Marmara Depremi’ne Bursa’da yakalanmış, Yalova’dan İzmit’e acı tablonun tanığı olmuş, haberlerini yapmış bir kişi olarak her sarsıntıda irkilirim.
Deprem sırasında kendinizi koruma altına almaktan başka yapabileceğiniz bir şey yok.
Ancak depreme hazırlıklı olmak, depreme dayanıklı yapı seçmek, eski binalardan uzak durmak imkanlar ölçüsünde mümkün.
Nasıl mı?
Eskişehir için konuşursak eğer…
Öncelikle 1999 yılı öncesi yapılmış, altında dükkan olan yüksek katlı binalardan kaçınmak.
Eskişehir kent merkezi alüvyon zemin özelliğine sahip olduğu için…
Altında dükkan olan 1999 öncesi inşa edilmiş 4 kattan yüksek binaların 1998 yılında çıkan deprem yönetmeliğine göre yapılmaması, olası bir sarsıntıya karşı dayanıklı olup olmadığı konusunda şüphe yaratıyor.
Tüm bunları nereden mi biliyorum?
Tabii ki konunun uzmanı yetkin kişilerden öğrendim.
TMMOB’a bağlı İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Eskişehir Şube Başkanı Orkun Kılıç ile hafta başında yaptığım fakat bugüne yazma fırsatı bulduğum Eskişehir’in depreme hazırlık çalışmaları konusu son derece önemli.
Bilindiği üzere İMO ile Büyükşehir, Odunpazarı ve Tepebaşı belediyeleri arasında şubat ayında yapı stokunun durumunun belirlenmesi amacıyla bir protokol imzalandı.
Bu protokole göre, yapı stokunun adeta röntgenini çıkarmak için hazırlık yapan İMO, zemini alüvyon ve eski binalar yoğunlukta olduğu için kent merkezindeki mahallelerden çalışmalara başladı.
Eğitimleri tamamlanan 16 inşaat mühendisi 24 Nisan’da sahaya çıktı. Muhtarlardan da destek alınarak yapılan çalışmalarda bugüne kadar 7 bin 300 binaya bakıldı.
İlk etapta kent merkezindeki 20 bin bina incelenecek.
Şu ana kadar yaklaşık 2 ayda bunun üçte biri bitti. 4 ay daha saha çalışması yapılacak. Sonra eş zamanlı gerçekleşen raporlama işlemi tamamlanacak.
Yani önümüzde kabaca 4-5 ay var.
Raporlama için İMO’da bir ekip daha kurulmuş. Bu ekip çalışmaları inceliyor, bazı binalara gerekli görülürse tekrar dönülüyor.
Binalar hızlı değerlendirme yöntemiyle inceleniyor.
İncelemesi biten mahalleler: Hacıalibey, İhsaniye, Cumhuriye, Işıklar, Mamure, Sazova, Mustafakemalpaşa, Hayriye, Hacıseyit, Deliklitaş, İstiklal.
Bitmek üzere olan mahalleler: Yeni, Arifiye, Şeker ve Hoşnudiye.
Kalan mahalleler ise Kırmızıtoprak, Ömerağa, Zafer, Şarhöyük, Kurtuluş, Uluönder, Ertuğrulgazi, Huzur, Yenidoğan, Erenköy ve Çankaya.
Belediyeler niye bu işi sıkı tutuyor?
Çünkü belediyelerin kentsel dönüşüm yapabilmesi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığından “Kentse Dönüşüm Strateji Belgesi” alması gerekiyor.
Bu belgeyi alabilmeleri için örneklendirme çalışması zorunluluğu var. Bunlardan biri de yapı stokunu çıkarmak.
Bunu tüm belediyelerin yapması gerekiyor. Şu anda Büyükşehir, Tepebaşı ve Odunpazarı belediyeleriyle bu protokol imzalanmış durumda.
İMO sadece dönüşüm alanının önceliklendirme çalışması kapsamında bina tespiti yapıyor.
Sonuçta bu çalışma hiçbir zaman bina bazında “bu bina sağlam veya risklidir” anlamına gelmiyor.
Burada sözü İMO Şube Başkanı Orkun Kılıç’a verelim:
“Bizim yaptığımız bir alandaki binaların birbirine göre durumunu ortaya koyuyor. Şu bina bu binaya göre daha riskli gibi. Bunun sonucunda da bir harita çıkıyor ortaya. Belediye de bu haritayı dikkate alarak bir kentsel dönüşüm planı hazırlıyor. İlk etapta kent merkezindeki 20 bin binayı inceleyeceğiz. Yaklaşık 4-5 ay sonra biz tüm çalışmamızı teslim edeceğiz belediyeye. ‘En riskli binalar hangileri?’ diye soruyorlar. Bunun cevabı, 1999 öncesi yapılmış, altında dükkan olan 4-5 katın üstündeki binalar. En risklileri şehir merkezindeki. Çünkü şehir merkezi daha çok alüvyon zemin. 1999 öncesi yapıldıysa, altında dükkan varsa…
Kat yüksekliği arttıkça risk artıyor.
Deprem tehlikesini ikiye ayırmalıyız. İlki eski mevcut binalar, ikincisi yeni yapılmış binalar ve şu anda devam eden inşaatlar. Deprem yönetmeliği 1999 Marmara Depremi’nden önce 1998 yılında çıktı. 1999 depreminden sonra herkes buna sarıldı. 1999’dan sonra yapılarda nervürlü demir ve hazır beton uygulandı. Yapı denetimi sistemi ise 2001 yılında 19 pilot ilde başladı. Bu illerden biri de Eskişehir oldu. 2011’de de tüm Türkiye’de uygulandı. 1998’deki yönetmeliğin yenisi 2007, 2007’dekinin yenisi de 2018’de çıktı. 1999 yılından sonra hazır beton ve nervürlü demir yaygınlaştığı için depreme dayanıklı bina yapımı konusunda bir artıdır bu durum. Aslında 1999 bir milat. 2018 deprem yönetmeliği ise şu ana kadar çıkanların en iyisi.”
Hasılı…
Depreme dayanıklı bina üretimi ve merkezi idare ile yerel yönetimlerin bu alandaki her adımı insan yaşamına değen hayati çalışmalar.
Hiçbir şey için geç kalınmış sayılmaz.
Yeter ki bilme inanalım, yeter ki yönetmeliklere uygun binalar üretelim, yeter ki toplumun doğru ve dürüst bireyi olmaktan vazgeçmeyelim…
Gerisi çorap söküğü gibi gelir.
Kalın sağlıcakla.
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...