Çölleşen vicdanlar II

Gündemi önceden bilmek mümkün olmayınca geçen haftaki yazım yarım kalmıştı, devam edelim kaldığımız yerden “çölleşen vicdanlar” konusuna…

…………………

Kuraklığın yaygın olarak dört evresi olduğu ifade edilir.  Kuraklığın birinci evresi yağışın az olmasıyla ortaya çıkan meteorolojik kuraklıktır. Azalan yağışlara bağlı olarak yer altı ve yüzey sularında azalma ortaya çıkar, bu da hidrolojik kuraklıktır. Hidrolojik kuraklığa bağlı olarak ortaya çıkan üçüncü evre tarımsal kuraklık olarak tanımlanır. Tarımsal kuraklığa bağlı tarımsal üretimdeki azalma, hidrolojik kuraklığa bağlı enerji üretimindeki azalma, bunların yaşama yansıması, kuraklığın en son evresi olan sosyoekonomik kuraklık olarak tanımlanır. Kuraklık çölleşmenin nedenlerinden sadece bir tanesi olmakla beraber, bu sebeplerin en önemlilerindendir. Zaten 1992 Dünya zirvesinde anlaşma metninde çölleşme, "iklim değişiklikleri ve insan faaliyetleri de dahil olmak üzere muhtelif faktörlerin etkisi altında kurak, yarı kurak ve az yağış alan bölgelerdeki toprağın doğal özelliklerini yitirmesi veya kısaca toprağın aşınması" şeklinde tanımlanmaktadır. 

………………….

Geçen hafta başladığımız yazımda bahsi geçen ve geçtiğimiz ay 12. ülkemizde yapılan Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi Taraflar Konferansı'nda Cumhurbaşkanımız yaptığı konuşmada, kuraklık ve çölleşmeyle ilgili bazı bilgiler verdikten sonra sözü Suriye’de yaşananlara getirip, Suriye'de 366 bin sivil katledilirken, insanlığın ortak mirası olan bir tarih maddi, manevi unsurlarıyla yok edilirken, dünyanın olup bitene sadece seyirci kaldığını, geçen yüzyılın, doğal kaynaklara sahip olma uğrunda insanlığın feda edildiği, adaletin askıya alındığı bir dönem olduğunu, 21'inci yüzyılda bu acımasız sistemin devam edemeyeceğinin hep birlikte idrak edilmesi gerektiğini ifade etti. Cumhurbaşkanımız, “vicdanların çölleştiği bir dünyada, toprağın çölleşmesini önlemenin mümkün olmadığını, toprakları da kurtarabilmek için önce vicdanları adaletle, ötekine saygıyla, barışla, merhametle zenginleştirmek gerektiğini” belirtti.

…………………

Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi 12.Taraflar Konferansı'ndaki Suriye vurgusuyla ilgili bir parantez açtıktan sonra yine gelelim kuraklığa ve kuraklığın Suriye’deki sosyoekonomik etkilerine… Suriye'deki iç savaşın çıkış sebebi sadece siyasi gerekçeler değil. Bütün Ortadoğu’yu bir ateş çemberine çeviren, milyonlarca insanı evsiz bırakan, yüzbinlerce insanın ölümüne yol açan Suriye krizini başlatan nedenler arasında küresel iklim değişikliklerine bağlı ülkede etkili olan kuraklık ve kıtlığın anahtar bir rol oynadığını belirtmek lazım. Bazı araştırmalara göre, küresel iklim değişikliklerine bağlı kuraklığın diğer Doğu Akdeniz ülkelerini de tehdit ettiği ve bu kuraklığın siyasi sonuçları olacağı ifade ediliyor… Dünyanın önde gelen Üniversitelerinden Columbia Üniversitesi'nden Profesör Richard Seager iç karışıklıklar ve iklim değişikliği ilişkisini konu eden araştırmasında uzun zamandan bu yana iklim değişikliklerinin birçok karışıklığın kaynağı olduğunu ifade ediyor. Bu araştırmada Profesör Seager, iklim değişikliklerinin tarımı vurduğu, bunun da zaten istikrarsız olan rejimlerdeki gerginlikleri tırmandırdığı belirtiyor.

…………………

Bu hafta daldan dala konduk, konuyu biraz dağıttık galiba. Gelecek hafta ülkemiz ile ilgili sorunları ve çözüm önerini ifade ederek toparlayacağım, söz... Toparlanınca muhteşem olacak, inşallah... İyi haftalar.