Doktorcuklar!..

Doktorcuklar!..

19 Temmuz 2014 09:23
A
a
Sütiş Eskişehir
Eskiden bazı doktorlar vardı...
Önce muayenehanesine gidersiniz, sonra hastanesine, başka yolu yoktu…
Neden?
Zavallı vatandaş boynunu bükerdi:
"O zaman daha iyi bakıyorlar!..
"Şimdi yok mu?
Olmaz olur mu?
"Aynı işi hastanede yapanlar var!..”
 
……………
 
Bazı başhekimler vardır...
Hastane ile ilgili bir olay yazıldığı zaman, sanki cumhuriyet savcısı kesilirler :
"Nereden aldınız bu bilgiyi, kim söyledi?"
Gazeteciyi ulu orta kaynak vermeye zorlarlar!
 
……………
 
Yine bazı doktorlar v ardır…
Hastanızı, doktoru özellikle seçerek hastaneye götürürsünüz...
Adam ameliyat eder, sonunda siz kim olursanız olun, hastayı bir kenara çekip açıkça söyler:
"El emeğimi vereceksin!"
………..
Yeni türeyen ve “Hipokrat” yeminini aklına bile getirmeyen doktorlar da vardır...
Sokak ortasında sıkıştırılıp öldüresiye dövülen gence hastanede ayak üstü bakıp, "Bir şeyin yok" diye gönderirler...
Dayak atana da...
"Ayağını incitmiş diye rapor verirler!"
Daha acısı...
Tüm bunları görüp duyup da bir şeyler yapması gerekenler, "3 maymunları" oynarlar!..
Soma faciasında da aynı olayı yaşamadık mı?
Bırakın "Hipokrat" yeminini…
“Vicdanları hiç mi sızlamaz bu sefillerin!..”
 
 
Cumartesi Öyküsü
Stanislavski’nin oyun dersleri
Sanatçı dostumuz "Erol Şaykol"dan dinlediğimiz bir öykü...
-Modern tiyatronun kurucularından olan "Stanislavski", Moskova'daki öğrencilerine bir sahne anlatır ve sorarmış:
"Bunu nasıl oynarsınız?"
Önce ustanın anlattıklarına bakalım...
Bir muhasebeci işinden evine milyonlarca liralık hisse senedi getirir. O gece, evde onları katoloğa kayıt edecektir. Orta halli muhasebecinin karısı, yeni doğmuş bir çocuğu ve onlarla yaşayan karısının geri zekalı erkek kardeşi vardır.
Eve geldiğinde karısı banyoda bebeği yıkamaktadır. Geri zekalı kardeş ise şöminenin önündeki koltukta oturmuş ateşi seyreder. Muhasebeci çantasından hisse senetlerini çıkardıktan sonra paket kağıtlarını şömineye atar. Sonra masaya oturup çalışmaya başlar...
Az sonra karısı banyodan seslenir:
"Gel babası bak, bebeğimiz ne şirin..."
Muhasebeci bebeği görmeye gidince, odada yalnız kalan geri zekalı kardeş ayağa kalkar ve hisse senetlerini alıp güle oynaya ateşe atmaya başlar. Ateş büyüdükçe de kahkahalar atar. Bu sesi duyup geri dönen adam, senetleri kurtarmak için ocağa atlamak isterken, çarptığı kardeş kafasını bir köşeye vurur ve oracıkta ölür. Muhasebecinin karısı da aynı anda odaya girer ve kardeşinin cesedini, kocasının yıkılmışlığını görünce bir anda kendisi de bağırır:
"Eyvah bebek!"
Karı koca banyoya koşarlar, unutulan bebek boğulmuştur…
………….
Öyküyü burada bitirdikten sonra "Stanilavski", öğrencilerine şöyle demiş:
"Bu olayı çözümleyip sahneye koyduğunuz gün oyunculuğu öğrendiniz demektir. Ve de unutmayın, oyunun tam 80 türlü çözümü var..."
 
Gerilim
Erdoğan, "CHP, MHP, HDP ye Cemaat işbirliği yapıyor" diyor.
Evet…
"13 yıldır AKP’yi iktidarda tutmak için..."
 
 
Kıssa-dan
Başbakanlık için "Gül" adı geçiyormuş ...
Türkiye’de siyaset "Al Gül’üm, ver Gül'üm" den ibaret sonuçta...
 
Cuk
AKP'nin seçimlerdeki sloganı "Durmak yok yola devam"dı.
Şimdiki muhtemelen "Ha gayret, az kaldı" olacaktır…
 
Kolsuz Yaşar’dan
Ne günlere kaldık be abi!
Kadınlar "şiddet”, erkekler "hiddet" mağduru oldu...
 
Günün Sözü
Kararlılık keskin bir bıçağa benzer, keskin ve düzgün keser. Kararsızlık ise, kör bir bıçak gibi kestiği her şeyi parçalar.
Jan Me Keithen              
 
Günün Balı
İnsanda en büyük hata, karşıdaki insana gereğinden fazla değer yermek değil, kendine hak ettiğinden az değer vermektir.
Ernesto Che Guavera
 
 
Günün Olayı
Demirtaş'ın "Bir Cumhurbaşkanı düşünün bağlamadan başka bir şey çalmıyor” sloganı tutmaz! Taraftar toplayacak slogan, "Bir Cumhurbaşkanı düşünün bir tek bağlama çalmıyor" olabilirdi...
 
Günün Biberi
Erdoğan, Ekmeleddin İnsanoğlu’nun kendisine gönderdiği "bin liralık" bağışı aynı gün geri göndermiş.
Tutar küçük olunca sıfırlamak da kolay oluyor tabii...
Akif Kökçe
 
Günün Şiiri
Ne varsa sevgide
Bolluk içindeyse insanlar eğer
Seviyorlarsa birbirlerini
Sıyrılmışlarsa kötülüklerden
Pırıl pırılsa güneş, ılık maviyse göl
Ye şarkılar söyleniyorsa yürekten
İnan ki gözlerinden
Senin baktığın yerde çiçekler açar
Bastığın toprakta çimen
Kara kış ortasında su sıcak akar
Elinin değdiği yerden...
Halim Yağcıoğlu (Varlık-1964)
 
Hamam önündeki dilenci
Yıllardır yıkanmayan adamı zorla hamama götürmüşler. Parası da yokmuş...
Yıkandıktan sonra yalvarmaya başlamış hamamda :
"Ne olur Tanrım.. Beş para yolla da şu hamam parasını verip çıkayım buradan..."
Derken, hamamın bir duvarı yıkılmış ve para vermeden çıkmış hamamdan...
Biraz ileride bir dilene de yalvarıyormuş:
"Ne olur Tanrım, 100 altıncık gönder de hayatım kurtulsun..."
Hemen atılmış hamamcı:
"Aman kardeşim ne olur sus" demiş:
"Beş para istedim vermedi de hamamın duvarını yıktı. Senin 100 altınına şehri yakar valla!.."
 
 
 
Arda'nın sorusu
Küçük Arda, babası gazetesini okurken araya girip sormuş:
"Afrika'nın bazı bölgelerinde erkekler evlenecekleri kadınları tanımadan evleniyorlarmış... Doğru mu baba?"
Adam tebessüm ederek yanıtlamış:
"Bu her ülkede olur evladım!.."
 
 
Sanatçı ve linç
Başbakan’ın tanıtım toplantısına katılan sanatçıların sosyal medyada eleştirilmesi "linç" diye
tanımlanıyor.
Peki , "Mehmet Ali Alabora" neden yurtdışında biliyor musunuz?
Bu soruyu soran "Melih Aşık" devam ediyor:
- Çünkü Gezi’yle ilgili tweet attı diye Başbakan tarafından hedef gösterildi, Ölüm tehditlerine hedef oldu, sonunda kurtuluşu yurtdışına çıkmakta buldu.
“Esas linçi kimler yapıyor belli değil mi?”
 
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi