Sadi Seda yazdı
Ankara’da otobüs duraklarının önünde meydana gelen patlamadan sonra tramvaylara binerken dikkatimi bir şey çekmeye başladı…
O da tramvay duraklarında görev yapan Özel Güvenlik görevlileri.
Bu Özel Güvenlik görevlilerin görevi ne tam anlamış değilim!
Küçük kulübelerinde oturmak mı?
Yoksa tramvaylara binmek için turnikelerden geçenleri izlemek mi?
Tuvalet ihtiyaçlarını gidermek için zaruri olarak görev yerlerini terk ediyorlar…
Bu güvenlik görevlilerini yerinde olup olmadıkları kontrol ediliyor mu?
Onların görev yerine olmadıkları zaman da art niyetliler turnikelerden geçerek tramvaylara binerler…
Tramvay duraklarında görevli Güvenlik Görevlilerini yanlarına gelen arkadaşlarıyla sohbet ederken ya cep telefonlarıyla oynarken ya da yine cep telefonundan TV izlerken gördüğümde,”bu arkadaşların görevi demek ki buymuş!” diyorum kendi kendime.
Bir hatırlatma yapayım…
Hepsini aynı kefeye koymuyorum…
Bazıları turnikelerin başında bekleyerek özellikle yaşlılara ve şehir dışından geldikleri belli ilk kez Es Kart kullanacaklara ve bebek arabalı bayanlara özveri ile yardım ediyorlar…
Sözüm kulübelerinde oturarak mesaisini tamamlayanlara…
Bu günlerde özellikle güvenlik görevlileri herkesten daha çok hassas olmalılar…
Her gün canlı bomba ihbarları yapılıyor…
Veya aranan canlı bombalar var…
Adam veya kadın…
Elinde kocaman bavul, üzerinde ise kalın kaban…
Bu kişiler tramvay turnikelerinden geçiyor durakta bekliyorlar…
Duraklardaki Özel Güvenlik görevlileri turnikelerden geçerek içerisinde yüzlerce insanın yolculuk yaptığı tramvaylara binen bu kişilerin aranan kişiler olup olmadıklarını gözleriyle süzmeli…
Eğer şüphelendiği kişiler var ise bunları Emniyet Müdürlüğüne bildirmeli…
Böylelikle olası büyük bir tehlikeyi de önlemiş olurlar…
Madalyonun diğer yüzüne de bakalım…
Özellikle tramvay duraklarında görev yapan Özel Güvenlik görevlilerine aranan kişilerin bilgileri ve fotoğrafları veriliyor mu?
Bir canlı bomba nasıl tespit edilir?
Tespiti halinde öncelikle ne yapması gerekir?
Emniyet Müdürlüğü bu tür özel bilgileri tramvaylarda görevli Özel Güvenlik görevlileriyle paylaşmalı, onları bilgilendirmeli ve aranan şahısların fotoğraflarını da vermeli…
Bu bilgilerle donatıldıktan sonra Özel Güvenlik görevlilerinden hizmet beklenmeli…
Bir güvenlik görevlisinin dikkati belki de yüzlerce insanın hayatını kurtaracak…
Bu duygu ve düşünceler doğrultusunda bu yazıyı yazmak istedim…
Yoksa maksadım Özel Güvenlik görevlileri görevinin başında mı? Veya görevlerini yapıp yapmadıklarına karışmak değil…
Ama durakta meydana gelecek herhangi bir olumsuzluk kendilerinin de canlarına mal olabilir…
Hatırlatmak istedim…
*-*******
“Beğiter’i İstanbul basını çok iyi tanıyor”
Önceki gün Ankara Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübünden Dünya, Avrupa ve Balkan Şampiyonlukları bulunan Kickboks’cu Seda Duygu Aygün’ü transfer eden Odunpazarı Gençlik Spor Kulübünün imza töreni vardı…
Törene Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’ta katıldı…
Basın mensupları ile birlikte bana da özel davet gelmişti…
Davete icabet ettim…
Eskişehir’in yetiştirdiği 10 Dünya Şampiyonluğu 5’de altın kemeri bulunan milli sporcu Seda Duygu Aygün, önceki güne kadar Ankara Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü adına yarışıyordu…
Bu beni üzüyordu…
Odunpazarı Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü başkan ve yöneticileri Seda Duygu Aygün ile görüşerek Eskişehir’e transferini gerçekleştirdiler…
Bu transferi gerçekleştiren Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt ile Odunpazarı Belediyesi Gençlik Spor Kulübünün başkan ve yöneticilerini kutluyorum…
Bu transfere sıcak bakan ve artık Eskişehir Odunpazarı Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü adına yarışacak olan Seda Duygu Aygün’ü de bu kararından dolayı kutluyorum…
Bu transferi de ilk kez ben köşemde yazarak duyurmuştum…
İmza töreninden sonra Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt ile Eskişehirspor’un içinde bulunduğu durum ile ilgili sohbet ettik…
Eskişehirspor’un içinde bulunduğu sıkıntılı durumdan dolayı üzüldüğünü söyledi ve Odunpazarı Belediye Başkanı olarak kendisinden herhangi bir yardım talep edilmediğini söyledi…
Söz dönüp dolaşıp Eskişehirspor’un kurucuları arasında yer alan ve uzun yıllarda başkanlık yapan bugün de Türkiye Futbol Adamları Derneği (TÜRFAD) Genel Başkanlığı yapan Aydın Begiter’e geldi.
Geçtiğimiz günlerde Türkiye Futbol Adamları Derneği (TÜRFAD) Genel Başkanı Aydın Begiter İstanbul’da “İnsanlar Yaşarken de Anılmalıdır” ödül töreni düzenlemişti..
Bu törene (A) Milli takımın eski futbolcularından Ender Gonca, Sedat Özen, Spor spikeri Halit Kıvanç, MHK eski başkanı Hilmi Ok, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, TFF eski başkanı Kemal Ulusu, Dijitürk Yorumcusu Şansal Büyüka, Eskişehirspor eski başkanlarından Halil Ünal ve çok sayıda davetli topluluğu katılmıştı…
Başkan Kazım Kurt, törene katılan ünlü spor adamlarının ve futbol maçı spiker ve yorumcularının Aydın Begiter’e gösterdikleri ilgi ve yakınlığı anlattı…
“Eskişehir’de biz gereken değeri gösteremiyoruz… Ancak İstanbul’da spor ve özellikle de futbol adamları Aydın Begiter’i çok seviyor… Aydın Ağabeyin onlarla olan samimiyeti ve onların kendisine gösterdikleri ilgi beni duygulandırdı… Törene Eskişehirspor’un eski başkanlarından Halil Ünal’da katıldı… O ünlü spor adamları Aydın Begiter kadar olmasa da Halil Ünal’a da ilgi alaka gösterdiklerini gördüm… Böyle spor adamları kolay yetişmiyor..
*-*******
Dün, Bugün, Yarın
Çok zaman önceydi. O kadar zaman önceydi ki zaman diye bir şey yoktu. İnsanlar güneş doğup batıncaya kadar yaşıyorlardı hayatı.
Bir daha hiç olmayacakmış gibi dolu ve anlamlı. Derken zaman diye üç parçalı şey icat etti insan.
Bir parçasına DÜN dedi, diğer parçasına BUGÜN, öteki parçasına da YARIN. Sonra fesat karıştı zamana ve insan BUGÜN’ü unuttu. DÜN’ü düşünüp pişman oldu, YARIN’ı düşünüp telaşlandı. Ama işin ilginç tarafı tüm telaş ve pişmanlıkları güneş doğup batıncaya kadar yaşadı.
Farkında olmadan rezil etti bu gününü. Oysa yarın, bugüne dün diyor, dün de bugün için yarın diyordu. Bir türlü beceremedi. Bir eliyle yarına, diğer eliyle düne yapıştı. BUGÜNÜ ELİNE YÜZÜNE BULAŞTIRDI...
Mutsuz oldu insan ve ne gariptir ki yarının telaşını da, dünün pişmanlığını da hep bugün yaşadı;
AMA BUGÜNÜ HİÇ YAŞAYAMADI....NE YARIN NE DE DÜN...
(alıntı)