Eskişehir zeytinyağı marka oluyor

Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen Eskişehir Zeytinyağına coğrafi işaret alarak markalaştırmak niyetinde olduklarını açıkladı.
Benim gibi gençlikle çoktan vedalaşmış olanlar doktordan hep aynı şeyi işitir; Sakın onu yeme; yasak!.. 
Arkadaşım lezzetli olan her şey mi yasaktır? 
Kebap yemek istesen; yasak! 
Baklava; hepten yasak!.. 
İki kadeh devirsem; aklına bile getirme, külliyen yasak!..
Yasak, yasak, yasak…
Ancak elbette bunun istisnaları da var. Mesela zeytinyağı. Muhtemelen dünyanın en lezzetli yağıdır ve insan sağlığına faydaları saymakla bitmiyor. Biz Türkler aslında önemli bir zeytinyağı üreticisi olarak şanslıyız. Ayrıca biz Eskişehirliler de şanslıyız. Her ne kadar Orta Anadolu’da yaşıyor olsak da, Akdeniz iklimi özellikleri gösteren Sarıcakaya Vadisi’ne sahip olmak büyük şans.
Bu şansımızı değerlendiren Tarım İl Müdürlüğü ve Büyükşehir Belediyesinin çalışkan elemanları da ayrı bir şansımız. Bu çalışkan yöneticilerimiz sayesinde Eskişehir ciddi bir zeytinyağı üreticisi konumuna geldi. Yıllardır halkımıza zeytin fideleri dağıtıyorlar ve zeytin üretimi konusunda üreticiyi bilgilendiriyorlar. Kendilerine çok teşekkür ederiz.
Son olarak Sayın Büyükerşen’in zeytinyağında markalaşmak için girişimlerde bulunması da büyük bir gelişme. Markalaşmayı küçümsemeyin. 
Mesela komşumuz Afyon’u ele alalım.
Afyonkarahisar, dünyanın en zengin mermer yataklarına sahip. Ciddi bir ihracat kapasitesi de var. Ancak Afyon mermerini alıp, işledikten sonra İtalyan mermeri diye satan İtalyanlar, bu mermer yataklarından bizim kazandığımızdan daha çok para kazanıyor. İşte markalaşmak bu kadar önemli. Senin atalarının kazandığı toprakların altından, senin alın terinle koca koca mermer bloklarını çıkartıyorsun. Çıkartmakla da kalmıyor, bir güzel işliyorsun, elin makarnacısı geliyor ve o mermerin üzerine “Made in İtaly” yazıyor ve senin kazandığının en az iki misli para kazanıyor.
İşte markalaşmazsan olacağı budur!
Büyükşehir Belediyesi’ne ayrı bir parantez açalım; Prof. Dr. Mücahit Taha Özkaya’nın girişimleriyle Büyükşehir Belediyesi vatandaşa 15 bin zeytin fidesi dağıttı. Bu fidelerden şu anda 10 ton zeytinyağı sızdırılmış durumda. Üstelik gelen bilgiler zeytinyağının asit ve benzeri değerlerinin çok kaliteli olduğunu gösteriyor.
Yani şaka – maka çok kaliteli bir zeytinyağımız var.
Emeği geçenlerin ellerine sağlık. Hele bir de zeytinyağında markalaşırsak, Eskişehir olarak ciddi paralar kazanabiliriz.
Türkiye’de iki farklı zihniyet birbiriyle çarpışıyor. Birincisi ağaç dikelim, üretelim, rızkımızı alın terimizle kazanalım diyen zihniyet.
İkincisi ise “Ağaçları keselim, imara açalım, kısa yoldan paranın dibine vuralım” diyen zihniyet.
Bakalım kim kazanacak?..

Şükür kavuşturana 

Eskişehir sonunda kar yağışına kavuştu. Kentin önce yüksek kesimlerinde başlayan kar yağışı, Pazar sabahı itibarı ile kent merkezine kadar geldi. Uzun süredir yağış rejiminin değişmesinden şikayet ediyoruz. Gerçekten de son iki senedir yağmur ve kar yağışında ciddi bir azalma yaşıyoruz. Nitekim Türkiye’nin her tarafındaki barajlar alarm veriyor. Doluluk oranları her sene daha aşağı düşüyor.
Dünya tarihinde geçmişte de kıtlıklar yaşandı. Ancak nüfus hiç bu kadar yoğun olmamıştı. Susuzluk sorununu CHP’li belediyeyi veya AK Partili hükûmeti eleştirmek için bir bahane olarak görmemiz, meseleyi küçümsediğimizi gösteriyor. Öyle bir sorunla karşı karşıyayız ki, partiler ve siyaset üstüdür. Çok şükür yağışlar başladı ve inşallah devamı da gelir. Ancak ciddi ve kalıcı bir sorunla karşı karşıya olma ihtimalimiz var. Dünyada iklim hızlı bir şekilde değişiyor; bu sorunu küçümsemeyin.