Hümeyra’nın söylediği Kördüğüm şarkısının bir yerinde “Ya her şeyim ya hiçim, sorma dünya ne biçim, bir kördüğüm ki içim, Çözdükçe Dolaşıyor” derken, aklıma gelen ilk şeyin Eskişehir olması garip değil mi?
Pazartesi gününden beri aslında birçoğumuzun hiç görmediği, teknik olarak anlamadığı ve konuya vakıfmış gibi gözüken pek çok kişinin de anlamadığına inandığım 1/25 Bin ölçekli nazım imar planlarını konuşuyoruz.
Gazeteciler, Meclis Üyeleri, Oda Başkanları, Vekiller, Belediye Başkanları derken herkes konunun içine girdi. Herkes konuyu çözmeye çalıştığını söylüyor ama malum planlar çözdükçe dolaşan ipler gibi bin yerinden düğüm olup şehrin kaderini tıkamaya devam ediyor.
Konuya vakıfmış gibi gözüken ve yorum yapanlar var. Ben teknik olarak bu isimlerin birçoğunun planlardan anladığını düşünmüyorum. Hatta planlara itiraz eden veya ‘planlar muhakkak geçmeli’ diye tavır takınan çok kişinin de bir kez bile plana uzaktan bile bakmadığına eminim. İş dönüp, dolaşıp siyasi çekişme ve güç gösterisinin çemberinde eriyip gidiyor ve kısır tartışmalar ile şehrin gelişimine zaman kaybettirip, kul hakkı alıyoruz.
İş o kadar karıştı, çorba oldu, kördüğümden öteye geçti ki; yazarken bile kafası karışıyor ise insanın inanın bu planları bu gidişle biz değil, dahi çözüm yeteneğiyle Da Vinci bile çözemezdi.
Neresi, neden, kime göre?
İTÜ tarafından yapılan plan askıya çıkıp kamuoyu ile buluşmadı. Yapılan açıklamalardan anlıyoruz ki Ak Parti kanadında plana bakış açısı itiraza yakın. Hatta Karacan’ın ‘istediğimiz değişiklikler yapılır ise onay veririz’ minvalinde açıklamaları da mevcut. Ben de haliyle pek çok kişi gibi merak içindeyim.
Planlar da itiraz edilecek yerler nereleri? Bu itirazların sebebi ne? İtirazlar kime göre haklılık ya da haksızlık taşıyor? Ve buna karar verenler konuya vakıf, teknik bilgisi ve yeterliliği olan insanlar mı? Tüm bunları açık açık konuşmak daha sağlıklı olmaz mı?
En azından herkes anladığı kadarıyla itirazın ne kadar haklı ya da haksız olduğunu bazı gerekçelerle değerlendirir ve şu anki gibi akıllara ‘sadece siyaseten itiraz ediliyor’ gibi bir algı düşmez değil mi?
Eldeki somut gerçekleri, hassasiyetleri, çözümleri konuşur ve süreci gereğinden fazla uzatmadan ilerletir ve yıllardır umutla planları bekleyenleri bir kez daha hayal kırıklığına uğratmamış oluruz.
Planlar sızdıysa sorumlusu kim olacak? Kim hesap verecek?
Önemli bir detay daha var ki, ben ‘Bu detay farklı sonuçlar doğurur mu?’ diye çok endişeliyim. ‘25 Binlik planların ilgili kişilerin dışına sızdırıldığı ve detaylı olarak incelendiğiyle ilgi’ bir iddia var ortada. Bu iddianın arka yüzünden dolaşınca bir de soru işareti beliriyor kocaman.
Birileri bu planlama ile ilgili rant sağlamak için çalışma yapabilir mi? Şehrin muhtelif yerleriyle ilgili gelişmeleri gözeterek küçük büyük demeden araziler, yatırımlar ile kısa vadede hatırı sayılır bir kazanım elde edebilir mi? Ya da eldeki değer kaybedecek yeri elden çıkarma şansı olur mu?
Yok, olmaz, kesinlikle hayır diyebiliyor muyuz? Diyemiyoruz!
Bu konuda yarın öbür gün başka iddialar, araştırma sonucu direkt ya da dolaylı saptamalar yapılır ise vay haline bu şehrin…
O zaman bunun sorumlusu kim olacak, kim hesap verecek ya da bu kaygılardan ötürü iş yeni bir plana kadar gidecek olur ise bunun vebali kimin boynunda olacak? Bu konuya da cevap arayalım da, yarın öbür gün lazım olursa en baştan başlamayalım.
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...