Hafızama işlemiş karikatürlerden biridir. Yanlış anımsıyorsam bilen varsa düzeltsin anlatacağım karikatür Fransız karikatürist, çizer Jean-Jacques Sempe’nin diye anımsıyorum. .
Özellikle belli bir yaş grubunun anımsayacağı Pıtırcık kitaplarının çizeri olarak Sempe… Belki de bir başkasına aitti neyse, konu bu değil zaten… Ben anladığım ve anımsadığım kadarıyla, biraz da yorum katarak aktarayım…
Karikatürün ilk karesinde mega şehirlerden birinde mega şirketlerden birinde, yoğun iş temposu ve stres altında çalışan bir adam var… Odasının içinde gelen telefonlardan bunalmış ve saçları diken diken vaziyette. Bu baskıya ve strese dayanamayarak bir sonraki karede onu bir psikolog ya da psikiyatristin karşında görüyoruz… Danıştığı kişi ona şöyle bir tavsiyede bulunuyor:
“Sakin bir yerde, kırsalda belki de bir köyde, küçük bir ev al, o evin penceresinde bir nebat yetiştir”
Adam sonraki karede tavsiyeye uymuş… Küçük bir ev almış kırsalda… Pencerede enginar, onu suluyor ve yüzü gülüyor… Stresten kurtulmuş ve çok mutlu…
Bir sonraki karede biraz daha mutluluk istiyor olmalı ki, bu sefer pencereden bakıldığında bahçeye yaymış enginarları… Bahçenin her yerinde enginarlar… Yine de mutlu ama…
Son kareye geldiğimizde aynı pencereden bakıldığında, enginarlar gözün görebildiği her yere yayılmış… İnanmayacaksınız, kamyonlar gelip gidiyor… Boş kamyonlar enginarlar yüklendikten sonra, geri dönüyorlar… Ve bizim kahramanımız, o meşhur iş adamı… Bu sefer o küçücük kulübenin içinde yine telefonların arasında bunalmış, yine mutsuz, yine stres altında…
İşte böyle bir şeydi karikatür… Hiç yazı yok bu arada.. Dedim ya biraz da yorum kattım içine… Ancak ne doğru anlatmış Sempe… Aslında biz insanı anlatıyor Sempe.... Hepimizde olan bir şeyi... Doğamızdaki tatminsizliği anlatıyor... Oysa ki aradığımız şey aslında mutluluk değil mi? Biraz huzur, biraz mutluluk… Ya da devletler açısından baktığımızda aranan şey sadece kendi insanının, ülkenin refah düzeyini artırmak, insanlarına daha yaşanabilir bir ülke hazırlamak, onların yaşam kalitesini yükseltmek değil mi? Oysa ki gerçekte kalkınmak adına yaptıklarımız, çevreye tehdit oluyor.. Çevre de bize ve yaşam alanlarımıza, hatta yaşamlarımıza…
Oysa ki, Tanrı bizi seviyor... Anadolu toprakları, öylesine büyük bir nimet ki bizler için... Yaşamımızı iyi şekilde sürdürebilmemiz için her şey var bu topraklarda. Her şey var... Ne yazık ki her şey var hala ama böyle giderse sahip çıkamadığımız bu nimetler, bizim için artık hayal olacak... Sahip çıkamadık... Sahip olduklarımızla yetinmedik, daha fazlasını istedik... Biyolojik çeşitliliğimizin, verimli topraklarımızın, cennet vatanın, sularımızın, ormanlarımızın, çevremizin kıymetini bilmedik. Biz onu tehdit ettik... Artık belki farkında değilsiniz ama o bizi tehdit ediyor... Kuraklıkla, aşırı yağışlarla, sellerle, bu topraklarda hiç görülmemiş hortum ve fırtınalarla yokluyor bizi...
Ya sahip çıkacağız ve koruyacağız ya da bu vatan bizi açlıkla, afetlerle, kuraklıkla, çölleşen verimli topraklarla, susuzlukla yoklayacak... Çok da fazla zamanımız kalmadı... İster inanın , ister inanmayın...
Herkese iyi haftalar...