Sadi Seda yazdı
GÜNÜN SÖZÜ : Bana bir mutluluk söyleyin ki, acı karşılığında elde edilmiş olmasın. MARGERET OLİPHANT
DEDEM DİYOR Kİ : Sabır ağrıları dindiren acı bir ot gibidir. Hem can yakar hem de tedavi eder.
Atatürk Stadyumunun WİP Otoparkına kurulan “Yöresel Lezzetler” çadırı ile ilgili yazımda,”Bu çadırda satılan yöresel lezzetlerin karşılığında vatandaşa yazar kasa fişi kesiliyor mu? Sattığı ürün karşılığında vatandaşlardan aldığı KDV ile devlete ödemesi gereken vergiyi ödüyor mu?” diye sormuştum.
Eskişehir Vergi Dairesi Başkanlığının Basın ve Halkla İlişkiler Biriminden dün sabah telefon geldi.
“Sadi Bey gerek gazetelerde çıkan haberler gerekse sizin yazınız sonrasında adı geçen çadıra ilgili vergi denetim müdürlüğü elemanları giderek çadır içerisinde satış yapanların vergi mükellefi olup olmadıkları, yazar kasa fişi kesip kesmediklerini denetlediler. Yapılan denetimlerde vergi mükellefi olmayanlar mükellef yapıldı, yazar kasa fişi kesmeyenler hakkında da yasal işlemler yapıldı” dediler.
Yani Vergi Dairesi Başkanlığı kendi sorumluluk alanı içerisine giren konu hakkında gerekeni yapmış…
Ben hala bu çadıra kurulma izninin kim tarafından verildiğini merak ediyorum!
Belediyeler izin vermediğine göre bu çadır bugüne kadar kaçak olarak mı faaliyet gösteriyor…
Yazımı tam burada bitirirken Türkiye Lokantacılar Federasyonu Denetleme Kurulu Başkanı ve Eskişehir Lokantacılar Odası Başkan Yardımcısı Bahar Bilen telefon etti ve şöyle yakındı:
“Sadi Bey bugünkü (dünkü) köşe yazınızı okudum. ‘Yöresel Lezzetler’ çadırı hakkında Ticaret Odası ve Esnaf Odaları Birliği Başkanları gereken tepkiyi göstermişler. Biz Lokantacılar Odası olarak her iki bağlı olduğumuz kurumdan tepki gelince sessiz kalmıştık. Ancak üyelerimizden neden sessiz kaldığımız yolunda sorular gelince bende size telefon ederek bilgi vermek istedim. ‘Yöresel Lezzetler’ çadırında satılan yemeklerin veya diğer menülerin hemen hemen hepsi Eskişehir’deki lokantalarda da var. Son yıllarda lokantalar yöresel yemeklere daha çok özen göstermeye başladı. Bu tür çadırlardaki esnaflar vergi mükellefi olmaları gerekirken olmuyorlar. Benim üyem bir tas çorba da satsa fiş kesmek zorunda. Benim üyem devletine olan sadakatini vergisini ödeyerek gösteriyor. Son yıllarda bu tür çadırların sayısı çoğaldı. Suriyeli vatandaşlara hizmet etmek adına açıyorlar. Bu çadırlarda Suriyeli sayısı parmakla sayılır. Bunlara birilerinin dur demesi gerekir. Vergisini veren lokantacı esnafını baltalıyor, haksız rekabet yapıyorlar.”
Çadırın açılmasına izni kim verdi ise, ETO’dan, Esnaf Odaları Birliğinden ve Lokantacılar Federasyonundan gelen bu tepkiler karşısında sesiz kalmaması gerekir…
Eskişehirli lokantacı esnafı daha fazla mağdur edilmemeli…
*-*******
Hamamyolu Caddesi ve Yapıcı
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, göreve gelir gelmez Hamamyolu Caddesindeki yaşanan kargaşayı engelledi…
Zaten dar olan Hamamyolu Caddesinin Yediler tarafından girildiğinde sağ tarafta açılan masa sandalyeleri parkın içerisine yaptırdığı ceplere taşıdı…
Bu uygulama ile özellikle bahar ve yaz akşamlarında insanların gezi yolu olarak kullandıkları caddede genişledi…
Bu uygulama ile Hamamyolu Caddesi üzerindeki apartmanlarda oturanlarda evlerine rahat girip çıkmaya başladılar…
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, Hamamyolu Caddesinde ikinci bir düzenleme daha yapmak istiyordu…
Bu düzenleme Odunpazarı Kent Konseyi içerisinde oluşan Hamamyolu Çalışma gurubunun Hamamyolu Caddesindeki esnaf ve mülk sahipleri ile görüşerek ortaya çıkan bir proje hazırlanmış..
Odunpazarı Belediye Meclisi, Başkanı Kazım Kurt’a da yetki vermiş…
Büyükşehir Belediye Meclisinde proje kabul edilirse ihale yapılacak…
Bu proje Büyükşehir Belediyesi İmar Komisyonuna takılmış…
Odunpazarı Belediyesi Hamamyolu Caddesindeki düzenlemeyi Sonbaharda yapmayı planlıyor…
Ancak yapılacak olan düzenlemenin planları Büyükşehir Belediye Meclisinden geçmesi gerekiyor…
Dün Hamamyolu Caddesinden geçerken birkaç esnaf önümü kesti…
“Sadi Bey Hamamyolu Caddesinde yapılacak ikinci düzenlemeye AK Partili meclis üyelerinin karşı çıktıkları diye duyum aldım. Özellikle de AK Partili Meclis Başkan Vekili Ahmet Yapıcı Bey karşı çıkıyormuş. Ahmet Bey neden karşı çıkıyor bilginiz var mı? Her ne kadar Kahramanmaraşlı olsa da biz kendisini Eskişehirli olarak görüyorduk” diye yakındı.
Hamamyolu Caddesi ile ilgili Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt ile ES TV’de yapmış olduğumuz programda sormuştum…
“Proje üzerinde Kent Konseyi Hamamyolu Çalışma Grubu, Hamamyolu Caddesi esnafı ve mülk sahipleri nasıl bir proje olması gerektiği konusunda görüşmeler yapıyor. Onların çalışmaları tamamlandıktan sonra proje çıkacak” demişti.
Yapılacak olan düzenleme ile ilgili daha bir proje çıkmadığını biliyorum…
Ancak Hamamyolu Caddesinde yapılacak olan düzenlemeye AK Partili Ahmet Yapıcı’nın karşı çıktığını duymamıştım…
Doğru ise neden karşı çıktığını anlamış değilim…
Burhan Sakallı’da kendi döneminde Hamamyolu Caddesi ve Sebahattin Günday Parkında bir düzenleme yapmayı düşünüyordu…
Ancak düzenleme yapmaya zaman kalmadan süresi bitti…
Eğer gerçekten Ahmet Yapıcı, Hamamyolu Caddesinde Odunpazarı Belediyesinin yapacağı projeye karşı çıkıyorsa bunun nedenini anlatmalı…
“Yoksa adı karşıyım abi, her şeye karşıyım” diye çıkacak….
*-*******
Stadyum yeni sezonda da lazım
35 bin kişilik yeni stadyum inşaatı sürüyor…
“Yeni sezona yetişecek” diyorlar ama benim pek inanasım gelmiyor…
Şimdiye kadar çoktan bitmesi gerekiyordu…
Hele birde Eskişehirspor ligden düşerse herhalde stadyumun tamamlanması 2017-2018 sezonuna kalabilir…
İşte bu nedenle Eskişehirspor maçlarını Atatürk Stadyumunda yapmak zorunda kalacak…
Cumartesi günü sözde İstanbul Başakşehir maçı Atatürk Stadyumda oynanacak son karşılaşma olacaktı..
Başakşehir karşılaşmasından sonra taraftarlar hatıra olarak stadyumdan parçalar söküp almayı düşünüyorlar…
Ama yeni stadyumun yeni sezona yetişme ihtimali düşük olmasından dolayı Eskişehirspor Basın Sözcüsü Mehmet Arı uyardı.
Arı’nın uyarısı şöyle:
“Cumartesi günü maçtan sonra koltukları hatıra olsun diye sökmeyin. Belki yeni sezon maçlarımızı Atatürk Stadyumunda oynama ihtimali ile karşılaşabiliriz. Yeni stada geçilmeden önce bu imkanı taraftara sağlayacağız. Normal şartlar altında Başakşehir maçı bizim bu stattaki son maçımız olarak görülüyor. Ama stat yetkililerinden aldığım bilgi, son koltuğun 28 Temmuz tarihinde yani Temmuz’un sonunda takılacağı şeklinde. Bu tarih eğer bir 10-15 gün atarsa risk teşkil ediyor. Biz taraftarımızdan, camiamızdan bu maçta anı olarak koltukları oradan söküp götürmelerini istemiyoruz. Çünkü yeni sezona stadın yetişmemesi halinde bir risk teşkil ediyor. Taraftara Başakşehir maçı sonrası gün boyu Atatürk Stadyumunu hatıra fotoğrafları çekmeleri için açacağız. Başakşehir maçından sonra stadı saat 10.00 ile 18.00 arasında bütün taraftarlarımıza hatıra fotoğrafları alabilmek için bütün gün açık olacak. O gün sahanın içinde fotoğraf çektirebilirler. Oturdukları koltuklara gidip anılarını tazeleyebilirler. O gün stadı bütün şehre açacağız. Belki 30-40 sene o tribünde maç seyredip o sahanın içine girmeyen insanlar var. Onlara bu imkanı vereceğiz. İsteyen herkes çoluğu çocuğu ile gelip sahanın içinde istediği yerde hatıra fotoğrafları çektirebilir.
Bir kez daha taraftardan ricamız olacak. Şu anda stadın yeni stada yetişmemesi gibi bir risk var eğer bu riski tamamen sıfıra indirirsek orada son bir gece düzenleyebiliriz. Stattaki son geceden sonra herkes istediği gibi anılarını alıp taşıyabilirler”.
Eskişehirsporlu taraftarlar bu uyarıya kulak vermeli…
Cumartesi günü son maç diye koltuklar sökülüp diğer eşyalar hatıra olarak alınacak olunursa, Eskişehirspor yeni sezonda maçlarını Atatürk Stadyumunda oynamak zorunda kalırsa, tadilat gerekecek…
O da bu mali sıkıntıda ek yük olur…
*-******
FIKRA:
FİNCANCI KATIRLARI
Nasrettin Hoca ahrette ne var ne yok çok merak edermiş. Bir gün mezarlıkta boş bir mezar gören Nasrettin Hoca, eve gidip karısına demiş ki:
- Hanım, ahrette ne var ne yok merak ediyorum. Bugün boş bir mezar gördüm, gidip içine yatacağım bakalım ne olacak?
Hanımı "Etme, eyleme!" diye yalvarsa da Hoca mezarlığa gidip, yol kenarındaki boş bir mezara yatmış. "Acaba ne olacak?" diye başlamış sağı, solu dinlemeye. Gece saat dörde doğru "Haldırt!.. Huldurt!.." diye sesler duymaya başlayan Hoca, boş mezarın içinde ansızın ayağa kalkıp sormuş:
- Ne oluyor yahu?
O anda yoldan geçmekte olan fincancı katırları da Hocayı o vaziyette görünce ürkmüş; katırlara yüklenen fincanlar da kırılmış. Fincancılar birbirlerine sormuş:
- Bu deli ne arıyor burada?
Kırılan fincanlar yüzünden Nasrettin Hocayı bir güzel dövmüşler. Sabah olmuş, Hoca ağzı burnu kan içinde eve gelmiş. Karısı Hocayı o vaziyette görünce telaşlanmış:
- Hoca Efendi, ne oldu sana böyle?
- Ah hanım başıma gelenleri bir bilsen!
Bu söz üzerine Hocanın karısı çok merak etmiş:
- Hocam Efendi, ahrette ne var ne yok?
Hoca da cevap vermiş:
- Fincancı katırlarını ürkütmezsen, hiçbir şey yok!..