Cumhuriyet Halk Partisi, Yüksek Seçim Kurulu’na, Çifteler seçimleri için her ne kadar olağanüstü itirazda bulunsa da, Eskişehir’de seçimler bitmiştir. Bir daha ifade etmemi ister misiniz? Es-ki-şe-hir-de, se-çim-ler, bit-miş-tir!
O halde, artık, şu seçim tartışmalarını bir kenara bırakıp, yaşadığımız şehrin kronik sorunlarına dönebilir miyiz? Söz konusu sorunları gündeme getirip, sorunların çözümü noktasında kamuoyu baskısı yaratmaya başlasak, hiç fena olmaz diye düşünüyorum.
*
Şimdi, o sorunların başlıcalarını sıralayacağım ve ilerleyen günlerde tek tek detaylandıracağım…
*
Ölüm yolu haline gelen Alpu yolunun, Sarıcakaya yolunun ve Seyitgazi yolunun bir an önce yapılması gerekiyor.
*
Devlete ait hastanelerin, sıkı bir denetim altına alınıp, hastanelerden yükselen kabul edilemez şaibelerin önüne geçilmesi gerekiyor.
*
TÜLOMSAŞ’a hızlı tren yaptırılıp yaptırılmayacağına ilişkin net bir açıklama yapılması ve kurumun daha fazla itibar kaybı yaşamaması için önlem alınması gerekiyor.
*
Tarifeli uçak seferleri için ciddiyetle adım atılması gerekiyor.
*
Porsuk Barajı’ndaki suyun bitebileceği tehlikesi karşımızdayken, dolayısıyla susuz kalma tehdidiyle baş başa kalmışken; Eskişehir Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan Ilıca Barajı’nın isale hattının tamamlanması ve şehre su getirilmesi gerekiyor.
*
Şehrimizde ‘yol yok’ dense yeridir. Caddeler üç aşağı beş yukarı tamam da, sokakların hali perişan vaziyette. Ne kaldırım var, ne de yol. O nedenle belediyelerimizin, yol ve kaldırım sorununa ivedilikle el atması gerekiyor.
*
Şehrin merkezinde iki mezbelelik alan var ve yıllardır, insanlar, insan onuruna yakışmayan perişan bir ortamda iş yapmak zorunda bırakılıyor. Bir tanesi Odunpazarı’nda kalan Küçük Sanayi Sitesi, diğeri ise Tepebaşı’nda kalan Baksan Sanayi Sitesi. Artık mazeret yok! Merkez ilçe belediyeleri, Büyükşehir Belediyesi ile gerekiyorsa ilgili bakanlıkla işbirliği yaparak, mülk sahiplerini tatmin edip, kentin göbeğindeki bu iki kara lekeyi temizlemesi gerekiyor.
*
Avrupa şehri denilen Eskişehir’e yakışmayan bir trafik sorunuyla cebelleşiyoruz. Dahası, otopark sorunumuz da mevcut. Büyükşehir Belediyesi, bu iki sorunun çözümü noktasında gayret gösterse de yeterli olduğu söylenemez. Belediye, bu sorununun üzerine, daha çok gitmeli.
*
Alpu Ovası’na kurulması planlanan kömürlü termik santral tehdidi, hala devam ediyor. İlgili sivil toplum kuruluşları ile belediyeler, kömürlü termik santral mücadelesini, demokratik çerçevede arttırarak devam ettirmeli ve gündemden bir an olsun düşürmemeli.
*
O kadar çok imar ve kentsel dönüşüm problemimiz var ki… Sekiz mahallede dönüşüm, Gündoğdu’da dönüşüm, Karapınar’da dönüşüm meseleleri; Yeşiltepe’de imar sorunu; 25 binlik plan tartışması, vesaire... Artık, buralarda da mazeret yok! Gerekiyorsa, siyasi anlamda risk almanın zamanı geldi. Bir an önce, ilgili kurumların, bu sorunları çözmesi gerekiyor.
*
Tek bir soru soracağım: Anadolu Üniversitesi’nin yapacağı URAYSİM, ne alemde?
*
Haydi, bir soru daha: Mevcut çevre yolunun, gerçekten çevre yolu olduğu söylenebilir mi?
*
Son soru: Şehrimiz, yıllardır limana bağlanacak değil mi?
*
Şehrimizde, kurumlararası iletişim sakatlığı var. Birkaçını yazmak istiyorum. Şöyle ki: CHP’li belediyelerle bürokratlar arasında, CHP’li belediyelerle Eskişehirspor yöneticileri arasında, Organize Sanayi Bölgesi Başkanlığı’yla Sanayi Odası Başkanlığı arasında, Ticaret Odası Başkanlığı’yla Sanayi Odası Başkanlığı arasında, deyim yerindeyse kanlı bıçaklı bir kavga söz konusu. Bu kavganın oluşmasının iki büyük sebebi var. Bir tanesi siyasi rant, bir diğeri ise ticari rant! Ondan sonra beyefendiler isyan ediyor; Eskişehir lobisi kurulamıyormuş filan… E, bunun nedeni, sizin siyasi ve ticari rant kaygılarınız olabilir mi?!
*
Devletin çoğu bürokratı, AK Parti’nin bürokratı gibi çalışıyor. Bu nedenle CHP’ye faydasının olacağını düşündükleri işleri yapma konusunda ‘pasif’ davranıyorlar. Sonuçta vatandaş mağdur oluyor. Ancak burada CHP’nin de ciddi bir hatası var. Herhangi bir il müdürü, CHP’li bir belediyenin talebini yerine getirdiği zaman, belediye, sanki il müdürünün başını yakmak için, tahrik edici boyutta reklam yapıyor. O nedenle çoğu il müdürü, belediyelerin taleplerini yerine getirmekten çekiniyor. Dahası, belediyeler de, çoğu zaman, il müdürlüklerinin taleplerini yerine getirme noktasında ayak diretiyor.
*
Ortalık sakin görünse de, CHP örgütleri ve belediye başkanları arasındaki gerginlik artarak devam ediyor. Özellikle, birkaç ay sonra başlayacak olan kongreler sürecinde fırtınanın kopacağını şimdiden söylemek ve 2024’te yapılacak belediye seçimleri için beş yıl boyunca kemik seslerinin geleceği şiddette mücadele edileceğini ifade etmek zorundayım.
*
Ya AK Parti? AK Parti içerisindeki durum da CHP’den farklı değil. Parti teşkilatı, deyim yerindeyse dağılmış durumda. Parti içerisindeki grupların sayısı, seçimden sonra daha da arttı ve her bir grup, diğer grupların aleyhinde yıkıcı faaliyetlerde bulunuyor. Partide, bir güç savaşının yapıldığını söylemek yanlış olmaz. Hatta şu an için, sadece il başkanı olabilmek adına kıran kırana mücadele eden üç isim sayabilirim size.
*
Ve Eskişehirspor’umuz… Büyük takımımızı ve cefakâr taraftarımızı, siyasete bulaştırmaya çalışanların utanmaları gerekir. Takımımız, bir an önce kurumsal bir yönetim yapısına kavuşturulmalı ve rantçı-partizan tipler, Eskişehirspor’dan uzaklaştırılmalı.
*
Başta ifade ettiğimi, yazımı bitirirken de aktarmak istiyorum. Es-ki-şe-hir-de, se-çim-ler, bit-miş-tir! Artık süreci normalleştirmemiz, yukarıda saydığım sorunları ısrarla gündeme getirmemiz, sorunların çözümü için ise ilgili kurumların ve kişilerin üzerinde kamuoyu baskısı kurmamız gerekiyor.