Şehir içerisinden geçen Yüksek Hızlı Treni yeraltına alma çalışmaları ile birlikte Bağlar ve Sakarya Geçitleri arasında kalan alanın üzeri bulvar oldu. Mülkiyeti DDY’de olan bu bulvarı Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’de istemişti.
“Büyükşehir Belediyesi’ne devredin. Ben bulvar üzerinde çevre düzenlemesi yapayım. Bulvara da ‘Recep Tayyip Erdoğan’ ismini verelim” demişti.
Büyükerşen’in bu teklifi kabul görmedi. DDY yetkileri Ankara’da oturdukları makamlarında bu bulvara bir proje çizdirdi. Sonra da ihaleye açtı.
Bulvarın ihalesini yapan DDY yetkililerinin gelip yerinde bir defa bile inceleme yaptıklarını veya Eskişehir’den bir yetkiliden, “Burada nasıl bir düzenleme yapılmalıdır” diye görüş bile aldıklarını sanmıyorum.
İhaleyi alan müteahhit firma çalışmaya başlayıp bulvarın ortasına yüksek yüksek ne olduğu belirsiz sütunlar yapmaya başlayınca Eskişehir’de büyük küçük herkes tepki gösterdi.
Hatta Vali Güngör Azim Tuna bile, burada yapılan çalışmadan duyduğu rahatsızlığı kamuoyu ile paylaştı.
Gezi alanları ve sosyal donatılar ve yeşilin bol olduğu bir bulvar beklerken, yapılan betonlaşmaya tepkiler peş peşe gelince çalışma durdu veya durduruldu.
Geçtiğimiz Perşembe günü Tepebaşı Belediye Meclis toplantısında Tepebaşı Belediye Başkan Yardımcısı ve Meclis Başkan Vekili Erdoğan Aydoğmuş, projeyi yapan müteahhidin kaçtığı iddiasın da bulundu.
Meclis toplantısını izleyenler arasında bulunan projenin yapı kontrol mühendisi olduğunu söyleyen kişi, ”müteahhit kaçmadı. Projenin yapımı durduruldu” dedi.
Hat Boyu Projesini yapan müteahhit kaçmamışta olsa, gerçekten de o projenin yapımı durdurulmuş ise de alınan karar doğru.
Oradan ne zaman geçsem bulvar üzerindeki yüksek yüksek yapılan betonlar başta beni olmak üzere tüm Eskişehirlileri de rahatsız ediyordu.
Hat Boyundaki bu gözü rahatsız eden çalışmadan AK Parti İl Başkanı ile milletvekillerinin hatta Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın da rahatsızlık duyduklarını birileri kulağına fısıldamıştı. İnanmamıştım.
Projenin yapı kontrol mühendisi, projenin durdurulduğunu söylemiş. Demek ki, kulağıma fısıldanan iddia doğruymuş.
DDY yetkilileri Hat Boyundaki bulvar üzerinde nasıl bir çalışma yapılması konusunda Eskişehirlilerle fikir alışverişi yaparak yeni proje çizdirilmeli. Eskişehirlilerin istedikleri projenin yapımı gerçekleştirilmeli.
Gerçekten de DDY bulvar üzerindeki çalışmayı durdurmuş ise isabet olmuş. Bu beğenilmeyen projenin durdurulmasında AK Partili Milletvekillerinin katkısı varsa onlara da teşekkür ediyorum.
Yüksek Hızlı Treni yeraltına alma çalışmaları ile birlikte Bağlar ve Sakarya Geçitleri arasında kalan alan otopark işlevi görmeye başladı. Paralelinde Hat boyu-1 ile Zübeyde Hanım Caddelerinin bulunduğu bölge, tren hattının yeraltına inmesiyle birlikte araçla doldu. Vatandaşlar şehir merkezinde araç park edebilecekleri geniş bir meydan bulmuş oldukları için memnun olsalar da bu durum uzun sürmeyecek. Tren hattının yer altınına girmesiyle birlikte Bağlar Geçidi ile Sakarya Geçidi arasında kalan alan boşa çıkmış oldu.
*-*******
Bende olsam destek olmam
Son günlerde ağzını açan “Eskişehirspor’a destek olalım” diyor. Destek olalım elbette. Eskişehirspor bu şehrin simgesi… Zor günler geçiriyor. Süper Ligin dibinden kurtulmak için mücadele veriyor.
Bir kere takımın bugünkü başarısızlığınız baş sorumlusu Başkan Mesut Hoşcan. Geçen sezon takım, bu sezondan daha kaliteli futbolcu kadrosuna sahip olmasına rağmen ligde tıpkı bugünlerde yaşanan sıkıntıların aynısı yaşandı.
Eskişehirspor ile ligde kalma mücadelesi veren takımların yaptıkları hatalar siyah-kırmızılı takıma yaradı. Onların hataları sonucu ligde kaldı.
Ama Hoşcan, sanki bu sıkıntılar yaşanmamış, kulüp küme düşmemek için mücadele vermemiş gibi elde kalan başarılı futbolcuları da tek tek takımdan gönderdi.
Gönderdikten sonra birde arkalarından, ”takımı virüslerden temizledim” demişti. İşte virüslerden birisi de bugün kurtarıcı gözüyle bakılan kaleci Boffen.
Hoşcan, sezon başında Boffen’den sözleşme tutarından indiririm yapmasını istemişti. Tıpkı gönderdiği diğer futbolculardan istediği gibi…
Onlar Hoşcan’ın isteğine sıcak bakmayınca satış listesine konuldu. Boffen’e de ‘kendine takım bul’ denildi. Boffen transfer olacak takım bulamayınca elde kaldı! Beğenmeyip de gönderdiği futbolcuların yerine alınanlar, gönderilenleri mumla arattı.
Sezon başında Boffen yedek kulübesine çekilerek yerine Ali Şaşal kaleye konuldu. Sözde Boffen cezalandırılacaktı.
2 maç kalede dikkat çeken Ali, hatalar yapmaya başladı. Ardından da sakatlandı. İster istemez Sinan’ı yetersiz görenler kaleyi Boffen’e teslim ettiler.
Neyse gelelim esas konuya.
AK Parti Milletvekilleri Harun Karacan, Emine Nur Günay ve Vali Güngör Azim Tuna Eskişehirspor’u ziyaret ettiler.
Bu ziyarette Eskişehirspor’a destek olduklarını, Eskişehirlilerin de destek olmasını talep ettiler.
Bu ziyaretten sonra birileri kalkıp “Eskişehirspor’un eski Başkanı Halil Ünal’da destek olmalı” demeye başladılar.
Olmalı elbette. Eskişehirspor Halil Ünal’ın adeta üçüncü çocuğu gibi idi. 13 yıla yakın Eskişehirspor’da Kulüp Başkanlığı ve yöneticilik yaptı. Bu dönemlerde büyük fedakârlıklarda bulundu.
Genel Kurul’da Eskişehirspor Kulübü delegeleri bir değişim yaşanması için Mesut Hoşcan ve ekibi yönetime getirdi.
Mesut Hoşcan, yıllarca Halil Ünal ile fikir birliği yaptı. Birçok karara birlikte imza attılar. Birlikte üzüldüler, sevindiler.
Kongreye bir yıl varken Halil Ünal’ın yönetiminden istifa ederek muhalefet bayrağı açtı ve Eskişehirspor’un doğru yönetilmediği iddialarında bulunmaya başladı.
Kulüp Başkanlığına seçildikten sonra birlikte mücadele verdikleri Halil Ünal’ı kulübü ciddi borca soktu diye sert eleştirilerde bulundu. Hatta ‘hesaplarda usulsüzlük var’ iddiasıyla savcılığa suç duyurusunda bulundu.
Sanki bunlar yaşanmamış gibi, bugün birileri ‘Halil Ünal’da Eskişehirspor’a destek olmalı’ türküsünü söylemeye başladılar.
Birileri sokaktaki insanlara, ”Halil Ünal kulübün paralarını yemiş” diye bağırttırmamış, şanı ve şerefine bu şekilde leke sürdürmeye çalışmamışlar gibi şimdi de kendisinden destek isteniyor. O bağırmalardan, hadi kendisini es geçin, eşi ve çocukları hiç mi olumsuz etkilenmediler? Sokağa çıktıklarında nasıl bir tepkiyle karşı karşıya kaldılar? Yaşanan o depresyon nasıl unutulur?
Halil Ünal’ı bilmem. Ama şahsen ben Halil Ünal’ın yerinde olsam oturduğum yerden bile kıpırdamam, elimi cebime atmam.
Önce bağırttıranlar veya bağıranlar Halil Ünal’dan özür dilemeli. Belki o zaman destek gelebilir.