Eskişehir için türlü türlü benzetmelerimiz var. Öğrenci Şehri, Kültür Başkenti, Havacılık Şehri, Eğitim Şehri diye sıralanıp giden bir silsile var.
Kimimiz duygularına esir olup Şehr-i Aşk, Sevda Kenti gibi bir takım yerinde benzetmeler de yapıyor.
Ancak son günlerde Eskişehir’e bakınca, biraz gezince bu benzetmelere yenilerini eklemek de mümkün. “
Akla ilk gelen şey ise Şehr-i Duba …”
Şehrin dört bir yanında giderek kullanımı artan, dar sokaklardan, dönemeçlere, caddelerden, kavşaklara kadar karşımıza sıkça çıkan bu turuncu, kırmızı, beyaz renkli dubalar aslında onu oraya koyanların değil, oraya konulması için yönetimleri mecbur bırakan bizlerin suçu.
Tamam, şehir merkezi küçük, ana arter, yeni cadde, alternatif yollarımız ve ulaşım seçeneklerimiz kısıtlı ama bizim de var olan yol, sokak ve kavşakları çok sağlıklı kullanmadığımız hatta ve hatta bir şehirde değil de babamızın tarlasında gibi hareket ettiğimiz gerçeğini unutmamız lazım.
Bankamatikten para çekmek için cadde kenarında, trafik lambası altında dörtlüleri yakıp 2 şeridin birini mahveden, 1 gidiş 1 geliş yola park ederek diğer sürücülere zulüm etmeyi çok da dert etmeyen, “Markette 10 dakika işim var” diyerek 800 bin insanın yaşadığı şehri inkâr eden bizler bu konuda masum değiliz. Bu tür sürücüler yüzünden şehrin dört bir yanında bu dubalar karşımızda dimdik duruyor ve korkarım daha da çoğalmaya devam edecek.
Bu konuda başka bir çözüm, estetik bir yol, daha şık bir çözüm bulunur mu bilemem ama eğer var ise lütfen hemen hayata geçirelim. Biz suçlu bile olsak bu görüntü şehir adına çok eğreti kalıyor zira.
İstasyon keşmekeşi
Dubalardan ve trafikten bahsetmişken bilmem kaç yüzüncü kez İstasyon Caddesi’nden ve her gün onlarca kez yaşanan ihlaller ile ortaya çıkan keşmekeşten de bahsetmeden olmaz.
Bir tarafta Atatürk Caddesi’ne akmak isteyen, diğer taraftan Atatürk Caddesi üzerinden gelen trafik ile trenden inenler, taksiler, yolcu bekleyen araçlar derken Gar Binası’nın önü ve bağlantı yolları defalarca felç geçiriyor. Yan tarafta düğün salonuna gelen insanlar, hatta onları geçtim, gelin ve damat bile kendi düğününe ulaşmakta zorlanıyor.
Eve ya da işe gitme telaşında olup bu yolu kullananlara ise Allah sabır versin. Cadde üzerinde 3. sıraya park eden mi ararsınız; taksi yüzünden kavga eden yolcu ya da yolcu yüzünden kavga eden taksi şoförleri mi ararsınız? Hepsi mevcut. Bir de tek şerit zorlukla ilerlerken önünüze sürekli yolcu indirip, bindiren bir minibüs veya otobüs denk düştüyse varın o tabloyu siz düşünün. Gerçi düşünmeye gerek yok her gün yaşayan binlerce insan var bu tabloyu ve burası için şimdilik yapılabilecek tek bir şey yok.
En fazla treni yer altından çabucak çıkarıp, bu yoğunluğu bildiği halde Gar binasını burada tutmak için çaba harcayanlara rahmet okuyoruz. Birkaç sene sonra yeni eklenecek seferlerle birlikte olaşacak tablo için de bu rahmet okuma işini ayyuka çıkaracağımız gerçek. Umarım bu tablodan ders çıkarıp yarın yeni yatırımlar söz konusu olduğunda buna uygun hareket edilir.