Dünyaya geldiğim, eğitim, iş ve halen yaşamımı sürdürdüğüm iller bir elin parmakları kadar. Artvin, Bursa, Eskişehir, Şanlıurfa ve Ankara.
Dünyaya geldiğim, eğitim, iş ve halen yaşamımı sürdürdüğüm iller bir elin parmakları kadar.
Artvin, Bursa, Eskişehir, Şanlıurfa ve Ankara.
Herkesin, eğitim gördüğü, iş hayatını sürdürdüğü, tayin dolayısıyla bulunduğu ya da emeklilikte yerleştiği yaşamına dokunmuş şehirler vardır.
Kuşkusuz her şehrin öne çıkan görenekleri, kişiden kişiye değişmekle birlikte değerleri, ön yargıları, gelenekleri, spor takımları, taraftar toplulukları vardır...
Bu yazının ana temasını oluşturan “Yaşadığın şehrin takımını tutmalısın” fikri çerçevesinde birkaç kelam etmek niyetim…
Ayrımcılık yapmak istemem ancak genelde erkek çocukları küçük yaşlardan itibaren babalarının ya da ailenin tuttuğu takımların gölgesinde büyüyerek, taraftar olurlar. Buna şimdilerde kız çocuklarının da dahil olduğunu görüyorum ve seviniyorum açıkçası…
Yazıma bir şerh koyarak devam edersem…
Ekonomik gücü, tesisleri ve yıldız karmalarıyla dolu futbolcularıyla göz kamaştıran İstanbul takımlarının taraftarı olmak işin en kolay yanı.
Bir Anadolu kentinde, ilçesinde veya köyünde doğup, gidip bir İstanbul takımını tutmak, bana çok ama çok garip geliyor.
Önemli olan; ekmeğini yediğin, suyunu içtiğin, belki ilk kez aşık olduğun, sıralarında okuduğun, çamurlu yollarında yürüdüğün şehrin takımına gönül vermektir…
Galibiyetinde sevincini, yenilgisinde hüznünü, şampiyonluğunda gururunu yaşayan taraftar, Anadolu kentinde yokluğu da iliklerine kadar hisseder…
Zaman gelir küme düşer takımı…
Bazen transfer tahtasını açamamanın kahrına ortak olur kulübüyle…
Cebindeki son kuruşu verip, maça gider, takımına destek olur…
Çocuklarının, taraftarı olduğu takımın alt yapısında oynamasının hayalini kurar.
Şampiyon olduğunda sevincini tüm şehriyle coşkuyla kutlar…
Bu satırları Eskişehirspor ile yaşamış bir taraftar olarak yazıyorum…
Süper Lig’de İstanbul takımlarına kök söktürdüğü günlerden 3. Lig’e düştüğü güne kadar taraftarı olmaktan her zaman gurur duyduğum…
Bazen üzüldüğüm, bazen sevindiğim, Süper Lig’e çıktığında yeri göğü meşalelerle siyah-kırmızı renklere boğan taraftarıyla coştuğum şanlı Eskişehirspor, 26 Mart Pazar günü saat 14.00’te Kelkit Belediyespor ile karşılaşacak.
Zor günleri atlatmak için önemli sınavlardan geçen Kırmızı-Şimşeklerin, kendi evinde adeta stadı inleten taraftarına ihtiyacı var.
Eskişehirspor taraftarına önemli çağrı
Eskişehirspor Taraftar Birliği Başkanı Murat Diri, bu konuda çağrıda bulundu.
Murat Diri, açıklamasında, Eskişehirspor’un ligde çok kritik bir süreçte, adeta ölüm kalım maçlarından birine kendi sahasında çıkacağını belirterek, şunları ifade etti:
“Bundan sonra oynayacağımız her maç bir öncekinden daha değerli olacaktır. Bu zorlu süreçte takımımızın en büyük destekçisi yine taraftar olmak zorundadır. 26 Mart Pazar 14.0:00'te kendi sahamızda oynayacağız. Bu maç öncesi takımımızı motive etmek adına Eskişehirspor tesislerinden konvoy ve meşaleler eşliğinde alıp stadyuma götüreceğiz. Bu amaçla tüm taraftarlarımızı araçlarıyla pazar günü saat 11.30’da Eskişehirspor Tesislerimizin önündeki otoparkta toplanıp konvoy yapmaya bekliyoruz.
Ayrıca konvoya katılmayacak taraftarımızın da takımımızın gidiş güzergahında yollarda meşalelerle bekleyerek stadyuma kadar kortej oluşturmalarını istiyoruz. Herkesin sorumluluk alması ve bu organizasyona destek olmasını diliyoruz.”
Taraftarın şahlanmış bir Eskişehirspor’a, takımın da bugünlerde her şeyden daha çok taraftara ihtiyacı var…
Bu pazar günlerden Eskişehirspor...
Her ne kadar ismi resmen açıklanmasa da Eskişehirspor’un evi Atatürk Stadı sizleri bekliyor olacak…
Haydi maça.