Trabzon’a attığımız her golden sonra çoluk-çocuk apartmanı ayağa kaldırdık…
Hele 4. golden sonra…
"Deprem oluyor sanan vardır!
" Peki, bu güne kadar neden bir şey yazmadık?
“Az sonra….”
***
- Bu galibiyetin Trabzonspor gibi bize her fırsatta hakaret eden bir takıma karşı olması, hem de zor süreçten geçtiğimiz bir döneme denk gelmesi önemliydi...
Bu yıl iki maçtan önce çok net konuştum, "Bu maç bizim, iddia oynayın" diye.
Biri Fenerbahçe diğeri Trabzonspor maçlarıydı,
Son bir hafta içinde...
"Bu maçı kesin alacağız" diye konuştuğumda karşılaştığım yüz ifadeleri çok ilginçti...
***
Yukarıdaki satarlar "Hakkı Kutlu"ya ait...
Her yerde konuşmuş:
"Bu maçı kesin alacağız..."
Seninki de bir şey mi Hakkı?
"Mustafa Metin", maçtan bir gün önce ne dedi biliyor musun?
"Trabzon'u 4-1 yeneceğiz..."
Yüzümüzden tebessümle ama, içimizden kahkaha ile gülmüştük!
Hani “1-0 ya da 2-1” falan dese neyse…
Maç bittikten sonra aradık:
"Gaziantep maçı ne olur?"
"2-1 ya da 2-0 alacağız..."
***
Mustafa Metin, TRT'nin program yapımcısı...
Aylardır da, Eskişehirspor'un "50. Yıl Belgeseli" için çalışıyor ekibiyle...
“Yani ES ES'le yatıp kalkıyor…”
Skorları tutarsa, bu yazıyı Gaziantep maçından sonra dile getirecektik... Ama dayanamadık! "Eskişehir'in Fuat Avni'si sanki!"
2015’e de bu gözle bir baksa...
"Rahatlatır mıydı acaba?"
Cumartesi öyküsü
Hitler'in Özel Mahkemeleri
Nazi İmparatorluğu’nda yargı nasıldı ?
Gerçek öyküleriyle sunmak istiyoruz...
"Hitler" döneminin Adalet Müşaviri Dr. "Hans Frank" yargıçlara sesleniyor:
-Vereceğiniz her kararda önce kendinize şunu sorunuz:
"Benim verimde Führer olsa nasıl karar verirdi?"
O dönemde ideal yargıç kendisini "Führer"in yerine kovarak karar veren yargıçtır.
Ancak Alman hukuk adamları "Hitler"e biat etmemiş, örneğin 1934 martında "Reichstag" yangınının dört komünist şamam sanığından üçünü "Reichsgericht" yani Alman "Yüksek Mahkemesi beraat ettirmiştir. Karar "Hitler ve Goering"i o kadar öfkelendirdi ki...
Vatana ihanet davları yüksek mahkemeden alındı "Voksgerichtshof" yani halk mahkamesi adı verilen yeni bir mahkemeye verildi. Bu mahkemede meslekten gelme dört yargıç vardı. Öteki beş yargıç partilerden, SS'lerden ve ordudan seçiliyordu.
"Kararlar temyiz edilemiyordu."
Bir başka mahkeme daha vardı.
"Sondergericht" yani Özel Mahkeme...
Siyasi davalara bu mahkemeler bakardı. Özel mahkemelerin amacı, "Hükümete karşı girişilen gizli saldırı olaylarına" bakmaktı
Özel mahkemelerin üç yargıcı güvenilir parti üyelerinden seçilirdi. Yargıçların ara sıra kanuna bağlı kaldıkları olurdu. O zaman "Gestapo" hemen müdahale eder, sanığı kapıda alır toplama kampına götürürdü. Netice..
"Hitier, uyguladığı bütün baskılara rağmen yargıya asla tam olarak hakim olamamıştı..."
Günün Sözü
Cinayet işlemeye hazırlanan devlet, kendisine "vatan" dedirtir...
Friedrtch Dürrünmatt
Kıssa-dan
Suudiler Türk kızlarına kilosu kadar altın veriyormuş!
“Arap, Türksüz yaşayamaz!"
Özdeyiş
Her insan her yaşta genç her yaşta ihtiyar olabilir
Gerilim
O'nu çok özlersin de kalbin hızlı hızlı çarpar ya... Bazen o kalp özlediğin kadar çarpmaz… İşte bunun adı "kalp yetmezliği"dir...
Mehmet Tuncer
Günün İncisi
"Buddha" gelir, "buddha" geçer!
Bülent Taş
Kolsuz Yaşar'dan
"Daha sonra”lar, "Daha sonra"ların ardından gelirmiş...
Doğru mudur abi?
3 zarf'lık vasiyet
Dul kadın arkadaşlarına anlatır:
"Kocam bana 3 zarf bıraktı. Birincisinde 1.000 Euro vardı."
"Ne için?" diye sordu birisi.
"Zarfın üstünde mezar çiçekleri için yazıyordu..."
-Ya ikincisinde?
"İkinci zarfta da 2.000 vardı."
- O ne içindi?
"Bu zarfın üstünde güzel bir tahut için yazıyordu..."
Arkadaşları heyecanla dinlerken biri atılmış yine:
"Eşin senin için de iyi düşünmüş olmalı, peki 3. zarfta ne vardı?"
Kadın, "Onda tam 10.000 Euro vardı ve zarfın üstünde de güzel bir taş için yazıyordu” dedi…
Ve aynı anda da parmağımdaki yüzüğü gösterip arkadaşlarına sordu:
"Çok güzel bir taş, değil mi?"
Gözlerini açtığında
Adam, kutsal gece Tanrı'ya iki dilekte bulunmuş:
"Dünyanın en güzel içkisi ile dünyanın en mükemmel kadınını bana ver..."
Dua sonrası gözlerini açtı anda tam karşısında bir "maden suyu" ve "Rahibe Teresa"vı bulmuş!
Kaçırma olayları
"Kadına şiddet" önlenmeli diyoruz. Ama önlenemiyor. Her gün bir yenisi medyada yer alıyor. İçimiz yanıyor.
Kaybolan, aranan çocuklarda bir facia!
Ama onlar medyada daha as yer alan, duyurulan bir acımız.
Son 5 yılda 14 binden çok çocuğumuz kaybolmuş. Halen bin 500'den fazla çocuğumuz aranıyor. En çok kayıp çocuk ihbarı Ankara'da yanılıyor. Başkenti İzmir ve Bursa izliyor.
Kaçırılmalar başrolü oynuyor. Ve kaçırmalar, organ nakli, çocuk işçiliği ile terörizm amaçlı olabiliyor.
Bunun önlenmesi için de önce ailelere büyük görev düşüyor...
Günün Şiiri
Kâfi değil
Tatlı neşe, kısa ömür, biten gün
Böyle miydi sizinle mukavele?
Masmavi kubbesi altında göğün
Geçip gidişinikle elele
Beklenenin usancı, gelmemekteki ısrar
Kayboluşta güzellik bitirdi bizi
Biten bir şarkı sonunda bulduk
Ağırca, keder, çılgınca neşemizi
Öylesine isteksiz değil, gönülden
Çılgınca yaşamaktan yana, verdiğin gün
Bağışladığın yarın, yetmiyor ki insana.
Sadi Cumbul (Varlık-1948)
Evlenmek ve katlanmak
Melih Cevdet'e "Evlilik nedir?" diye sormuşlar…
"Bizim zamanımızda" diye başlamış:
- Kız tarafının ve oğlan tarafının ailesi bir araya gelir, yeni çiftin kuracağı yuva için hazırlık yapılır ve ev düzülürdü. Tabii o zamanlar evler genelde bahçe içinde müstakil evlerdi. O yüzden buna "evlenmek" denirdi. Şimdi ise yeni evliler apartman dairelerinde yan “katlarda” oturuyorlar. Bu yüzden artık evlilik katlanmaktadır...
Günün Olayı
Yıldırım Akbulut, Özal'ın askeri Irak'ta savaşa sokmaya içeren önerisine asla ödün vermedi.
Bu açıdan Erdoğan'ın her dediğine "evet" diyen Davutoğlu ile benzer yanı olmayan bir başbakandı...
Cüneyt Arcayürek
Günün Biberi
Türkiye'de her dört kişiden birinin "kitap okuma alışkanlığı" varmış.
Ülkede "Birbirimizin canına okumaktan" kitap okumaya fırsat bulamıyoruz demek ki!
Gani Yıldız