DSP’liler iş istemek için kapıma gelmedi

23 Aralık 2016 09:47
A
a
Sütiş Eskişehir
Yılmaz Büyükerşen ne zaman konuşsa Eskişehir’de büyük yankı uyandırıyor…
Konuşması günlerce dillerden düşmüyor, gazete köşelerinde yer alıyor, kahvehanelerde, evlerde dillendiriliyor…
Geçtiğimiz Salı günü ES TV’de Murat Taşkın ve Cihan Yıldırım’ın birlikte yaptıkları “Soruyoruz” programına katılan Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, 4 saati aşan programda söyledikleri Eskişehir’de yine çok konuşulacak…
 
DSP’LİLERİ ÖVDÜ
Önce buradan başlamak istedim…
Rahmetli Bülent Ecevit’in kurduğu ve iktidara taşıdığı DSP, Yılmaz Büyükerşen’in de vurguladığı gibi gerçekten fakir-fukara, garip-gurabaların partisi idi…
Dün de öyleydi bugünde aynı…
Eskişehir teşkilatında yönetimlerde görev alanları tek tek incelediğinde içlerinde bir tek ağa yok!
Kimisi emekli, kimisi küçük işletme sahibi, kimisi ise özel şirketlerde işçi…
Bülent Ecevit’in rahmetli olmasından sonra partinin başına geçenler ayağa kaldıramadı…
Yılmaz Büyükerşen’e, kendisine yıllarca CHP başta olmak üzere DYP’den milletvekilliği ve belediye başkanlığı teklifleri geldi…
Onların hiçbirini kabul etmedi…
Ta ki 1999 yerel seçimleri öncesinde DSP’den Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı teklifi gelinceye kadar…
Kendisine,”Bugüne kadar siyasi partilerden gelen tüm teklifleri kabul etmediniz, neden DSP’nin teklifini kabul ettiniz?” diye sorulduğunda şu cevabı vermişti:
“Bülent Ecevit’in dürüstlüğüne inandığım için”.
Yılmaz Hoca, 18 Nisan 1999 seçimlerinde Demokratik Sol Parti’nin adayı olarak girdiği seçimde oyların yüzde 44’ünü alarak Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi…
28 Mart 2014 seçimleri öncesi CHP’ye geçti ve CHP’nin adayı olarak girdiği seçimde yüzde 45 oy alarak başkanlık koltuğunu korudu…
Bu seçimde her ne kadar CHP’nin adayı olsa da DSP’den de kendisine büyük destek geldi…
Aradan 12 yıl geçmiş olmasına rağmen Yılmaz Hoca hala DSP’lileri unutamıyor…
Çünkü onlar samimi, çıkar peşinde koşmayan, belediyeden beklentileri olmayan kişilerdi…
Salı günkü programda Yılmaz Hoca,”DSP’den belediye başkanlığı yaptım. Üyeler kimler? Fakir, fukara insanlar. Ayağında yarım lastik pabuç, üstündeki elbise solmuş ama cebinde güvercinli bayrak taşır. DSP’de de miting mi var? Haber salarsın bir kişiye, o herkese yayar. Bayrağı kapan gelir. Mitingini, tezahüratını yapar, seçimi kazanırsınız ondan sonra hepsi kaybolur. Onlardan hiçbiri gelip Hocam benim yeğenime iş ver, falancayı işe al, bunu müdür yap, bunu bilmem ne yap falan filan diye gelmezlerdi kapıma. Böyle de vefakâr, cefakâr, disiplinli, Genel Başkan, il başkanı ne derse onun talimatına uyarlar böyle bir partiydi” diyerek bugün o partide olmasa da övdü ve bir kez daha DSP’lilerin gönüllerine girdi…
 
CHP’LİLERE
MESAJ VERDİ
Yılmaz Hoca, bu sözleri sarf ederken; “sana söylüyorum kızım, sen anla gelinim” diye CHP’lilere mesaj verdiğini düşünüyorum…
“CHP’de yok mu böyle partililer?” diye sorulması üzerine şu cevabı verdi:
“CHP’de var olduğunu söylemek mümkün değil. Bu partimin aleyhinde konuştuğum anlamına gelmesin. Partim Atatürk’ün partisi, günün birinde o da inşallah düzelecek. O da yineleyecek, taze kanlar olacak. Yıllardan beri bir şey olmak için uğraşanlar ideolojiyi falan da parti idealini, Cumhuriyet ilkelerini de bırakarak nasıl siyaset yaptıklarını yakinen görme fırsatı buldum. Benden iyi bunu gören bilen olmaz.
Sayın Kılıçdaroğlu olmasaydı CHP’ye geçmezdim. Ona çok inandım, onun dürüstlüğüne inandım. Haklı da çıktığımı görüyorum. Zaman zaman birileri birileri hakkında konuşuyor. Ben müdahele etmek zorunda kalıyorum. ‘Müdahale etmeyince ağabeylik görevini yapmıyor diye eleştiriliyorsunuz’ diyor basın mensupları. Ne yapayım? Bu işleri yapanlar koskoca insanlar. Partide bir yerlere gelmek isteyip de olamayanlar onlar bir yandan karıştırıyorlar, bir taraftar onların içinde basınla ilgili olanlar var onlar kepçeliyorlar. Ben şimdi şaşırıyorum. CHP’li olup parti aleyhine yazıp çizip söyleyen insanların disiplin kuruluna verilmesi ve parti disiplininin olması lazım, biz de parti disiplini yok. Bunu Genel Başkana da defalarca anlattım”.
 
CHP’LİLER AKP’LER
GİBİ KOŞMALILAR  
Yılmaz Büyükerşen, CHP’lileri eleştirmekte haklı…
Söylediklerinden kimse gücenmemeli…
Eğer CHP’liler partilerinin başarılı olması, iktidar ortağı veya iktidar olacak kadar oy almasını istiyorsa Yılmaz Hoca’nın söylemlerine kulak vermeliler…
Teşkilat seçimlerinde elbette yarış olacak…
Ancak bu demokrasi yarışı olmalı…
Son İl Başkanlığı seçimde yaşananlar bir daha tekrarlanmamalı…
“Ben CHP’liyim” diyen herkes partisinin başarısı için bütün gücüyle çalışmalı…
Hatta AK Parti’nin çalışma sistemini örnek almalılar…
AK Parti içerisinde de kavga var, ancak bu partinin kapısından, penceresinden dışarıya sızmıyor…
“Kol kırılır yen içerisinde kalır” anlayışı ile hiçbir şey yaşanmamışçasına seçim dönemlerinde gecelerini gündüzlerine katarak çalışıyorlar…
Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun da üzerine basa basa söylediği gibi, meyhane köşelerinde oturup dedikodu yapmıyorlar...
Çünkü seçimin oturarak değil, mahalle mahalle, sokak sokak, ilçe ilçe, köy köy gezilerek, oralarda yaşayan seçmenlere dokunularak kazanılıyor…
AK Partililer camiye de, meyhaneye de giriyorlar…
Hiçbir zaman,”yoruldum, yeter veya benden bu kadar” demiyorlar…
Seçim yasaklarının başladığı saate kadar,”durmak yok yola devam” diyorlar…
CHP’liler de ne zaman “durmak yok, koşturmaya devam” derse işte o zaman başarıyı elde edebilirler…
 
*-*****


FIKRA:
 
DON MESELESİ


Temel ile Fadime lunaparka giderler. Dolaşırlarken bir ara Fadime dönme dolaba binmek ister.
Temel karsı çıkar, "olmaz, donun gözükür" der. Fadime susar.
Az sonra Temel balonlara tüfek atarken Fadime çaktırmadan yanından ayrılır.
On dakika sonra Temel'in yanına döner.
Temel sorar: "Neredeydin?"
"Dönme dolaba bindim" deyince Temel sinirlenir.
- Ben sana binme donun gözükür demedim mi?
- Dedin ama gözükmedi. Çıkardım oni?
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi