Soner Yüksel yazdı
Dün bir yazı kaleme aldım. Aslında vatandaşın kendi arasında sıkça konuştuğu kelamları ben de aynı fikirde olan biri olarak yazıya döktüm. “HDP kapatılsın, vekiller cezalandırılsın” dedim.
Bugün bu fikrin daha çok arkasındayım. İşi sadece HDP ile de sınırlamıyorum üstelik. “Terörü kınamayan, teröristi vatan haini ilan etmeyen, masum insanların canını alan ve türlü isimleri olan bu hain örgütleri lanetlemeyen herkes ceza almalı” diye altını çizmeye devam etmekteyim.
Gel gelelim dün ki yazımı okuyan ve destekleyen insanlar kadar bu yazı üzerinden canı sıkılan, yazıma tepki gösteren, kaba bir dil kullananlar da oldu.
Hani şu iş kendilerine gelince aydın kesilenler, “Ne olursa olsun düşünce özgürlüğü olmalı, demokrasi olmalı, herkes düşüncesini açık açık dile getirmeli” diye haykıranlar var ya, onların samimiyetini de görmüş olduk fazlasıyla.
Demek ki; iş başkasının düşüncesi olunca ve kendi söylediklerinin tersi olunca özgürlük ve saygı kalkıyormuş aradan. Demek birileri bam teline basınca sosyal demokrasi diye bir kavram yokmuş. Demek ki “Varsa yoksa benim dediğim olmalı, aksini söyleyenler kapasitesiz oluyor” diye inanan samimiyetsizler varmış. Şaşırmadım açıkçası. Hatta bekliyordum.
Tüm bu süreç içinde HDP tavrını net şekilde ortaya koysa, canlı bombaya taziyeye gidenleri partiden ihraç etmiş olsa. “PKK, PYD’ye karşıyız, terörü lanetliyoruz” demiş olsaydı o zaman başka şeyler konuşabilir ve tartışabilirdik.
Çünkü bu ülkede yıllardır devam eden en büyük alışkanlık samimiyetsizlik. Herkesi aynı kefeye koyamam ama çoğu insanın bu tür söylemleri inançtan ve duruştan değil farklı olma çabasından kaynaklanıyor ve bunları ayırt etmenin en iyi yolu da bu tür sınavlar oluyor. Ben de bu yazıyla düşüncelerimle birlikte bu sınavı yapmış oldum fena mı?
Vatandaşın biri de “Bunca yıldır çözüm sürecini öven sizler, şimdi 180 derece dönüş yaptınız” diye yorum yapmış. Bu da bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmanın ciddi bir örneği oldu herkes için. En azından bu eleştiriyi yapmadan bir okusaydın beni, en azından çözüm sürecindeki tavrımı bir öğrenmiş olsaydın. Hiç bir şeyden haberin yok, bari birine sorsaydın beni bu konuda eleştirmeden önce. Çünkü bunu yazarak bu konuda gülünç duruma düşen de sen oldun.
Zira defalarca yazdım, yine hatırlatayım. Bu sürece en başından beri en net ve sert şekilde karşı çıktım. Çünkü terör örgütünün ideoloji değil taşeron olduğunu ve bu sürecin samimi olmayıp bir yerlerde patlayacağını biliyordum. Bu yüzden şehir şehir gezen akiller, Eskişehir’e geldiklerinde bile karşılarına çıkıp “Ben bu sürece karşıyım” diyen biri oldum. Yani düşüncelerimde bir değişiklik yok. Ama iyi niyetlerle gerçekten “Gözyaşı olmasın, analar ağlamasın” diyenleri de suçlamıyorum. Biliyorum ki bazıları sadece bu temiz duygularla bu süreci desteklemişti, onlara da sözüm yok.
Sonuç olarak ülkede bir terör gerçeği var. Bundan etkilenen 80 milyon insan var ve ben milyonlarca insanla bunun çözümü için aynı öneriyi dillendiriyorum. Buna katılır ya da katılmazsınız, bu sizin bileceğiniz iş. Ancak başkalarını sürekli eleştirdiğiniz konuda fikirlere saygısız, düşüncelere tehditkâr tavırlar içinde olarak hata üstüne hata yapmayın. Ya kınayın gelin bir olalım, ya da gidin ötede durun ki ne olduğunuzu bilelim.