Fotoğraf

“Çünkü sizin temel ihtiyaçlarınızdan biri olan beslenme ihtiyaçlarınızın nasıl bir ortamda ve ne şekillerde karşılandığını görme gereği duydum. Bu konularla ilgili taleplerinizi doğrudan sizlerden dinlemek istedim. Öğrencilerimin ne koşullarda beslendiğini ve barındığını bilmek durumundayım. Çünkü bizler, siz öğrencilerimize ne kadar iyi bakarsak, sizler de mezuniyetiniz sonrasında bizlerin geleceği olan çocuklarımıza aynı hassasiyeti gösterebilesiniz.”
*
Bu ifadeler, yemekhanede öğrencilerle bir araya gelen Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şafak Ertan Çomaklı’ya ait.  İnsanların temel ihtiyaçlarından biri olan beslenme hususuna dikkat çeken Çomaklı, bu ifadeleriyle önemli mesajlar vermiş. Evet, Anadolu Üniversitesi’nde öğrencilere yemek veriliyor ancak mekanın hijyenik koşulları nasıl, personelin öğrencilere olan davranışı nasıl, yemeklerin lezzeti nasıl? Bunlar da çok önemli. İşte Çomaklı, aslına bakılırsa bir taşla iki kuş vuruyor.
Hem öğrencilerle buluşup istek ve beklentilerini dinliyor, hem de öğrencilerin yemek yediği mekanı denetlemiş oluyor. Bu noktada Çomaklı’nın çok doğru bir iş yaptığını düşünüyor, öğrenci buluşmaları ve mekan denetimlerine hız vereceğini de tahmin ediyorum.
*

Diğer taraftan… Fotoğrafı görüyorsunuz; Çomaklı almış telefonu eline, öğrencilerle selfi çekiyor. Peki, bu fotoğraf bize ne anlatıyor?

• Çomaklı’nın kadınlara ne kadar büyük önem verdiğini anlatıyor; Zira Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verildiği haftanın içerisindeyiz…
• Gülen yüzlere bakılırsa hem öğrencilerin hem de Çomaklı’nın, Anadolu Üniversitesi çatısı altında olmaktan mutluluk duyduklarını anlatıyor…
• İnançlara ve fikirlere saygıyı anlatıyor; farklı fikir ve inançların bir arada, omuz omuza ve kardeşçe ülkemizde yaşayabildiğini vurguluyor.
• Öğrenci-rektör uçurumu olmadığını, eşit şartlarda paylaşımı anlatıyor…
• Öğrencinin, Çomaklı’ya kolay ulaşabilirliğini anlatıyor…
• Çomaklı’nın teknolojiyle barışık, teknolojik gelişmelere açık olduğunu anlatıyor…
• Ha, bir de; Çomaklı’nın babacan tavrı nedeniyle öğrencilerin kendilerini güvende hissettiği görülüyor fotoğrafta…

*
Son söz… Nasıl başlarsan öyle gider. Arada sırada bazı konularda yol kazaları gerçekleşebilir, ancak bu da işin cilvesidir, moraller bozulmamalıdır, kazalardan ders alınıp düzeltilmelidir. Bu noktada Çomaklı, özellikle öğrenci ilişkileri konusunda çok iyi ve hatasız bir başlangıç yaptı; zira daha önce de öğrenci evine gidip gençlerle vakit geçirmişti. Tebrik ediyorum…

‘AK Parti, gerçekten bir parti oldu’

CHP’nin eski yöneticilerinden Recep Taşel’le gerçekleştirdiğimiz sohbet sırasında Taşel, ilginç bir tespitte bulundu ve dedi ki: “AK Parti, artık gerçekten bir parti oldu.” Neden böyle düşündüğünü sorduğumda Taşel, şöyle cevap verdi: “AK Parti eskiden içine kapanık bir partiydi. Çoğu zaman ‘kapalı kutu’ tabirini kullanırdık. İçeriden kamuoyuna hiçbir bilgi sızmazdı. Kavga, gürültü gerçekleşmezdi. Belki parti içerisinde kavga ediliyordu ancak dışarıya asla yansımıyordu. Tam anlamıyla biat kültürü hakimdi. Ya şimdi? Artık AK Parti içine kapanık değil. ‘Kapalı kutu’ diyemeyiz. Her şey alelade ortada. Her gün bir başka dedikodu duyuyoruz. Kişiler ve gruplar arasındaki uluorta yapılan şiddetli kavgalara şahit oluyoruz. Tıpkı CHP, MHP ve İYİ Parti’de olduğu gibi… AK Parti’nin yeni halini garipsemiyorum, hatta normalleştiğini düşünüyorum. Dedim ya AK Parti, artık gerçekten bir parti oldu. Bu durumu kim garipseyebilir ki?”

Belki bir gün...

2014’ten önce Odunpazarlı CHP’liler ve CHP’li olmayıp da sempati duyanlar Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’a ne diyordu? Şunu: “Başkanım, Tepebaşı’nı adam ettiniz, artık Odunpazarı’na gelin de biz de hizmet görelim.” 2014’ten önce Tepebaşılı AK Partililer ve AK Partili olmayıp da sempati duyanlar dönemin Odunpazarı Belediye Başkanı Burhan Sakallı’ya ne diyordu?
Şunu: “Başkanım, Odunpazarı’nı adam ettiniz, artık Tepebaşı’na gelin de biz de hizmet görelim.”
*
Belki bir gün bu iki isim, aynı belediyenin başkanı olabilmek için birbiriyle yarışır… Ne dersiniz? Sizce de eğlenceli olmaz mı?