Emirdağlı Eskişehir Baro Başkanı Mustafa Elagöz, Emirdağlılar Vakfının kongre sürecinde yaşanan tartışmalara ilişkin ne düşünüyor?
Emirdağlılar Vakfı’nın iki kez ertelenen kongre süreci devam ediyor. Süreç içerisinde meydana gelen şaibeler, dikkat çeken iddialar ve dedikodular, şehir gündemini hala işgal ediyor.
*
Bu noktada kamuoyunun genel kanısı şu: Yani ne bekleniyordu ki? Kardeşlerin anlaşamadığı bir topluluğun örgütlendiği yerde, kavgasız bir kongre sürecinin yaşanması mümkün mü?
*
Tabii şöyle bir çelişki de mevcut… Emirdağlıların Avrupa’da yoğun olarak yaşadığı ülkelerde, birlik ve beraberlik ruhu gelişmiş durumda. Öyle ki, özellikle Belçika’da, Emirdağlı bir milletvekilinin olması, Emirdağlı bir bakanın olması, Emirdağlı bir belediye başkanının olması, doğal karşılanıyor. Peki, Avrupa’da bunu başaran Emirdağlılar, Eskişehir’de niye birbirini yiyor? İşte bu durum, ciddi bir araştırma konusu; hatta bu konuda tez yazılsa yeridir.
*
Her neyse… Bakın, şimdi, Emirdağlıların Eskişehir’de bir araya gelememeleri konusunda, ciddi bir örnek vereceğim. Örneğin merkezinde, Eskişehir Baro Başkanı Mustafa Elagöz var. Elagöz, başarılı bir Emirdağlı avukat; insani ilişkileri de oldukça iyi.
*
Peki, Emirdağlı Elagöz, Emirdağlılar Vakfının kongre sürecinde yaşanan tartışmalara ilişkin ne düşünüyor? Okuyalım…
SİYASETTE VE BÜROKRASİDE ETKİLİ OLAMIYORUZ
“Bir Emirdağlı olarak, Emirdağlıların böyle bir olayla gündeme gelmesinden hicap duyuyorum. Yani bu şehirde 100 binin üstünde Emirdağlı var. Her kademede insanımız var. Eskişehir ekonomisine katkı sağlayan bir yapımız var. Ben isterim ki Emirdağlılar, eğitimiyle, kültürüyle, sosyal faaliyetleriyle, kent milliyetçiliğiyle, birbirlerine bağlılığıyla anılsın ve yine siyasette de etkin olsun. Ama geldiğimiz nokta itibari ile maalesef, biz Emirdağlılar olarak bu güne kadar ne bir belediye başkanı çıkarabildik, ne bir milletvekili çıkarabiliyoruz. Maalesef, bürokraside de çok etkili olamıyoruz. Bunların temel sebebini sorarsanız, kendi içimizdeki çekişmeler herhalde.
VAKFA GÖNÜL KIRGINLIĞIM VAR
Şimdi ben Emirdağlıyım ve Emirdağlı olmaktan da gurur duyuyorum. Bir hemşerimin, bir kademede olması beni mutlu eder, onur duyarım, gurur duyarım. Eskişehir’in 16’ncı baro başkanı benim. 1934 yılında kurulmuş bir baro, Eskişehir Barosu. Uzun bir tarihi var… İlk kez bir Emirdağlı baro başkanı seçildi ve -bölge ayrımcılığı gibi de algılanmasın lütfen, konu Emirdağlılar olduğu için konuşuyorum, meslektaşlarım da sakın farklı şekilde algılamasın bunu- ben isterdim ki beni önce Emirdağlılar Vakfı kutlasın. Seçimin üzerinden 7-8 ay geçti ki ben, seçildikten iki ay sonra çok ciddi bir kaza geçirdim, hala basamıyorum ayağıma… Hala Emirdağlılar Vakfı, beni ziyarete gelmediği gibi, Vakıf yönetiminin üst kadrosundan arayan olmadı.
Bir gönül kırgınlığım var, kimse de kusura bakmasın.
TENEZZÜL ETMİYORLAR
Emirdağlılar Vakfının amacı nedir? Eskişehir’deki Emirdağlılara önderlik etmektir, doğru mu? Ne için kurulmuş bu Vakıf? Emirdağlıların örgütlenmesi, birlik olması, dayanışması… Bu örgütlenmenin organizasyonunu sağlamak değil mi Vakfın görevi? Ben biraz da sözümü esirgemeyen bir insanım, açık ve net söyleyeyim. Burada söylediklerimi, karşılaştığım Emirdağlılara da söylüyorum. Ben ilk önce, Vakıf yönetiminin, Vakıf başkanımızın, beni kutlamasını beklerdim. Ama aradan geçmiş yedi ay, ama sağ olsun arkadaşlar, ona bile tenezzül etmiyorlar.
DOĞRU İLETİŞİM İÇİN ÖNEMLİ
Yani kırgınım. Olmaması mümkün mü yahu? Ben sizin bir hemşerinizim. Orada Vakıf başkanısın, Vakıf yönetim kurulusun, Vakıf genel sekreterisin, Vakıf divanındasınız yahu… Çok mu zor bir telefon açmak yahu? Ben seçildikten sonra, iki ay boyunca gelen giden misafirim hiç eksik olmadı; hepsinden de Allah razı olsun. Kamu kurumlarımız olsun, derneklerimiz olsun, okullarımız olsun… Ve ben hiç kimsenin de randevusunu geri çevirmedim. Ben de herhangi bir kuruma seçilenleri nezaketen ziyaret ediyorum. Çünkü bu dediğim gibi nezakettir, doğru iletişim kurulması yolunda önemlidir. Ama biz bunu, hemşerilerimizden göremedik.
MAALESEF…
Şunu da söyleyeyim; benim Vakıf yönetimine bir kırgınlığım var, ama tüzel kişiliğe bir kırgınlığım olmaz, hemşerilerime bir kırgınlığım olmaz. Ben ne dedim? Emirdağlı olmaktan gurur duyuyorum, dedim. Ben, Emirdağlıların daha iyi bir noktada olmasını isterim. Emirdağlıların birlik beraberlik içerisinde olmasını isterim. Emirdağlıların her türlü bürokraside, etkin rol almasını isterim. Siyasette etkin rol almasını isterim. Bunu istememek mümkün mü? Ama kendi aramızdaki bu tür olaylardan dolayı maalesef, Emirdağlılar istediğimiz şekilde etkili olamıyorlar Eskişehir kamuoyunda.”
*
Evet, Elagöz’ün açıklamalarını okudunuz. Bu ifadeler karşısında yorum yapmanın lüzumu var mı? Elagöz, Emirdağlıların niçin bir araya gelemediklerini söz konusu açıklamasıyla gözler önüne serdi. Ne diyelim? Şehrimizin değerlerinden olan Emirdağlılar, şapkalarını önlerine koymalılar ve bir araya gelmek adına bir formül bulmalılar. Tabii, formülü bulmaya çalışırlarken kavga etmesinler de!