Ne Mutlu Türk’üm Diyene … Demenin neredeyse suç sayıldığı günlerden geçtik.
Türk Bayrağı’nın tahrik edici olarak değerlendirildiği zamanlar yaşadık.
Atatürk diye başlayan cümlelerin ezber bozan bir tavırla karşılandığı günleri gördük...
Ha
Sevmediği partiye oy verdi diye vatandaşa “koyun” diyen demokratikleri de gördük.
Faşizme karşı karşı omuz omuza diyip karşıt görüşe şişe fırlatan faşizmi de gördük…
Ha
Bazı Milliyetçileri gördük geçmiş zamanlar da,
Çözüm sürecinde tek kelam etmediği adamlara, süreç bitince demediğini bırakmayan…
Demem o ki; Herkesin siyasetin ve görüşünün ağırlığını taşıyamadığı, abarttığı ve sırf bu yüzden birbirine düşman olduğu zamanları yaşadık.
Sevmek için bulamadığımız nedenleri sevmemek ve hatta nefret adına çok güzel kullandık.
Bazen bir musibet bin nasihatten iyidir derler ya…
Ya da her şer’de bir hayır vardır derler…
İşte 15 Temmuz’dan çıkaracağımız ders ve hayır bu olamaz mı?
Atatürk’ün ne söylediğini, ne yaptığını artık daha iyi anlayan,
Cumhuriyet ve Laiklik ne denli önemli ve ne kadar gerekli bir kez daha kavradığımız,
Liyakat’in, seçme ve seçilme hakkının ve güven duygusunun ne denli önemli olduğunu fark ettiğimiz günlerden geçiyoruz.
Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genel Başkanların aynı fikirde olduğu,
İnsanların parti ayırt etmeksizin aynı meydanlar da buluşabildiği,
Tepkinin, duygunun, aklın bir olduğu günler demek ki ütopya değilmiş.
Ha bu kadarı yeter mi, her şeyi çözer mi? Devam eder mi bilemem.
Ama tüm yaşananlara bakıp bu kez ben rahatça söyleyebilirim;
Yetmez ama Evet… Böyle çok güzelsin Türkiye devam et…