En kalabalık nöbetti

24 Temmuz 2016 09:00
A
a
Sütiş Eskişehir
Günün Sözü    : Bana kimse yaşamak isteyip istemediğimi sormadı. O halde kimse bana nasıl yaşamam gerektiğini söyleyemez. - Douglas Noel
 
Dedem diyor ki: Uçamazsan koş, koşamazsan yürü, yürüyemezsen sürün, ama ne yaparsan yap ilerlemek zorundasın.
 
Cuma günü akşamı önce saat 20.00 civarında vilayet meydanına uğradım…
O saatte meydan nerede ise dolmuştu…
İnönü Belediye Başkanı Kadir Bozkurt ile karşılaştık.
“Kadir Başkan yorulmadınız mı? Kaç akşamdan beri burada sabahlıyorsunuz” diye sordum…
“Abi bu memleket, millet davası. Hepimizin bu davaya sahip çıkması gerekir. Başkomutan bizlere sokaklara çıkmamızı, olası bir ikinci kalkışmaya karşı uyanık olmamızı istedi. Bizde sokaklara, meydanlara sahip çıkıyoruz. Yorgunluk olmuyor. Aylardan beri vakit bulup ziyaretine gidemediğim eş dost buraya geliyor. Hem demokrasiye olan bağımlığını gösteriyor hem de bahaneyle bizi görüyor. Sabah namazını kıldıktan sonra İnönü’ye gidiyorum. 2-3 saatlik uykuyla belediyeye geçiyorum. Allah sabrını veriyor” dedi.
VATANDAŞ ÇAY
ŞEKER GETİRMİŞ
İnönü Belediye Başkanı Kadir Bozkurt, belediyenin standında yaşadığı bir anısını şöyle anlattı:
“Birkaç gün önce hiç tanımadığım bir adam personelime ısrarla ‘başkan ile görüşmek istiyorum’ talebinde bulunuyor. Bende kendisini izliyorum. Yanına gittim. ‘Buyurun başkan benim’ dedim. Koluma yapıştı ve kulağıma eğildi. ‘Oğlum ben her gün buraya geliyorum. Seni izliyorum. Gelen insanlara gösterdiğin sevgi saygı çok hoşuma gitti. Allah senden razı olsun. Yarınki dağıtacağınız çay ve şeker benden olsun. Ne kadar getireyim?’ diye sordu.
Bende kendisine teşekkür ettim. ‘Amca biz belediyeyiz. Bizim gücümüz var. Ancak burada dernekler de var. Onlarda çay dağıtıyorlar. Siz yardım yapacaksanız onlara yapın. Onların gücü az’ dedim.  ‘Peki, evladım’ diyerek gitti. Bu akşam ben standa gelmeden o amca gelmiş çayı-şekeri bırakıp gitmiş. O amcadan Allah razı olsun.”
Her ne kadar dış ilçe belediyeleri kendi güçleri ile yiyecek-içecek dağıtsa da, eğer “Demokrasi Nöbeti” 2-3 ay uzarsa buna zorlanacaklarını düşünüyorum…
Belki işte o zaman hayırsever vatandaşlardan yiyecek-içecek yardımı isteyebilirler…
Yukarıda da belirttim…
Cuma akşamki “Demokrasi Nöbeti”ne önce saat 20.00 sularında uğradım…
Yaklaşık bir saat kadar durdum…
21.00 sularında ise ayrıldım…
Bir arkadaşım oğlunun düğünü vardı…
Düğün salonuna gittim…
Saat: 22.00 gibi düğünden ayrıldım…
Tekrar vilayet meydanına geldim…
Saat: 22.30 civarı idi…
Yatsı ezanı okunduğu için meydana gelenlerin bir bölümü camiye gitmiş olmasına rağmen “Demokrasi Nöbeti”nin 8’nci günü vilayet meydanının tamamına yakını dolmuştu…
Ben diyeyim 3-4 bin kişi. Siz deyin 6-7 bin kişi.
Çeşitli sendika üyeleri ile farklı parti mensuplarının da bulunduğu kalabalık, hep bir ağızdan terörü ve darbe girişimini lanetledi. Ellerinde Türk bayrakları bulunan 7’den 77’ye binlerce vatandaş, mehter marşları eşliğinde darbe girişimine tepki gösterirken ‘Darbeye hayır’, ‘Dik dur eğilme, bu millet seninle’ ve ‘İdam isteriz’ sloganları attı. Demokrasi, yapılan duaların ardından da sabaha kadar vatandaşların yoğun katılımıyla günlerdir devam ediyor.
Katılımcı sayısını tam bilemem ama, 15 Temmuz’da başlayan “Demokrasi Nöbeti”nin en kalabalığı idi…
İnsanlardan izin isteye isteye sahnenin önüne kadar geldim…
Daha sonra sahnenin arkasına geçtim…
Milletvekilleri Harun Karacan ile Emine Nur Günay’da gelmişler…
Meydanı dolduran insanlarla tek tek tokalaşmak için mücadele ettiklerini gördüm…
Her akşam iki-üç sivil toplum kuruluşu da gelerek “Demokrasi Nöbeti”ne destek veriyor…
Cuma akşamı Kırım Derneği Başkanı Evren Olcay ile yönetim kurulu üyelerini gördüm…
Memur-Sen “Demokrasi Nöbeti”nin AK Parti binasının önünden vilayet meydanına alındığı günden beri destek veriyor…
Destek veren ve destek verdiklerini beyan eden sivil toplum örgüt sayısı 50’ye yaklaşmış…
Buda Eskişehirlilerin demokrasi ne kadar bağlı olduklarının bir göstergesi…
GECE 2’DE TWİT ATMAYLA BU
MEMLEKETE SAHİP ÇIKILMIYOR
AK Parti Milletvekili Harun Karacan, Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı Ekrem Birsen’e makamında ziyaret ederek “Demokrasi Nöbeti”ne Esnaf Odaları’nın verdikleri destekten dolayı teşekkür etti…
Birliğe bağlı oda başkanlarının da hazır bulunduğu ziyarette Karacan, isim vermeden darbe karşıtı eylemlere katılmayanlara göndermede bulundu ve şöyle seslendi:
“Daha gelmeyen çok arkadaşlarımızı görüyoruz. Ben bunlara da bu şehrin vekili olarak seslenmek istiyorum. Eğer biz 15 Temmuz gecesi ülkeyi teslim etmiş olsaydık, ne oda başkanlıkları kalırdı ne seçilmişlikleri. Hepsinin koltuklarına görevliler gelir otururdu. Ki biz bunu 80’lerde yaşadık. Herkesin bir şekilde bayrağını alıp Valilik meydanına gelmesi gerekiyor. Gece saat 2’de twit atmayla bu memlekete sahip olunmuyor. Üç beş tane eşantiyon göndermeyle de bu memlekete sahip çıkılmıyor. Güzel günler bizi bekliyor, yeter ki memleketimize sahip çıkalım”.
Karacan her ne kadar isim vermese de göndermede bulunduğu kişi Ticaret Odası Başkanı Metin Güler…
Çünkü vilayet meydanına stant açan Ticaret Odası, katılımcılara şapka ve tişört dağıtıyor…
 
*-*********
 
Kamu-Sen’den Başbakan’a mektup
 
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı  İsmail Koncuk, darbe teşebbüsünün ardından kamu görevlilerinin görevden alınmasıyla ilgili Başbakanlık makamına mektup göndererek önemli uyarılarda bulundu.
Ağır bedeller ödenerek elde edilen demokratik düzeni yıkmaya yönelik girişimin ardındakilerin mutlaka cezalandırılması gerektiğini vurgulayan Genel Başkan Koncuk, asılsız ve mesnetsiz gerekçelerle görevinden alınan kamu çalışanlarının da mağdur edilmemesi gerektiği uyarısında bulundu.
İsmail Koncuk dilekçede, adil ve tarafsız bir yaklaşımla gerçek anlamda darbeci ve teröristleri kamudan ayıklama sürecinin hukukun üstünlüğü ilkesinin göz ardı edilmeden, devam ettirilmesi gerektiği hususunun da önemle altını çizdi. 
 
*-******
 
BIRAK SEVGİ SENİ BULSUN!
 
İyi kalpli yalnız bir adam bir gün bir koza bulur. Kozanın içinde küçük bir tırtıl vardır. Adam çok sever bu tırtılı. Onunla tüm yalnızlığını, tüm sevgisini paylaşır. Gel zaman git zaman tırtıl büyür, güzel bir kelebek olur. Adam kelebeğine hayran, bırakamaz onu bir türlü. Aslında kelebeğin aklında dağlar, kırlar, çiçekler vardır da kıyamaz bir türlü adama ve sevgisine, yalnız bırakamaz onu. Üç günlük ömrünü sevildiği ve sevdiği yerde geçirmeye hazırdır. Ama adam bilir ki "Sevmek bazen vazgeçmeyi de bilmektir." Kelebeğine son kez bakar ve onu salıverir özgürlüğüne, kırlarına, çiçeklerine doğru...
Kelebek mutlu olmasına mutludur ama hiçbir meltem, hiçbir çiçek yaprağı adamın avucunun sıcaklığını andırmaz. Aklında adam, o çiçek senin bu çiçek benim dolaşır saatlerce...
Adam bir kelebeğe sevdalı, bakıp durur boşluğa. Kelebekse hâlâ konacak sıcak bir avuç aramakta! Böylece kelebek şunu anlar:
"Bazen ait olduğumuz yer orasıdır; sıcak bir avuçtur biliriz. Ama o yerin bize ait olma ihtimali bir hiçtir." Böylece adam şunu anlar:
"Hiçbir sevdayı yalnızca sevgiyle yaşatamazsınız."
O günden sonra kelebek, adama duyduğu özlemi gömecek bir dağ aramaya başlar. Ama gücü tükenene dek arayıp da bulamayınca anlar ki; "Hiçbir dağ bir özlemi gömebileceğimiz kadar büyük değildir."
Adamsa artık sevdasını koyar avuçlarına kelebeğinin yerine. Herkes bir şeyler yaşar; iyi ya da kötü, doğru ya da yanlış. Yaşadıklarından bir çıkarım yaparak hayatına bir yol verir, aynı zamanda düşüncelerine de BIRAK SEVGİ SENİ BULSUN!
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi