Çaren yok, zarfları hazırla!

Ünlü bir fıkradır…

Çoğunlukla, rahmetli Süleyman Demirel’in anlattığı söylenir.

Ve öyle bir fıkradır ki; siyasi bir şey anlatılacaksa küçük bir dokunuş yeter, ticari bir şey anlatılacaksa da birkaç kelimeyi değiştirirsiniz olur biter.

Şimdi size, o fıkrayı paylaşacağım.

Paylaşacağım fıkra, politika üzerine!

*

Okuyalım…

*

Bir partinin il başkanını görevden almışlar, yerine yenisi atanmış.

Yeni il başkanı da uyanık, hemen görevden alınan il başkanının yanına gitmiş ve “başkanım benim akıbetimin sizin gibi olmaması için neler yapayım, bana ne tavsiye edersiniz” demiş.

Eski il başkanı gayet sakin bir ses tonuyla yeni atanan il başkanına üç kapalı zarf vermiş ve demiş ki: “Bak, bu zarfların üzerinde 1’den 3’e kadar numara var. Her başın sıkıştığında bu zarfları sırasıyla aç ve içinde yazanı yap.”

Yeni il başkanı da sevinerek zarfları alıp makamına dönmüş. Aradan zaman geçmiş ve işler sarpa sarmaya başlamış. Bakmış ki işin içinden çıkamayacak, hemen zarflar aklına gelmiş ve kasadan 1 numaralı zarfı çıkarıp açmış. Zarfın içindeki notta “basını suçla” yazıyormuş. Başkan hemen, fırsat buldukça basını suçlamaya başlamış. Suçlamalar etkisini göstermiş ve bununla beraber bir rahatlama hissetmiş.

Aradan yine belli bir zaman geçmiş. Bu sefer sıkıntı daha da artmış ve dayanılmaz bir noktaya gelince, başkan ikinci zarfı da açmış. Zarftaki notta “seni il başkanı yapan kişinin vefasız olduğunu sağda solda söyle, aynı zamanda partililerini suçla” yazılıymış. Başkan da hemen kendini il başkanı yapan kişi hakkında “arkamda durmadı, vefasız” demeye, partililerini kötülemeye, o güne kadar kendine destek olanlara dahi sert sözlerle yüklenmeye ve hatta çoğunu dışlamaya başlamış.

İl başkanı bunu yapınca, tıpkı eski başkanın dediği gibi yine bir süre ciddi rahatlama yaşamış. Ama neden sonra yine sıkıntılar başlamış ve hatta öyle bir seviyeye ulaşmış ki; hem basın, hem kendisini başkan yapan kişi, hem partililer, hem de zamanında kendisine karşılıksız destek veren isimler, artık tamamen başkana karşı olmuş.

Bu baskıya dayanamayan başkan, kasadaki son zarfı da açmış ve içindeki pusulada yazılı olanı okumuş.

Pusulada aynen şu yazılıymış:
“Sen de aynı şekilde üç zarf hazırla ve bekle.”

Ali Acar sözünü tutacak mı?

“AK Parti Odunpazarı İlçe Başkanı Ali Acar, geçtiğimiz ay içerisinde önemli açıklamalar yapmış ve ‘Odunpazarı Belediyesi’nin yaptığı işlere ilişkin değerlendirme yapıyor ve rapor hazırlıyoruz. Eylül ayı içerisinde, hazırladığımız bu raporu kamuoyuyla paylaşacağız’ şeklinde konuşmuştu. Eylül ayının ilk haftası neredeyse bitti! Acar ve ekibinin, Odunpazarı Belediyesinin çalışmalarıyla ilgili görüşlerini sabırsızlıkla bekliyoruz. Belki, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Eskişehir ziyareti sonrasında açıklama yapılır; zira kamuoyu, çok bekletilmemelidir.”

Bu yazıyı, 6 Eylül 2019’da kaleme almıştım. Ali Acar ise kaleme aldığım konuya ilişkin sözü, Ağustos ayı içerisinde vermişti. Ancak gelin görün ki, sözünü hala tutmadı! Ve biliyoruz ki sözünü tutmayan politikacının, halk nezdinde karşılığı yoktur! Eylül ayının bitmesine yalnız ve yalnız iki gün kaldı. Bakalım Ali Acar, verdiği sözü tutacak mı?

Başkan adayları rakiplerini takip etmeli

31 Mart yerel seçimleriyle birlikte tablo oluştu, kazanan isimler koltuğa oturdu.

Peki, ya kazanamayanlar?

Şu an ne yapıyorlar, bilen var mı?

Bazıları ara sıra görünür gibi oluyor, sonrasında kayboluyorlar.

Ancak kaybolmamalılar!

Niye?

Niyesi şu…

Millet, onlara şöyle bir görev verdi: Seçimlerde rakibiniz olan mevcut belediye başkanlarını denetleyin, vaatlerini takip edin!

Şimdi diyeceksiniz ki partiler var, meclis üyeleri var; adaylara mı kalmış mevcut belediye başkanlarının vaatlerini takip etmek.

Evet, tam da öyle!

Çünkü…

Şu an ne siyasi parti temsilcileri tarafından, ne de meclis üyeleri tarafından yapılan böyle bir denetim ve takip göremiyoruz.

Arada sırada ‘cılız’ sesler çıkıyor, fakat yetersiz olduğunu düşünüyorum.

O nedenle ‘kazanamamış’ belediye başkan adaylarına bu noktada iş düşüyor.

Rakipleri olan mevcut belediye başkanlarının vaatlerini takip etmeliler, onları denetlemeliler, yanlışlarını eleştirmeliler, gerektiği yerde destek vermeliler.