Eskişehir’in düşman işgalinden kurtuluşunun 100’üncü yıl dönümü, coşkuyla kutlandı. Tabii bazıları “Keşke Yunan kazansaydı” diye yas tutuyor olabilir.
Eskişehir’in düşman işgalinden kurtuluşunun 100’üncü yıl dönümü, coşkuyla kutlandı. Tabii bazıları “Keşke Yunan kazansaydı” diye yas tutuyor olabilir. Hele bu kişiler Büyükşehir Belediyesi’nin bir konser düzenlediğini öğrendikleri zaman iyice üzülmüşlerdir.
AK Partili İsmail Kahraman’ın, “İzmir’in Kurtuluşu 9 Eylül; kim demiş?.. Kurşun sıkmadık ki…” diyerek şehirlerin kurtuluş günlerinin kutlanmasına karşı olduğunu biliyoruz.
Hem kutlama yapmak hem konser vermek bazılarının karnına ağrılar sokmuştur. Hele ki bu konsere AK Belediyeler tarafından yasaklanan Melek Mosso’nun konseri olduğunu öğrendikleri zaman, iyice sinir krizlerine girmişlerdir.
Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’i tebrik ederim. Futbol tabiriyle vurmuş ve gol olmuş… Sayesinde 50 binin üzerinde Eskişehirli, hep bir ağızdan şarkılar, türküler söyledi. Kelimenin tam anlamıyla düşman çatlattı.
Yine de sinirinden kurdeşenler dökenler fazla üzülmesin; burası hür bir memleket. Mesela onlar da gidip Yunanlılarla birlikte yas tutabilirler; kim ne karışır ki?..
En az bir zam daha gelir
Sevgili hükûmetimizin uygun görmesiyle birlikte, doğalgaz ve elektriğe yine zam yapıldı. Bu kez zammın miktarı yüzde 20… Şimdi Ocak ayından beri geçen 9 ayda doğalgaza yapılan zamlara şöyle bir bakalım isterseniz.
Önce Ocak ayında yüzde 25 zam yapıldı. Daha sonra Nisan ayında bu zammın üzerine yüzde 35 yapıldı. Yetmemiş olacak ki Haziran’da yüzde 30 daha zam yapıldı. Son olarak da yüzde 20 zam daha yapıldı. Bu son yapılan zam en küçük miktar olduğuna göre buna zam dememek lazım. Zamcık daha doğru bir tabir…
Özetlemek gerekirse yılbaşında 100 lira verdiğiniz doğalgaza, şimdi tam 263 lira 25 kuruş fatura ödeyeceksiniz. Tabii daha kış gelmedi. İçimden bir ses, kış gelmeden sevgili hükûmetimizin araya en az bir zam daha sıkıştıracağını söylüyor.
Allah bereket versin
Av yasağının kalkmasıyla birlikte balık tezgahlarını derya kuzuları süslemeye başladı. Maalesef tabiatı sömürüyoruz ve geleceğimizi hiç düşünmeden balıkçılık yapıyoruz. Bunun neticesinde de 3 tarafı denizlerle çevrili ülkemizde doğru – dürüst balık yiyemiyoruz. Halbuki özellikle gelişme çağındaki çocuklar için balık çok önemli bir gıda.
Ne mutlu ki son zamanlarda hükûmet sürdürülebilir balıkçılık konusunda bazı adımlar attı. Bunun neticesinde balık sürülerinin çoğaldığını görüyoruz. Demek biz insanlar doğanın üzerinden elimizi çeksek, bolluk ve bereket artacakmış.
Kırmızı et fiyatlarının artmasıyla birlikte, kümes hayvanlarının da fiyatları talep patlaması nedeniyle yükseldi. Umarım bu sene bol ve ucuz deniz ürünleriyle vatandaşın sofrası bereketlenir.