- FETÖ/PDY’nin en büyük finansörlerinden olan Akın İpek’in şirketlerine (Koza İpek Holding) kayyum atanmasına yol açan raporu hazırladı.
- Bununla beraber, FETÖ/PDY tarafından hedef alındı ve emniyet içerisindeki kripto FETÖ’cüler kullanılarak Polis Akademisi’ne yönelik başlatılan soruşturmaya dahil edildi.
- Soruşturmanın amacı, Koza İpek Holding’e kayyum atanmasına neden olan raporu hazırlayan o bilirkişinin, bilirkişilik statüsünün kalkması ve Koza İpek Holding’e yapılan operasyonun itibarsızlaştırılmasıydı.
- Ancak FETÖ/PDY tarafından hukuka aykırı olarak başlatılan soruşturmayla hedef alınan o bilirkişi, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu, bununla beraber başsavcılık soruşturma açtı.
- Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın “FETÖ yöneticisi olmak”, “Terörizmin finansmanı”, “Zimmet” ve “Terör örgütü propagandası yapmak” suçları üzerine yürüttüğü soruşturma kapsamında, Koza-İpek Grubu’nun hesaplarını mercek altına alan MASAK ve polis, olağandışı kazanç ve para hareketlerini belirledi. Ayrıca FETÖ’ye para aktarmak için yurtdışında paravan ve şemsiye şirketlerin kurulduğu, gerçeğe aykırı işlemler yapıldığı tespit edildi. Hazırlanan bilirkişi raporu doğrultusunda Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliği, Akın İpek’in 18 şirketine 26 Ekim 2015’te kayyum atanmasına karar verdi. İpek’in 30 Ağustos sabahı Esenboğa Havalimanı’ndan Gulf Stream 450 tipi özel jetle Londra’ya kaçtığı belirlenmişti. İpek hakkında, yokluğunda tutuklama kararı bulunuyor.
*
- 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında kurulan darbe komisyonuna, FETÖ/PDY’nin gizli belgelerine ilişkin dosyalar sundu.
- Bu belgelerde, “İkinci Fethullah Gülen” olacağı iddia edilen kişinin kimliği ile ilgili bilgi de verdi.
- FETÖ’nün vazgeçmeyeceği, mali alanda bir darbe girişiminde bulunabileceği öngörüsünde bulundu.
- Yine bürokraside yuvalanan FETÖ’nün para akladığını, 'Şirinler Köyü' benzeri bir yöntemle maliyeyi dışa temas etmeden-kapalı devre sistemle kontrol ettiğini kaydetti.
- Ayrıca, FETÖ'nün, eğitim ve örgütlenme yapılanmasında, Hıristiyan-Katolikler tarafından Protestan’larla savaşmak için kurulan 'Cizvit' modelini örnek aldığını belirterek, "Ele geçirmek istedikleri kuruma kendi yetiştirdikleri elemanları sokuyorlar. Aynı yapılanmayı görüyorsunuz" ifadesine yer verdi
- Dahası, FETÖ/PDY’nin, devlet içerisinden, bürokratik sistemin sivilleştirilmesiyle temizlenebileceğini savunarak, "Sorgulayıcı elemanların sivil olması gerek. Bürokratik sistemin karar aşamasında olması değil, sadece danışılan eleman olması lazım. Sivil iradenin öne çıkması lazım" diye görüş bildirdi.
*
Sık Sık televizyon kanallarına davet edildi ve FETÖ/PDY ile ilgili kamuoyunu bilgilendirdi, uyarılar yaptı.
Mesela NTV’de katıldığı bir programda şu ifadelere yer verdi:
- “Devletin bir an önce bunları (FETÖ’cüler) nokta atışı ile tespit edip hiç olmazsa bunları kamusal mal ve hizmetlerin sunum alanından uzaklaştırması lazım. Aksi takdirde bunlar kamu gücünü de kullanarak ileriye dönük muhakkak yatırım yapacaklardır. Bizim raporumuzda zaten vardığımız nokta şuydu; eğer bunları kamu gücünden uzak tutmazsak bunların gücünü mutlaka bir noktada yeniden toplayacakları görülmektedir. O nedenle de böyle bir sonuca vardık.
- Devlete sızan FETÖ bağlantılı yaklaşık 300 bin kişinin olduğunu tahmin ediyoruz.
- Memur niteliğindeki kamu görevlilerinin neredeyse 4’te birinin FETÖ ile bağlantılı olduğunu tahmin ediyoruz.”
*
Yine, Yrd. Doç. Dr. Deniz Turan’la birlikte, "FETÖ Bağlamında Terör Amaçlı Kullanılan Kamusal Mal ve Hizmetler" adında bir rapora imza attı. Raporun bir bölümünde şu yazıyordu:
- “Devletin kritik kurumlarına sızarak iktidarı elde etmeye çalışan Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensuplarının Türkiye Radyo Televizyon Kurumu'na (TRT) sızıp ilk etapta kendilerinden olmayan yapım şirketlerini saf dışı bıraktıkları, bütün işleri örgütün güdümündeki şirketlere vererek yaklaşık 300 milyon liralık vurguna imza attıkları tespit edilmiştir.”
*
Size, FETÖ/PDY mücadelesi kapsamında bir takım bilgiler sundum.
Peki, bunu niye yaptım?
Anlatayım…
*
Yukarıda okuduğunuz konularda çalışma yapan kişinin adı, Prof. Dr.
Şafak Ertan Çomaklı!
Polis Akademisi Başkanlığı Polis Amirleri Eğitim Merkezi Müdürü olan Çomaklı, Anadolu Üniversitesi’nin rektörü olarak atandı.
Sekiz aylık uzun bekleyiş sona erdi anlayacağınız.
*
Anlaşılacağı üzere Çomaklı,
tam bir FETÖ avcısı.
Aynı zamanda bir
akademisyen.
Aynı zamanda bir
yönetici.
Aynı zamanda
emniyet içerisinde ciddi tecrübesi var.
Tüm bu bilgiler ışığında, Anadolu Üniversitesi’nin ihtiyacı olan bir ismin rektör olarak atandığını net ifadelerle söyleyebiliriz.
*
Kanaatim odur ki…
Anadolu Üniversitesi bundan böyle hak ettiği şekilde yönetilecek.
Üniversite ve bazı akademisyenlere ilişkin şaibeler bir bir ortadan kalkacak.
Akademisyen, öğrenci ve personelin belirsizlik nedeniyle yaşadığı endişe son bulacak.
Açık ve şeffaf bir üniversite ortaya çıkacak.
Şehir politikacılarının, üniversitede karar verici olamayacağı bir yapı meydana gelecek.
*
Beri yandan, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi ile Eskişehir Teknik Üniversitesi de, Prof. Dr. Şafak Ertan Çomaklı’nın gölgesini üzerlerinde hissedecekler.
Dahası, kamu kurum ve kuruluşlarımız ile ticari işletmelerimiz, Çomaklı’nın tecrübelerinden faydalanacak…
*
Bu vesileyle…
Türkiye’nin gözbebeği üniversitelerinden biri olan, mezunu olmaktan onur duyduğum Anadolu Üniversitesi’ne rektör olarak atanan Prof. Dr. Şafak Ertan Çomaklı’ya, “Şehrimize ve üniversitemize hoş geldiniz” diyor, başarılı olacağına yürekten inanıyorum.
*
NOT: Eskişehir Teknik Üniversitesi’ne de rektör olarak Prof. Dr. Tuncay Döğeroğlu atandı. Aldığımız bilgilere göre, Döğeroğlu’nun atamasının da yerinde bir atama olduğunu net bir biçimde söyleyebiliriz. Bu anlamda Tuncay Hoca’mıza da hayırlı olsun diyor, başarılar diliyorum.