Eskişehirspor, bugün çok önemli bir deplasman maçına çıkacak. Ligde sondan ikinciyiz ve takipçimiz Yomraspor’un da bizim de mutlak 3 puana ihtiyacımız var.
Eskişehirspor, bugün çok önemli bir deplasman maçına çıkacak. Ligde sondan ikinciyiz ve takipçimiz Yomraspor’un da bizim de mutlak 3 puana ihtiyacımız var.
Bilmeyenler için söyleyeyim; Yomra bir Trabzon takımı. Daha önce Türkiye Futbol Federasyonu maçın saatini 15:00 olarak açıklamıştı. Bu karar da kulüplere bildirilmişti. Ancak Trabzonlular buna itiraz ettiler ve maçın saat 13:00’da oynanmasını istediler. Gerekçe Trabzonspor’un aynı gün Kayserispor’la saat 16:00’da maç yapacak olması.
Elbette Trabzonluların gerçek amacı Kayseri maçından önce Yomra maçına taraftarı yığmak, küfür – kıyamet hakemleri tesir altına alabilmek. Ve hepimiz çok iyi biliyoruz ki hakemler Trabzon lehine düdükler çalacak, tribünlerden atılan yabancı maddeleri gözlemciler görmeyecek ve Eskişehirspor’a ana – avrat edilen küfürler raporlarda yer almayacak.
Şimdi bir başka ligdeki iki farklı takımın yapacağı maç saati Eskişehirspor’u neden ilgilendirecekmiş ki? O zaman biz Eskişehirsporlular da Manchester City – Liverpool maçını bahane gösterip maç saatini değiştirelim. Oluyor mu öyle şey?
Ancak söz konusu Trabzon olunca TFF için akan sular duruyor. TFF, Trabzon’dan gelen her istek karşısında topuklarını “Şak” diye tokuşturup ve esas duruşa geçip, “Emredersiniz komutanım!” diyor.
Eskişehirspor, Bizans entrikalarıyla şampiyonlukları gasp edilmiş, ama yine de ayakta kalmayı başarmış bir camia. Kimse endişe etmesin Pontus entrikalarına karşı da ayakta kalmasını biliriz. Evvel Allah…
Uzmanlar Eskişehir’i uyarıyor
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi akademisyenlerinden Profesör Yusuf Ersoy Yıldırım, Eskişehir’i bekleyen çok büyük bir felaketi haber verdi; susuzluk…
Belli ki dünyada büyük bir iklim değişikliği yaşanıyor. Ve yine belli ki bu iklim değişikliğinden en olumsuz etkilenecek bölgelerin başında Türkiye geliyor. Yıllarca suyumuzu tarlalara salıp heba ettik. Ancak geçen on yıllar içinde hem su kaynaklarımız kurudu hem de nüfusumuz arttı. Dolayısıyla kişi başına düşen kullanma sularımız çok azaldı.
Profesör Yusuf Ersoy Yıldırım gibi değerli bilim adamları, yıllardır yaklaşan felakete dikkat çekiyor. Ancak hem yetkililerin hem de vatandaşın bur kulağından girip, öbür kulağından çıkıyor. Tıpkı deprem gerçeği karşısında kör – sağır ve dilsiz olduğumuz gibi kuraklık karşısında da vurdumduymazız.
Profesör Yıldırım’ın uyarıları da diğer bilimadamlarınınkine çok benziyor. Suyu tasarruflu kullanmamız gerektiğ, su kaçaklarını azaltmamız gerektiğini ve daha az suya ihtiyaç duyan tarım ürünlerine geçmemiz gerektiğini söylüyor.
Günün birinde çok büyük bir kuraklık felaketiyle karşılaşacağız. İşte o zaman gelişmiş ülkeler ayakları üzerinde duracak. Gelişmemiş memleketlerde ise politikacılar seçmenlerini “Allah’tan gelen felaketi sorgulamayın!” diye kandıracak. Tıpkı deprem sonunda yaptıkları gibi.