Ekonomide idare-i maslahat dönemi

İnsan beşer kuldur şaşar… Yani insanlar mükemmel ve kusursuz değildir.  Hataları da kusurları da olur…

26 Haziran 2023 09:00
A
a
Sütiş Eskişehir
İnsan beşer kuldur şaşar…
Yani insanlar mükemmel ve kusursuz değildir. 
Hataları da kusurları da olur…
ANAP’ın kurucu lideri Turgut Özal’ın ilk 4 yılı ile Bülent Ecevit’in Başbakanlığı döneminde 2001’de başlayıp 2002’nin sonunda iktidara gelen AK Parti’nin 2007’ye kadar sürdürdüğü dönem hariç ekonomi idar-i maslahatla yönetildi hep…
Anlayacağınız köklü çözümlerden uzak, günü kurtarmak, sorunları ertelemekle mahir yönetimler, Türkiye ekonomisini bu hale getirdi.
Unutkan bir toplum olduğumuz aşikar…
Hatırlamakta fayda var.
AK Parti iktidarının 2023 vizyon hedefi neydi?
Kişi başı gelir 25 bin dolar… Güncel kurla 625 bin TL : 12 = 52 bin TL aylık gelir…
İlk 10 büyük ekonomi arasına giren bir Türkiye…
Bu hedeflere yakından uzaktan bir alakamız yok biliyorsunuz.
Kişi başı ortalama gelir 8 bin dolar…
En büyük ekonomi sıralamasında da 17. sıradan 21. sıraya gerilemiş durumdayız.
Bildiğiniz gibi Merkez Bankası 27 ay sonra faiz artırdı.
Politika faizini yüzde 8,5'ten yüzde 15'e çıkardı. Piyasa bu artışı düşük bulunca döviz kurlarına olan talep arttı ve dolar tarihinde ilk kez 25 TL eşiğini aşıp 25,73 seviyesine ulaştı.
Yani tarihi bir rekor kırdı.
Avro da bundan geri kalmadı tabii ki 27,99 TL ile yeni bir rekora imza attı.
Çiçeği burnunda Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan, bankacılarla görüşme gerçekleştirdi ve kurumun asli görevi fiyat istikrarına vurgu yaptı.
Gerekirse faiz artırımının süreceğini belirtip, sıkılaştırıcı para politikasına işaret etti.
Buradan iki sonuç çıkarmak mümkün.
İlki, faizde bu kadarına kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan izin alabildikleri.
Ve en nihayetinde ihracatçının istediği 25-28 lira bandında bir dolar kuruna kadar dövize müsaade edip, eskiden olduğu gibi kurlara müdahaleyle bir süre daha işi idare edecekleri ve yerel seçimi atlatacakları…
İkinci olasılık, döviz ihtiyacını Körfez ülkelerinden karşılayıp, yerel seçimleri atlatana kadar en fazla faizleri yüzde 20’lere kadar çekerek idare-i maslahatla ekonomiyi yönetmek.
Bu olasılıkta, köklü reformların hayata geçmesi, mali disiplinin uygulanması, yabancı yatırımcının ülkeye gelmesine olanak sağlayacak güvenilir ve istikrarlı bir ekonomik yapı oluşturulması pek olası görünmüyor.
TÜİK rakamlarıyla yüzde 50 enflasyon ve buna bağlı memur, emekli ve işçi maaşları ile asgari ücrete zam yaparak günü kurtarma politikasından başka bir seçenek sunulmamış gibi duruyor.
Umarım yanılıyorumdur.
“Böyle devam ederse ne olur?” derseniz eğer.
Söyleyeyim…
Yaz mevsiminde turizm gelirleriyle belki cari açık ve ödemeler dengesinde “sürüyen ayakla yürümeye çalışırsınız”, ya döviz bazlı borçların yoğunlukta olduğu sonbahar ve kış aylarında ne yapacaksınız?
Türkiye’ye 40-50 milyar dolar kaynak girmediği sürece durumu toparlaması çok zor görünüyor. Tüm ekonomistler bu fikirde uzlaşmış durumda.
Geldiğimiz nokta, “yüksek katma değerli üretim mi yoksa mevcut durumu idare ettirmek mi?” örneğinde olduğu gibi…
Yaptığınız her işe akıl ve kendine özgü tasarım katmazsanız kişi başı gelirde olduğu gibi ihracatta da “orta gelir” tuzağına düşer, gelişmiş ülkelerin taşeron üreticisi olmaktan kurtulamazsınız…
Örnekler çoğaltılabilir ancak geliri artıramayız.
Sonuç olarak tüm bu gelişmeler yurttaşın daha da yoksullaşması…
Yüksek standartları kendine hak görmek yerine çay ve simitle öğün geçiştirmeye şükreden, bununla yetinmek zorunda kalan insanların artması…
Asgari ücretin temel ücret haline gelmesi…
Yoksulluğu “sınanmak” olarak gören yığınların, ayrıca bunu üstünlük sayacak ruh haline evrilmesidir.
Bilmem anlatabildim mi?
 
 
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi