Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını coşku ve gururla kutluyoruz. Şöyle bir etrafımızı baktığımız zaman 100 yıldır varlığını sürdüren çok az devlet olduğunu görüyoruz. Ortadoğu’ya bakmaya bile gerek yok. Komşumuz İran’da Şahlık rejimi yıkılmış. 1979’dan beri ayakta durmaya çalışan Molla rejiminin ne kadar yaşayacağı belirsiz. Irak’ta İngiltere tarafından kurulan kukla krallık yıkılmış, o rejimi yıkan Saddam rejimi de yıkılmış. Ortadoğu’nun kukla krallıkları İsrail’in teveccühü ile yaşıyor ki o İsrail de 1948 doğumlu.
Kuzeye Kafkasya’ya bakacak olursak Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra kurulan bu devletler 1992 doğumlu. Batı’da Balkan ülkeleri de komünist rejimden sonra yeniden doğmuş. Sorunlu komşumuz Yunanistan’da son 100 yıl içerisinde 4 farklı rejim görülmüş.
Türkiye Cumhuriyeti ise dimdik ayakta duruyor. Hani nerede Hitler’in 3’üncü imparatorluğu? Hani Sovyetler Birliği?..
Bizler yaşadığımız günlük sorunları gözümüzde büyütüyoruz. Elbette mülteci istilası da, ekonomik çöküş de önemli konular. Ancak resmin bütününe baktığımız zaman 100 yıl önce toplu iğne bile üretemeyen bir ülkenin, çağdaş dünya ile arasındaki farkı büyük oranda kapattığını görüyoruz. Demek ki birilerinin iddia ettiğinin aksine Cumhuriyetimiz çok başarılı olmuş.
Milletçe bazı şeyleri abartma huyumuz var. Mesela ülkemizin taşının – toprağının altın olduğunu düşünüyoruz. Bu büyük bir yanılgı.
Elbette her yeri şehit kanlarıyla sulanmış olan tek bir karış toprağımızın manevi değeri dünyalara değişilmez. Ancak Türkiye müthiş yeraltı zenginlikleri üzerine kurulmuş bir ülke değil. Petrolümüz çok az. Doğalgaz zengini olmamız imkânsız. Hudutsuz altın madenlerimiz, sınırsız uranyum kaynaklarımız yok.
Topraklarımız da zannedildiği kadar verimli değil. Bir kere Türkiye kesinlikle su zengini bir ülke değil. Ayrıca mineral açısından da topraklarımız sıkıntılı. Mesela Balkan Yarımadası topraklarından Anadolu’ya nazaran yüzde 50 fazla mahsul almak mümkün.
Özetlemek gerekirse Türkiye’nin daha güçlü ve müreffeh bir ülke olmasının tek bir yolu var; o da çalışmak.
Bugün özendiğimiz Avrupa’nın gerisinde olabiliriz. Ancak 100 yıl öncekine göre Avrupa ülkeleriyle aramızdaki farkın bir hayli azaldığını görüyoruz. Bunun sebebi ise çalışkan olmamız.
Ülkemiz eğer ki çalışmadan, üretmeden ve düşünmeden yan gelip yatmanın peşinde koşmaz ise, ileriki yıllarda çok daha kuvvetli olacaktır.
Bugün geldiğimiz noktayı asla küçümsemeyelim. Bu noktaya gelmemizde emeği geçen bütün Cumhurbaşkanlarımızı, bütün başbakanlarımızı ve memleket için canını vermekten çekinmeyen bütün şehitlerimizi saygıyla anıyorum. Elbette başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının karşısında saygıyla eğiliyorum…
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...