Rabia Akman’ın il yönetimine dönük söylemleri ve “mahkemeye gideceğim” ifadesi, il yöneticilerinden çok, Büyükşehir Belediyesinin Genel Sekreter Yardımcılarından birini oldukça rahatsız etmiş
CHP’deki olağanüstü kongre talebinin üzerinden tam 18 gün geçti, ancak hala herhangi bir karar çıkmış değil. Durum böyle olunca, parti içerisindeki ayrışma derinleşirken, gruplaşmalar da artıyor.
*
Bu noktada iki soru akılları kurcalıyor… Tüzük ve yasalara göre, olağanüstü kongre yapılması gerekiyorsa, mevcut il yönetimi ve Genel Merkez, niçin hala “olağanüstü kongre yapacağız” kararını almıyor? Tüzük ve yasalara göre, olağanüstü kongreye gerek yoksa, mevcut il yönetimi ve Genel Merkez, niçin hala “olağanüstü kongre yapmayacağız”kararını almıyor?
*
Şimdi, il yöneticileri, olağanüstü kongre yapılmasını isteyenleri “ortalığı karıştırıyorlar” şeklinde itham etse de, aslında ortalığın karışmasının baş müsebbibi, mevcut il yönetimi. Niye? Yahu kardeşim, olağanüstü kongre talebinde bulunmak, bir haktır öyle değil mi? Tabii ki öyle… Bu talebin ardından karar verme yetkisinin, il yöneticilerinde olduğunu söylememe gerek yok herhalde… Peki, karar verme yetkisi olan il yöneticileri ne yaptı? Topu Genel Merkeze attı. Yani, yetkisini genel merkeze devretti. Yani, karar verme noktasında, “aman benim elim yanmasın” dedi. Ona da ‘tamam’ diyelim… Yahu arkadaş, 18 gündür bu karar niçin alınmıyor? İl yönetimi, Genel Merkezi harekete geçirmek için niçin adım atmıyor?
*
Dolayısıyla; ortalığı karıştıranlar, ayrılığı derinleştirenler, gruplaşmaları hortlatanlar, “olağanüstü kongre olmalı” şeklinde tavır gösterenler değil; yetkisini kullanmaktan kaçınıp 18 gündür hiçbir şey yapmayan il yöneticileridir.
*
Gerçi, yaptıkları bir şey var aslında… Nedir o? Hakkını aramak isteyen partilileri disipline verme girişimi!
*
Eski İl Başkanı Rabia Akman’dan bahsediyorum… Ne istedi Akman? Olağanüstü kongre istedi…
Ne istedi Akman? Görevden alınmadan, yerine yeni bir başkan ve yöneticilerin atanmasını hukuk dışı bularak itibarının iade edilmesini, hukukun işletilmesini istedi… Ne dedi Akman? Söz konusu yönetimin tüzüğe ve yasalara aykırı bir biçimde görev yaptığını söyledi…
*
Tüm bunlar nedeniyle de mahkemeye giderek hukuk mücadelesi vereceğini kaydetti, Akman…
*
Parti kulislerinde konuşulanlara göre, Akman’ın il yönetimine dönük söylemleri ve “mahkemeye gideceğim” ifadesi, il yöneticilerinden çok Büyükşehir Belediyesinin Genel Sekreter Yardımcılarından birini oldukça rahatsız etmiş. Genel Sekreter Yardımcısı, önce, parti kamuoyunu hazırlamak için, çok bilinen bir yöntemle “Rabia Akman disipline verilmeli” algısını yaratma çabası içerisine girmiş. Hemen sonrasında ise iş verdiği parti yöneticilerinden birini yanına çağırarak, “herkesi ara, olağanüstü toplantı yapın ve Rabia Akman’ı partiden atın” talimatını vermiş. Yakın geçmişte, “ben bu yöneticilerle, bu il başkanıyla çalışamam, böyle insanlar görmedim, istifa edeceğim” diye yakınan, ancak bugün bürokrattan talimat alan parti yöneticisi, vakit geçirmeden diğer yönetici arkadaşlarını aramış ve bürokratın verdiği talimatı yerine getirmiş.
*
Sonrasını biliyorsunuz… Rabia Akman’ın, kesin ihraç istemiyle disipline verildiğini duyduk. Ancak bu karar, sözlü alınmış bir karar. Yani, Karar Defteri’ne işlenerek resmiyet kazanmamış bir karar.
*
Şimdi… CHP’nin il yönetimiyle ilgili iki veri var elimizde. İlki; olağanüstü kongre talebine ilişkin kararı kendi alamadı, Genel Merkeze salladı. İkincisi; Rabia Akman’ı disipline verme konusunda kendi karar alamadı, bir bürokratın talimatıyla karar aldı. O halde, böyle bir il yönetiminin varlığından söz etmek mümkün mü? Öyle ki, hiçbir adımı, kendi iradesiyle atamıyor; başka iradelere sırtını yaslıyor ya da başka iradelerden emir alıyor!
*
Zira bakın… CHP Parti Meclis Üyesi Gaye Usluer, CHP Tepebaşı İlçe Başkanı Atilay Dalgıç, CHP Odunpazarı İlçe Başkanı Rahmi Çınar, CHP eski İl Başkanı Sinan Özkar, CHP’nin önemli kademelerinde görev yapmış Yunus Emre Karabulut ve CHP eski İl Başkanı Rabia Akman, vakit geçirmeden tüzük ve yasaların emrettiği şekilde olağanüstü kongrenin yapılmasını savunuyor. Bunca insan haksız, tüzük ve yasayı bilmiyor; il yönetimi haklı, her şeyi en iyi onlar biliyor öyle mi? Güldürmeyin beni Allah aşkına!
*
Tüm bunlardan yola çıkarak, şunu net ifadelerle söylemek zorundayım. Yukarıda saydığım isimler, gücünü kendilerini seçen ya da destekleyen üyelerden alıyor ve üyelerinin verdiği yetkiyle partinin düzgün bir zeminde ilerlemesi için tavır koyuyor. Ancak mevcut il yöneticilerinin, kendilerini o koltuklara atayan bürokrasinin altında ezildikleri görüşü, her geçen gün daha da güçleniyor.
*
Beri yandan… Hakkını arıyor diye, Rabia Akman’ı disipline sevk etme girişiminde bulunanlar; Mecit Açıkgöz ile Mustafa Taşlak’ın, Burhan Sakallı’ya çalıştığı iddialarını görmezden geliyor, deyim yerindeyse üç maymunu oynuyor!
Olacak şey mi bu?
*
Son söz… Bunca tartışmadan, bunca şaibeden, bunca dedikodudan sonra, mevcut il yönetimi güvenilirliğini tamamen yitirmiştir. İddiayla söylüyorum ki, olağan ya da olağanüstü kongrede, mevcut başkan ve yönetiminin seçilmesi hiç olmadığı kadar imkansız hale gelmiştir. Bir kez daha o makamlarda görev yapmalarının tek yolu var: Bürokrasinin bir daha devreye girmesi ve atama yapması.
*
NOT 1: Yılmaz Büyükerşen’in olağanüstü kongreye ilişkin ‘ben karışmıyorum, aranızda anlaşın’ dediği kulislerde konuşuluyor. Peki, Yılmaz Büyükerşen, belediye bürokratının işlere karıştığını, bir belediye başkanına karşı tavır aldığını ve il yöneticilerine ‘asker’ muamelesi yaptığını biliyor mu?
NOT 2: Sanmıyorum ama, Rabia Akman partiden atılırsa üzülmesin. Bir bürokratın askerleri oldukları iddia edilen yöneticilerin partiden atma kararı alması, Akman için onur nişanesidir. Önü daha çok açılır. Tıpkı Kazım Kurt’un önünün açıldığı gibi...