

 
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi