Sadi Seda yazdı
Üç gündür çalan telefonlarıma cevap vermeye yetişemiyorum. Birileri oturdukları yerde bir dedikodu üretiyor. 10 dakika sonra şehirde çalkalanıyor.
Dedikoduyu üreten kişi nerede ise kendisinin söylediği yalana inanacak duruma geliyor…
Önceki gün Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in basın toplantısındayım.,
Toplantının başlamasına beş dakika kala cep telefonum çaldı…
Arayan AK Parti’den milletvekili aday adayı olan çok eskiden beri tanıdığım bir kardeşim…
“Sadi Ağabey bir AVM’de (adını verdi ben yazmadım) canlı bomba yakalanmış. Tepebaşında şehre bomba yüklü bir araç girerken polis yaptığı çevirme yapmış. Ancak araç kaçmaya başlamış. Polis kovalama sonucu yakalamış. Bu haberler doğru mu?” diye sordu…
“Kimden duydun?” diye sorunca,”şu anda yanıma bir arkadaş geldi. O anlattı. O da tramvay durağında iki kişi konuşurken kulak misafiri olmuş” dedi.
“Bunlar birilerinin çıkartmış olduğu dedikodu. Şu anda Büyükşehir Belediyesindeyim. Başkan Yılmaz Büyükerşen basın toplantısı yapacak. Gazetecilerin çoğu burada, o haberler doğru olsaydı gazeteci arkadaşlar bu toplantıya gelemezdi” diyerek telefonu kapattık.
Saat: 14.30’da gazeteye geldim.
Yazımı yazmaya başladığımda cep telefonum çaldı.
Bu kez arayan eşim.
O da yukarıda yazdıklarımın aynısını anlattı…
“Bu haberler doğru değil” dedim…
Aradan yarım saat geçti geçmedi cep telefonum bir kez daha çaldı.
Arayan bende kayıtlı olmayan bir numara…
“Sadi Bey merhaba, ben falancayım. Rahatsız etmiyorum inşallah. Sanayi Çarşısında arabamı tamir ettirirken duydum. Bu haberler doğru mu?” diye sordu.
Sorduğu bana ilk telefon eden kardeşimin arkadaşının anlattıklarına benzer sorular…
“Bugün aynı soruyu soran üçüncü kişisin. Duydukların doğru değil” dedim…
İnanın Pazar gününden beribenzer sorulara cevap vermeye yetişemiyorum…
Hani bir atasözü var…
Hepimiz biliriz…
“Delinin biri bir kuyuya taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış”…
Birisinin canı sıkıldı herhalde…
Bir yalan uydurmuş…
Kısa sürede tüm şehre yayılmış bu yalan…
Eğer kendisi de duydu ise bu yalanına kendi bile inanmıştır…
“OĞUZ BEY GÖREVDEN ALINDI MI?”
Dün de bir dosttan telefon geldi…
Kendisi yıllardır MHP’nin peşinde koşar…
“Sadi MHP Eskişehir İl ve İlçe teşkilatlarının görevden alındıklarını duydum. Bu haber doğru mu?” dedi.
“Senden duydum. Araştırayım. Beş dakika sonra seni ararım” dedim.
MHP İl Başkanı Oğuz Sever ile iki gün önce telefonda sohbet etmiştik.
Kendisine röportaj soruları göndermiştim…
Onları cevaplayarak bana mail gönderdiğini söyledi.
2-3 dakika sohbet ettik.
Eğer görevden alınmış olsaydı sorularımı cevaplandırmazdı…
Yine de kendisine telefon ettim…
Görevden alınıp alınmadığını direk sormadım.
Röportaj cevaplarıyla ilgili birkaç eksik gördüklerimi sordum.
Telefonda eksikleri de tamamladık.
“Sadi Bey hemen hemen her gün saat 11.00’den sonra partiye geliyorum. Vaktiniz olursa çay içmeye beklerim. Gelmeden önce telefon edin. Sizi boşuna yormamış olurum” dedi.
Görevden alınma söz konusu olsaydı partiye çay içmeye davet etmezdi…
Öncelikle yaşanılan terör olaylarından, özellikle canlı bombaların kendilerini patlatmasıyla ölüm olayların yaşanması herkesi tedirgin ettiği şu günlerde çıkartılan bu tür dedikodular terör örgütünden korktuğumuzu doğrular…
Elbette tedbiri elden bırakmamalıyız…
Ancak her gün,”AVM’ye gideceğim ama canlı bombadan korkuyorum” diyerek eve kapanmak terör örgütünü, “İnsanları nasıl korkuttuk. Artık evinden bakkala ekmek almaya gitmekten bile çekinir oldular” diyerek sevindirir.
İkincisi MHP İl Başkanı Oğuz Sever’in görevden alınması dedikodularını çıkaranlar muhtemelen il başkanlığı görevi bekleyenler.
Demokrasiyle, yani seçimle gelmiş bir başkanın ve yönetimin görevden alınması sizi rahatsız etmeyecek mi?
Atamayla başkanlık koltuğuna oturduğunuzda o koltuk rahatsız etmeyecek mi?
Ben demokrasiyle yani seçimle göreve gelenlerin giderken de demokrasiyle, seçimle gitmesini savundum.
Savunmaya da devam edeceğim…