"Şıh torunudur Rafet, çok doğal!"
İnanmak gerekir, bazıları da efsunludur!..
AKP İl Başkanı "Dündar Ünlü" öyle bir kükredi ki:
"Eyyyy köşe yazarları" diye başladığı gün takla olduk!
“Doğru Devlet Hastanesi’ne...”
………
Enfeksiyon uzmanı Dr. "Nazan Aksaray Başıbüyük" ün hazırlattığı özel odada yan gelip yattık...
"İki soyadı ağır bastı herhalde!"
Espri bir yana, genç başhekim "Murat Çilekar"ın da katkılarıyla beş yıldızlı oteldeydik sanki...
Üçüncü kattan aşağı bakınca, bir de deniz görünse,
"Dündar Bey'e minnettar kalırdık!"
……
Nazan Hanım, gerçekten özel bir doktor...
Öyle dolmaya, yutmaya hiç gelmiyor!
Çarşamba yatırdı, hemen atıldık: "Anneler Günü'ne yetişiriz değil mi?"
Dilimiz tutulaydı!.. "Yoksa sen ana mısın?" demez mi!
İki gün sonra yine takıldık: "Babalar Günü'nü erkene almışlar..."
Yutmadı:
"Dedeler Günü'nü bekle!"
Oğlundan öğrenmiş doğru yolu:
"Keşke demeyeceksin neyse güzel..."
Neyse…
"Biz de mübarek kandil günü yırttık artık!"
…….
Evdekiler daha çıkar çıkmaz da "İsmail Hakkı Demirci"nin yazısını koydular önümüze...
Biliyorsunuz, İsmail artık "Esgroup” bünyesinde olan "Sonhaber"de "Katibim" başlığıyla yazıyor...
Demiş ki:
"Bir an önce hastaneden çıkıp şu daktilonun başına geç. 7 Haziran seçim değil de, Kurtuluş Savaşı gibi olacak. 7 Haziran'dan sonra, canın çok istiyorsa yine hastalanır(!) yatarsın…”
Haklıydı İsmail… Nerde kalmıştık?
“Eyyy, İl Başkanları!...”
Ziyaretin dayanılmaz hafifliği
Devlet Hastanesi Başhekimi "Murat Çilekar" dedi ki: "Pazartesi günleri 10 bin kişi geliyor..." İnanılmaz bir rakam... Ama buna karşın doktorundan-hempiresinden tutun da, temizlik görevlilerine kadar herkes arı gibi çalışıyor... "Gittik-yattık ve gördük..." Kutluyoruz sevgili Murat'ı...
Daha ikinci gün "Ahmet Ataç, Gaye Usluer ve Utku Çakırözer" yanımızdaydı... Kazım Kurt da aradı...
Hemen ertesi gün de "ESGROUP"un beyin takımı geldi...
"Şinasi Kula, Soner Yüksel ve Osman Cemoğlu" ile söyleştik...
Teknik Direktör "Önder Özen" ve "Ali İhsan Sarıçoban"da aynı gün karşımızdaydı...
Eğit-Der Şube Yönetimi Başkan "Emin Dağlı" ile geldi...
Kemal Yılmazer, Servet Tunç, İbrahim Gerede, Bahar Bilen, Ahmet Atuk, Doç.Dr. Ertugrul Algan, Doç. Dr. Kemal Yakut, Safiye Demir, İlknur Çam, Nalan Uğurlu hep hatır sordular...
ABD'den Hicri Kızıltoprak, Almanya'dan Volkan Uğurlu, Antalya'dan Avni Gelendost, İzmir'den Nejat Özeri, Tunceli'den Yrd. Doç. Dr. Sezai Şenel de aradı...
Kesinlikle unuttuklarımız da vardır, bağışlasınlar...
Peki, neden tek tek yazdık!?
Rahmetli "Naci Gelendost"un sözleri geldi aklımıza:
"Ölmek de güzeldir, dostu seveni yukarıdan görebilmek için..."
Yaşarken görünce de daha bir hoş oluyor insan... "Ziyaretin dayanılmaz hafifliği de bu işte..."
Şinasi kızacak ama!
Sevgili Kula, kusura bakma bu bir fıkra...
-Tavsanın biri ormanda koşuya başlamış. Yolda esrar içen zürafayı görünce seslenmiş:
"Kardeş, bırak böyle zararlı şeyleri. Gel koşup sağlıklı yaşayalım..."
Zürafa ile koşmaya başlamışlar.
Biraz sonra da kokain içen Fil'le karşılaşmışlar. Tavşan yine atılmış:
"Fil kardeş, bırak böyle zararlı şeyleri de gel bizimle koş.. Sağlıklı yaşayalım..."
Üçü birden koşmaya devam ederken bir süre sonra eroin vuran Arslan'a rastlamışlar. Tavşan çağrıya devam: "Arslan kardeş, bırak böyle zararlı şeyleri. Gel sen katıl koşumuza..."
Tavşan sözünü bitirir bitirmez Arslan bir tokat patlatmış! Zürafa ve Fil neden yaptığını sormuşlar.
"Bu manyak ne zaman bonzai içse" demiş Arslan: "Bütün ormanı peşine takıp koşturuyor!.."
Bir eksik var
Temel için kız istemeye gitmişler. Kızın babası sormuş:
"Oğlunuzun sigara, içki, kumar gibi zararlı alışkanlıkları var mıdır?"
Temel’in babası "Hepsi vardır" demiş: "Sadece bir karı eksik, onu almaya geldik!.."
Günün Şiiri
Hayat bu
Dinle, yapraksız dal uçlarında
Bir fısıltı gibi sonbaharı
Şimdi bir nedamet
Bir hüzün bir akşamdır
On yedi yaş erginliğin arzuları
Şimdi arzu, yaşamakla ölmek arası
Yaşamanın ve ölmenin dışında
Şimdi kaderimiz aynı masaldır
Hayatın akışında
Unut yollarını beklediğimi
Ve balkonda seyrettiğim gurubu
Şehzade masallarına benzemez ki
Hayat bu!..
Vedat Belli (Varlık1952)
Yeliz'in cezası
"Yeliz Esmek Toy", yasa dışı silahla terör örgütü propagandası yaptığı ve örgüt üyesi olduğu
Gerekçesiyle 2013 yılında 9 yıl hapis cezasına çarptırıldı.Davası Yargıtay'ca onanırsa 7 aylık kızı "İdil Berkin" ile birlikte cezaevine girecek. Örgüt propagandası suçundan yıllarca hapis yatacak.
"Toy"un davasında ilginç yan şu ki.. Davanın savcısı "Celal Kara" kısa süre önce HSYK tarafından meslekten ihraç edildi. Kararı veren yargıç "Metin Özçelik" ise Cemaat soruşturmasında tutuklandı. Özetle davanın savcı ve yargıcı, HSYK'ya göre, hukuka uygun davranmıyor.
Peki her iki hukuk adamının "Yeliz Toy"la ilgili kararı hukuka uygun olabilir mi?
Günün Olayı
Cumhurbaşkanı anayasa konusunda daha fazla konuşmalı ki "toplum", şimdiye dek "içeriği bir bilmece gibi saklanan başkanlık sisteminin ne anlama geldiğini" sonunda anlayabilsin!
Yakup Kepenek
Günün Biberi
7 Haziran'ın şimdiden görünen birinci gerçeği AKP' deki erozyondur. AKP gibi salt iktidar amaçlı toplama partiler ilk erozyonda dağılma sürecine girerler...
Mustafa Balbay
Cuk
Yalanla zehirlenmenin serumu.. "7 Haziran seçimlerindedir!.."
Günün Sorusu
"Davutoğlu AKP'ye oy kaybettiriyor mu?" Her şey normal ve tek başına Davutoğlu mu oy kaybettiriyor, hayır. Ama Davutoğlu’ndan dolayı bir artı da yok...
Kolsuz Yaşar’dan
Hastaneden apar-topar niye çıktın abi? Orda devam etseydin.. "Kör-topal yazmaya!"
Özdeyiş
Dostların mutlu iken, aramasan da olur, gücenmezler...
Hanri Benazus
Fazıl Say diyor ki
Fazıl Say’ın yazısından alıntı:
-Seçimde, bizler Türk halkı olarak oyların sayımında dikkatli ve sorumlu davranmamız lazım. Oyumuza sahip çıkalım. Korkma...
Devamında, ne olacağı varsa olur... Sonuçta bu evren iyiden yana ağırlığını koyacaktır.
Ne der Nazım?
"Su serin, güneş sıcak, çok şükür yaşıyoruz..."
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...