CHP’de ne zaman ne olacağı belli olmaz

CHP’de kayyum gölgesi altında olağan kongre süreci devam ediyor.

Her ne kadar mevcut il yönetimine kayyum atanmadan önce ve atandıktan sonra parti içerisinde yüksek sesli tartışmalar yaşansa da, hafta sonu başlayan delege seçimlerinin ilk etabının sükûnet içerisinde geçtiğini söyleyebilirim.

*

Geçtiğimiz kongre süreçlerindeki hareketli ortama bakarak, bu kongrenin sakinlik içerisinde geçmesini hayretle karşılayanlar var.

Ve hayretle karşılanan söz konusu sakinliğin, elbette bir nedeni olmalı.

CHP’lilere bu soruyu yönlendirdiğimde, genel olarak şu cevapları alıyorum:

• Partimiz, 31 Mart yerel seçimleriyle beraber Türkiye genelinde ivme kazandı. Uzun süre sonra iktidar umudu doğdu. O nedenle artık parti içi mücadele değil, iktidar için mücadele önem kazandı.

• Genel Merkez bile artık örgütleri belediyelerin altında görüyor. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, illere gittiğinde il binalarına uğramak ve il başkanlarıyla görüşmek yerine belediye binalarına uğramayı ve belediye başkanlarıyla görüşmeyi tercih ediyor. Durum böyle olunca da, üyenin iradesi değil, muktedir olan belediye başkanlarının iradesi parti yöneticilerinin seçilmesinde hakim unsur oluyor.

• Genel Başkan bir açıklamasında, il ve ilçe başkanlığı seçimlerinde ortak aday belirlenmesi ve tek adaylı kongreler yapılmasını önerdi. Bu durum, şuna neden oldu: Bazen belediye başkanları, parti içerisinde birbirlerine muhalefet eder, her ilçe belediye başkanı kendine yakın bir ismin il başkanı seçilmesini isterdi. Bu anlamda dar kapsamlı da olsa bir rekabet yaşanırdı. Mesela Sinan Özkar’la İlker Özokçu’nun rekabeti gibi. Ancak görünen o ki, artık böyle bir rekabetin de önüne geçildi. Yani belediye başkanları bir araya gelecek, hangi isimlerin ortak aday olacağı konusunda uzlaşacak.

*

Partililer, CHP’de sakin geçen kongre sürecinin altında yatan nedenleri bu şekilde açıklıyorlar ve şu kanıya varıyorlar: Böyle bir ortamda fiili olarak kongre sürecine katılmanın hiçbir mantığı yok, çünkü az da olsa işleyen demokratik koşullar, bu sefer tamamen ortadan kaldırılmış durumda.

*

Bu çerçevede değerlendirme yapmak gerekirse, kongre sürecinin sonunda oluşacak tabloyu şimdiden tahmin edebiliriz.

Şöyle ki:

• Seçilmiş Tepebaşı İlçe Başkanı Atilay Dalgıç, bir kez daha seçilerek görevine kaldığı yerden devam edecek.

• Boşalan Odunpazarı İlçe Başkanlığı görevine yönetimin içinden getirilen Rahmi Çınar, bu sefer delegelerin oylarıyla seçilerek başkanlık yapacak.

• Atanarak göreve gelen Abdülkadir Adar, bu sefer Kazım Kurt-Rahmi Çınar ve Ahmet Ataç-Atilay Dalgıç hakimiyetinde oluşacak delegelerin oylarıyla seçilerek başkanlık koltuğuna oturacak.

*

Yazımın başında çizdiğim genel çerçeve ışığında her ne kadar yukarıda maddeler halinde sıraladığım sonuçlar çıksa da, il başkanlığı konusunda farklı bir durum yaşanabilir.

Çünkü Abdülkadir Adar’ın ortak aday yapılıp yapılmayacağı hala netleşmiş değil; su oldukça bulanık.

O nedenle kıvrak bir hamleyle, Abdülkadir Adar’a katkılarından dolayı teşekkür edilebilir, yerine başka bir isim ortak aday olarak belirlenebilir.

*

Şimdi, gelelim hafta sonu ilk etabı gerçekleşen delege seçimlerinde yaşanan dikkat çekici gelişmelere…

• Biliyorsunuz ki mevcut İl Başkanı Abdülkadir Adar. Ancak Adar, mahallesi olan Vişnelik’ten delege listesi çıkaramadı. Başka bir grubun hazırladığı listeye giremediği için, delege de olamadı. Dahası, il başkanı olmasına rağmen oy kullanmadı.

• Eski İl Başkanlarından Sinan Özkar, Sazova Mahallesinden delege seçildi.

• Yine Eski İl Başkanlarından Rabia Akman, Kırmızıtoprak Mahallesinden delege seçildi.

*

Bu tabloya göre Abdülkadir Adar, sürece, psikolojik anlamda yara alarak başladı.

*

Yaşanan bir gelişme de şu…

Kulislere yansıdığı kadarıyla Yalçın Komşu, Tepebaşı İlçe Başkan Adayı olmak istediğini Ahmet Ataç’a söylemiş ve destek istemiş.

Ahmet Ataç ise Komşu’ya aday olmaması yönünde görüş bildirmiş ve Atilay Dalgıç’la yürümeye devam edeceğini söylemiş.

Ancak buna rağmen, bildiğiniz üzere, Yalçın Komşu aday olduğunu açıkladı.

Geçtiğimiz seçimlerde de aday olmuş, ancak Dalgıç karşısında kaybetmişti!

*

Atilay Dalgıç’ın delege seçimlerine ilişkin gösterdiği tavrı artık hepimiz biliyoruz.

Kendisi “şöyle bir liste hazırlayın, şu kişi listede olsun, bu kişi listede olmasın” demiyor.

Aksine, işi mahalle meclislerine bırakmış.

Seçimlerde kim çalıştıysa, kapı kapı kim dolaştıysa, sandıklarda kim görev aldıysa, o isimler delege listelerinde yer buluyor.

Yani eskiden olduğunun aksine, bu sefer, delegelik makamı parti emekçilerine açılmış!

*

Ancak bu noktada, Uluönder’de, enteresan bir tablo ortaya çıkmış.

Atilay Dalgıç, delegeleri belirleme işini yine mahalle meclisine bırakmış ve “parti emekçileri delege listesinde yer alsın” demiş.

Fakat gelin görün ki, Tepebaşı’nın diğer mahallelerinde gerçekleşen delege seçimlerinde belirlenen listeler parti emekçilerinden oluşurken, Uluönder’de Yalçın Komşu bu prensibi dikkate almamış!

*

Buna göre, Yalçın Komşu’nun Uluönder’deki delege listesinde yeri nasıl?

• Bir kere, Yalçın Komşu’nun kendisi var.

• Yalçın Komşu’nun kayınvalidesi var.

• Yalçın Komşu’nun baldızı var.

• Bağlantılı olduğu mahalle başkanı var.

• Mahalle başkanının eşi var.

• Mahalle başkanının ev sahibi var.

*

E, peki kardeşim, Yalçın Komşu değil miydi ‘eş, dost, akraba ilişkilerinin’ partiye zarar verdiğini söyleyen?

Buradan da görülüyor ki Komşu, “dün dündür, bugün bugündür” mantığında.

*

Her neyse…

*

Dedim ya…

CHP’de sükûnetin hakim olduğu bir kongre süreci yaşanıyor; ufak tefek olaylar pek de öne çıkmıyor-çıkarılmıyor.

İlerleyen süreçte, geçmişteki gibi sert tartışmalar yaşanır mı?

Yaşanmayacağını düşünüyorum.

Ancak CHP, tıpkı Türkiye gibi; ne zaman ne olacağı belli olmaz.