Asgari Ücret Tespit Komisyonu ikinci toplantısına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda başladı.
Seçimlerle birlikte asgari ücretin yükseleceğine ilişkin beklentiler artmıştı. Ancak seçimler geride kaldı ve acı gerçeklerle yüzleşmemiz gerekiyor; Türkiye’nin ekonomisi berbat durumda. Dolayısıyla asgari ücrete yüksek bir zam yapılmasını beklememek lazım.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu ikinci toplantısına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda başladı.
Seçimlerle birlikte asgari ücretin yükseleceğine ilişkin beklentiler artmıştı. Ancak seçimler geride kaldı ve acı gerçeklerle yüzleşmemiz gerekiyor; Türkiye’nin ekonomisi berbat durumda. Dolayısıyla asgari ücrete yüksek bir zam yapılmasını beklememek lazım.
Öncelikle adını koyalım; asgari ücreti çalışanına verenler özel şirketler. Hükûmet memuruna asgari ücretten daha fazla maaş veriyor. Ayrıca asgari ücret ne kadar artarsa, hükûmetin toplayacağı vergi de o kadar artmış olacak. Dolayısıyla asgari ücreti artırmak, aslında hükûmetin işine gelir.
Ancak ülkenin gerçeklerini de göz ardı edemeyiz. Merkez bankasının para basıp, ucuz krediler yoluyla piyasaya salmasının dönemi kapandı. Artık kemer sıkma dönemindeyiz.
Çalışanların maaşlarının artırılması, vatandaşımızın alım gücünü – maalesef – yükseltmiyor. Maaş zamları enflasyonu artırmanın dışında bir sonuç vermiyor.
Benim tahminim yüz 15 – 20 arasında bir zam yapılacağıdır ki, bu durumda asgari ücret ancak 10 bin lirayı biraz geçer.
Size de tavsiyem asgari ücret zammına ilişkin beklentinizi pek yükseltmeyin. Çünkü dağ fare doğuracak gibi gözüküyor.
Sustukça korkularımız artıyor
Kaymaz’da yeni bir atık barajı kurulmak isteniyor. Son olarak Eskişehir Çevre Derneği atık barajına karşı olduğunu duyurdu. Daha önceden de pek çok kurum ve kuruluş, böylesi bir atık barajına karşı olduklarını ifade etmişlerdi.
Ülke olarak fakir durumdayız ve paraya şiddetle ihtiyacımız var. Dolayısıyla toprağın altındaki zenginliklerimizi değerlendirmemiz lazım. Ancak bunu yaparken çevreye de zarar vermemeliyiz.
Maalesef ülkemizde büyük şirketlerin çıkarları, insan hayatından daha kıymetli. Dolayısıyla altını topraktan ayrıştırmada kullanılan siyanürün doğaya sızma ihtimali herkesi korkutuyor. Bizim ülkemizde 301 kişi Soma’da diri diri toprağın altına gömüldü ve kimsenin umurunda olmadı.
Özetlemek gerekirse siyanür atık barajları korkularımızın artmasına neden oluyor. Yetkililerin bu konuda vatandaşın korkularını gidermesi lazım. Onlar sustukça, vatandaşın endişeleri de katlanarak artıyor.