CHP’limi oldun

Sadi Seda yazdı

30 Nisan 2016 09:01
A
a
Sütiş Eskişehir
Günün Sözü: Ansızın yükseliveren kişiler pek beğenilirler. Ama toprağa hızla basın bir kere, tozun, samanların, tüylerin yükseldiğini göreceksiniz.
HARE
Dedem diyor ki: İçtenlik ile nezaket birleşmedikçe “zarafet”, yetenek ile çaba birleşmedikçe “marifet” meydana gelmez.
 
Geçtiğimiz hafta Salı günü Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’ın daveti üzerine Ankara’ya, TBMM’ye gittim…
CHP’nin grup toplantısında Kemal Kılıçdaroğlu’nu dinledim…
Daha sonra da Tepebaşı Belediyesi’nin Belde Evleri’nde çeşitli eğitimler alan kadınlar ve Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç , CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer ile birlikte Kılıçdaroğlu’nun makam odasına girdik…
Ben gazeteciyim…
Sayın Klıçdaroğlu’nun makamına kadar gitmiş, kendisiyle yüz yüze görüşme fırsatım olacak, misafir gibi davranacağım…
Mesleğim gereği Sayın Kılıçdaroğlu’na “sizinle kısa bir röportaj yapabilir miyim?” teklifinde bulundum…
Sayın Ataç ve Sayın Çakırözer’in de destekleriyle Kemal Bey’de beni kırmayarak röportajı gerçekleştirdim…
Anadolu Gazetesi ve ES TV’de de röportaj yayımlandı…
Birçok gazetecinin röportaj yapmak için randevu beklediği CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile makamında bunu gerçekleştirmek gazetecilik açısından bakıldığında bir başarıdır…
Anadolu Gazetesi-ES TV’de, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile röportajımı okuyan ve izleyen sağ görüşe mensup dostlar,” Sende mi CHP’li oldun. Hazır gitmişken CHP rozetini de Kılıçdaroğlu’na taktırsaydın” diye eleştiride bulundular…
Ben gazeteciyim…
Bu mesleğimi yaptığım sürece her görüşe sahip insanlarla oturup kalkar, röportaj yaparım…
Siyasi düşüncesi benimle örtüşsün veya örtüşmesin…
Hiçbirisinin siyasi düşüncesi beni ilgilendirmez…
Benim için mesleğim önde gelir…
Kaldı ki CHP’ye geçecek olsam veya geçsem bunu da herkesle açık seçik paylaşırım…
Kimseden korkum, çekincem yok…
O gün Ahmet Başkan ile Utku Çakırözer’e, “Ben CHP’ye üye olacağım. Benim rozetimi de Sayın Kılıçdaroğlu takar mı?” diye teklifte bulunsaydım eminim ki Kemal Bey’de o rozeti seve seve takardı...
İkincisi benzer bir teklif AK Parti’den, AK Parti Milletvekillerinden gelirse onu da kabul ederim…
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu da makamında ziyaret eder, kabul ederse röportajda yaparım…
Bu da benim için başka bir başarı olur…
Eskişehir’den bir yerel gazeteden gazetecinin, Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ile makamında röportaj yapması mesleki açıdan başarı kabul edilir…
Elbette benim de bir görüşüm var…
Bende bir siyasi partiye gönül vermiş kişi olarak yıllardır inandığım dava uğrunda destek veriyorum…
Ama bu görüşümü yazılarımda veya TV’de konuk ettiğim insanlara pek fazla hissettirmemeye çalışırım…
Her siyasi düşünceye saygı gösterir, yazılarımda tarafsız olmaya çalışırım…
CHP’de, AK Parti’de, MHP’de, Saadet Partisi’de, Demokrat Parti’de ve diğerleri de bu ülkede yasalarla açılmış ve yasalara uygun hareket eden siyasi partiler…
Ülkenin varlığı, birlik ve beraberliği, şehit kanlarından rengini almış ay yıldızlı bayrağımızı her zaman başının üstünde tutan her partiye saygım, sevgim olur…
 
//////////////////
 
Çocuk Senfoni Orkestrası’na önemli bağış
 
Türkiye’nin ilk ulusal çocuk senfoni orkestrası olan Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası 2006 yılında kurulmuş…
Türkiye'deki çeşitli konservatuvarların 11-18 yaş grubu öğrencilerinden oluşan orkestra, Türkiye’nin çocuklarına ve gençlerine senfonik müziği yaşıtları aracılığıyla sunarak, çok sesli evrensel müziği yaygınlaştırmayı hedeflemektedir.
Türkiye’nin ikinci çocuk senfoni orkestrası Eskişehir’de Tepebaşı Belediyesi kurdu…
Ankara ve İstanbul gibi illerde vermiş olduğu konserlerde Senfoni Orkestrası’nın küçük elemanları büyük beğeni topluyorlar…
Hatta izleyenler konser sonunda kendilerini dakikalarca ayakta alkışladıklarına tanık oldum…
Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Eskişehir’de ilk Senfoni Orkestrasını kurduğunda birçok eleştirilere maruz kalmıştı…
Bugün Büyükşehir Belediyesi’nin Senfoni Orkestrasının konserlerini izlemek isteyenler çoğu zaman bilet bulamadıklarına tanık oluyorum…
Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’ın da kurmuş olduğu Çocuk Senfoni Orkestrası’nın zaman zaman verdiği konserlerde de konser salonlarının da küçük olmasından kaynaklansa da yer bulmak zor…
Senfoni Orkestrası’nın müzik aletleri de pahalı…
Belediye bütçesi ile müzik aletleri almak zor…
Bunun için Tepebaşı Belediyesi “İki Elin Sesi Var” adı altında senfoni orkestrasına müzik aletleri bağış kampanyası başlatmıştı…
Kampanyaya ilgi giderek artıyor…
Kentin dayanışma ruhunu yeniden canlandıran ve kısa sürede yakaladığı başarı ile Eskişehir’in gururu olan Tepebaşı Belediyesi Çocuk Senfoni Orkestrası’na enstrüman bağışı yapan hayırsever vatandaşlarla yeni çocuklara ulaşmaya devam ediyor.
Geçtiğimiz gün Sinem Deveci ve Sevim İçöz adınki iki genç kız Senfoni Orkestrası’na bağışladıkları “kemanı” Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’a teslim ettiler…
 “Eskişehir’de çocuklarımızın geleceği için bizim de bir tuzumuz olsun istedik ve bu bağışı gerçekleştirdik” diyen Sinem Deveci ve Sevim İçöz’ü ben de bu duyarlı hareketlerinden dolayı kutluyorum…
Kemanı teslim alan Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’ın şu sözleri dikkatimi çekti. Bende sizlerle paylaşmak istedim.
”Kent çocuklarının geleceğine sahip çıkarak büyük bir dayanışma örneği gösteriyor. Sayın Deveci ve İçöz de bu enstrümanı bağışlayarak bizleri mutlu etti. Her zaman söylediğimiz gibi bir enstrüman bir çocuğu kurtarıyor.”
Duyarlı Eskişehir halkının ve özellikle gençlerin bu tür bağışlarının bundan sonra da süreceğine inancım tam olduğunu belirtmek istiyorum…
 
*-**********
 
Gören ve Görmeyen
 
Adamın biri, ilk defa gittiği küçük bir kasabada şaşkın şaşkın gezindikten sonra yol kenarında duran bir arabanın yanına sokulmuş ve arka koltukta tek başına oturan çocuğa:
– Buraların yabancısıyım, demiş. Parkın hemen yanı başındaki fırını arıyorum, çok yakın olduğunu söylediler. Çocuk, arabanın penceresini iyice açtıktan sonra:
– Ben de buraya ilk defa geliyorum, demiş. Ama sağ tarafa gitmeniz gerekiyor herhalde. Adam, çocuğun da yabancı olmasına rağmen bunu nasıl anladığını sormuş ister istemez. Çocuk:
– Ihlamur çiçeklerinin kokusunu duymuyor musunuz? diye gülümsemiş. Kuş cıvıltıları da oradan geliyor zaten.
– ‘İyi ama’ demiş adam, bunların parktan değil de tek bir ağaçtan gelmediği ne malûm?
– Tek bir ağaçtan bu kadar yoğun koku gelmez, diye atılmış çocuk. Üstelik manolyalar da katılıyor onlara.
Hem biraz derin nefes alırsanız, fırından yeni çıkmış ekmeklerin kokusunu duyacaksınız. Adam, gözlerini hafifçe kısarak denileni yaptıktan sonra, cebinden bir kağıt para çıkartıp teşekkür ederken fark etmiş onun kör olduğunu. Çocuk ise, konuşurken bir anda sözlerini yarıda kesmesinden anlamış, adamın kendisini fark ettiğini. Işığa hasret gözlerini ondan saklamaya çalışırken:
– Üç yıl önce bir kaza geçirmiştim, demiş, görmeyi o kadar çok özledim ki. Sizinkiler sağlam öyle değil mi?
Adam, çocuğun tarif ettiği yerde bulunan fırına yönelirken:
Artık emin değilim, demiş. Emin olduğum tek şey, benden iyi gördüğündür…
*-********
 
FIKRA:
 
Beni oyalıyor
Yargıç Temel’e sormuş:
“Davacıya borcunu bir türlü ödemiyorsun neden?”
Temel boynunu büker.
Vereceğum vermesine de ‘Bana üç ay mühlet ver’ diyorum vermiyor üç yıldır beni oyalıyor yargıç bey.
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi