GÜNÜN SÖZÜ : İnsanın kırk yaşına kadar geçen yılları bir kitap, geri kalan yılları da o kitabın eleştirmesidir. SCHOPENHAUER
DEDEM DİYOR Kİ: Hiçbir arkadaş arkadaşlığını ispat edene kadar gerçek arkadaş değildir.
Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, çok sık TV’ye çıkmaz, gazetecilere konuşmaz…
Bir vesile olduğunda düşüncelerini de söylemekten hiç çekinmez…
Her konuşması da ayrı bir gündem yaratır…
Günlerce konuşulur…
Önceki gün de ES TV’de Cihan Yıldırım’a konuk oldu…
Bombaları bir bir ardına patlattı…
Söyledikleri günlerce konuşulacaktır…
“Eskişehir’i yağmalayacak canavarlar”
Yıldırım, Yılmaz Hocaya; “2019’da aday olacak mısınız?” diye sordu…
Bu soruya net cevap vermedi…
“Hayır, bu son dönemim. 2019’da yapılacak seçimde ben yok um” dese, kulaktan kulağa dolaşan, köşelerde “2019’da aday olacak” dedikoduları sona erecek…
Ama açık seçik,”yok um” demediği için herhalde 2019’da yapılacak olan seçimlere de kadar da ‘fal bakmaya’ devam edeceğiz!
Büyükerşen yeniden adaylık konusunda bakın ne diyor:
“Bırakın Allah aşkına. Bazı kehanette bulunan kahve falcıları var. Köşe kadıları arasında… Yokluyorlar, bilmem ne yapıyorlar. Kendilerine iş çıkartıyorlar, eğlence arıyorlar. Kimin yarına çıkacağı garanti, söyler misin bana. Sende, bende, öbürleri de bu işe niyetli olanlarda siyasette oynamak isteyenler de gönlünde yeni yeni çiçekler açanlar da hangimiz yarına çıkacağız? Allah bilir orasını. Kimin ne yaşayacağı, Türkiye nereye gidecek, Türkiye ne olacak Türkiye sorunlar yumağı içindeki bir ülke Eskişehir’de bunun bir parçası. Ben bir belediye başkanlığından ayrılsam şu projeler yerine Eskişehir’i yağmalayacak canavarlar o kadar çok ki. Bütün temennim onlara bu yağmalama, bu rant olmadık yerlere bu şehri götürme gibi cehalet mahsulü bir takım düşünceler ve partizanlıklar bunlara engel olmasın.”
“Beni engelleyerek benden
kurtulacaklarını zannediyorlar”
Yılmaz Hoca, her seferinde Büyükşehir Belediye Meclisinde çoğunlukta olan Meclis Üyelerinin her seferinde kendisini engellemek için ne lazımsa yaptıklarını söylüyor…
Ve diyor ki,”Engelleyerek, beni yıpratarak benden kurtulacaklarını zannediyorlar. Eskişehirli bir daha beni seçmez zannediyorlar aday olursam. Beni ‘iş yapamaz hale’ getirmek istiyorlar. Bunu Eskişehirliler çok iyi bilsinler. Allah kısmet ederse seçimler zamanı kapı kapı köy köy gezip anlatacağım bunları. Bu adamlar böyle. Hoca’dan bi kurtulalım. Hoca’dan bi kurtulsalar… Bilmiyorum ne yapacaklar şehirde, demek ki bazı yapmak istedikleri şeyler var. Aslında bana bir şey yapmıyorlar. Beni engellemekle halka eziyet ediyorlar. Eskişehir’e, Türkiye’ye, kendi partilerine zarar veriyorlar. Farkında değiller… 18 senedir bunu anlamaları lazım, anlayamadılar kardeşim. Geldiler, gittiler anlayamadılar. Bize yapılanlar eziyet kardeşim. Halka eziyet ediyorlar. Ben bunları söyleyince de küplere biniyorlar.”
Haklı olduğu konular var…
Örneğin otobüs konusu…
Yılmaz Hoca 40 otobüs almak istedi…
Bu sayı mecliste önce 60 oldu…
Daha sonra 100’e çıkarıldı…
AK Partili Meclis Üyeleri, alınacak 100 otobüsten ilçelere de birer, ikişer verilmesini dayattılar…
Hoca karşı çıkınca mecliste beklettiler…
Aradan aylar geçtikten sonra “tamam” diyerek meclisten geçirdiler…
Yılmaz Hoca’nın da belirttiği gibi, yapılacak hizmete karşı çıkmak demektir…
Karşı çıkmakla Yılmaz Hoca cezalandırılmıyor…
Sonuçta bugün başkanlık koltuğunda o var…
Yarın bir başkası olacak…
Yılmaz Hoca’yı cezalandıralım derken, asıl Eskişehir halkını cezalandırdıklarını unutmamalılar…
Hizmet edilecekse birlikte anlaşarak yapılmalı…
Yılmaz Büyükerşen’in yerine kendinizi koyun…
2019’da yapılacak seçimlerde Büyükşehir Belediye Başkanlığı AK Parti’ye geçti…
Mecliste CHP’nin üstünlüğü var…
CHP’liler sizin yaptığınız gibi her şeye karşı çıkarsa, AK Partili Belediye Başkanı bir hizmet yapabilir mi?
Çuvaldızı önce kendinize batırın…
Bakalım canınız ne kadar yanacak…
*-********
Dün küfür edenler, bugün yanında
Taraftarların Adalarda düzenlediği iftar yemeğine gidemedim…
Çünkü 4-5 gün öncesinden söz verdiğim başka bir yer vardı…
İftar yemeği bu yıl daha kalabalık olmuş…
Büyükşehir, Tepebaşı ve Odunpazarı Belediye Başkanları, Eskişehirspor’un çiçeği burnunda başkanı Halil Ünal ile yönetim kurulu üyeleri de katılmışlar…
Geçtiğimiz yıllarda organizasyonda aksaklıklar yaşanmış…
Bu seferinde katılımcı sayısı daha fazla olmasına rağmen kimse aç kalmamış…
Eskişehirspor Kulübünün efsane başkanı Halil Ünal, iftarın yapılacağı mekana girerken taraftarlar meşalelerle karşılamışlar…
Önceki gün yemeğe katılan hasta bir Eskişehirspor taraftarları ile tesadüf bir mekanda karşılaştık…
Onlara iftar yemeğindeki yaşanan havayı sordum…
Anlattıkları bana hiç yabancı gelmedi…
“Abi daha düne kadar Halil Ünal’a küfür eden kişilerin bazıları baktım yanında. Kimisi koluna giriyor, kimisi övgüler yağdırıyor. Bunların yarısı daha düne kadar Mesut Hoşcan’ın yanında idiler. Mesut Hoşcan aday olmayıp Halil Ünal yeniden başkan olunca baktım Halil Ünal’cı olmuşlar. Hayret ettim. Ben dünde Halil Ünal diyordum. Bugün de diyorum. Dünde Halil Ünal’a oy verdim. Bugün de. Ben geri de dururken onların yakında olmaları beni şaşırtmadı. Bunlar düzenin adamları. Yarın Halil Ünal’ın karşısına farklı bir isim çıksın. Onun kazanacağına emin olsunlar anında gemiyi terk ederler.”
Haklılar…
Bu tip insanlar maalesef daha geçerli oluyor…
Dik duran kaybediyor, zikzak yapanlar kazanıyor!
Onlara şunu söyledim:
“Siz dik durmaya devam edin. Gün gelecek dik duranlar hep kazanacak. Bu bugün de olabilir, yarında. Siz pes ederseniz, sizden sonrakilerde direnemezler. Başkanlar, yöneticiler zamanı geldiğinde kimin kim olduğunu öğreneceklerdir.”
Şimdi Halil Ünal ile yönetim kurulu üyelerine sesleniyorum.
Bu ikiyüzlü insanları etrafınızdan uzaklaştırın…
Onlar düne kadar yanında oldukları kişiyi bir günde nasıl sattılarsa, günü gelir sizi de satarlar…
Sizden aldıkları lafları birilerine taşıyacaklarını sakın unutmayın…
*-*******
FIKRA:
ARAŞTIRMA
Temel, böcekler üzerinde araştırmalar yapıyormuş ve araştırma sonucunu da bir rapora yazıyormuş. Yakaladığı pireyi mikroskopla inceleyen Temel, bir komutan edasıyla emir vermeye başlamış:
- Hopla diyorum sana!..
Pire hoplamış.
- Zıpla diyorum sana!..
Pire zıplamış.
Temel, pirenin ayaklarını tek tek kopardıktan sonra, yine emir vermeye başlamış:
- Hopla diyorum sana!..
Pirede çıt yok.
- Zıpla diyorum sana!..
Pirede tık yok.
Temel araştırma sonucunu yazmış:
Ayakları olmayan pirenin, kulakları duymuyor.