-Türkiye'nin büyük metropol kentlerinde ve de özellikle İstanbul’da yaşayanların çoğu Anadolu kentleri için "taşra" sıfatını ortak bir sözcük olarak kullanırlar. Bu sözcükte biraz küçümseme, biraz da kıytırıklık "Marjinallik" yatar.
Onlara göre, "taşra", sanatın, kültürün, uygar değerlerin pek uğramadığı yerleşim alanlarıdır.
Büyük gazetelerin, büyük kentlerdeki küçük ölçekli haberleri ile uğraşanlar, çoğu kez kendilerinden daha küçüklerin bu meslekte yaptığı işlerin farkına varmazlar.
"Çünkü, metropoller dışında Anadolu'nun kentleri hep taşradır."
…………
Büyükerşen’e ait bu satırlar "Görüşler" adlı kitabımızın "önsöz" ünden alıntı...
Eskişehir’i "Kerbela" yakıştırmasından kurtaran ve bugünlere getiren "Yılmaz Hoca"nın biz "taşralı gazetecilere" bakış açısı böyle...
"Taşralıyız..."
"Ama onurluyuz..."
Kendisi de aynı yollardan geçtiği için sevilip sayılıyor...
Onun için de eleştiriliyor...
Ama "vicdan" sahibi Eskişehirli..
"Ona çok borçludur, çok..."
……….
İmza günündeki konuşmasında da, takılmadan yapamadı...
Dedi ki:
"Şikâyetim var. Siyasi yazı yazmaktan hep kaçar, biraz anılarla vakit geçiriyor."
Hocam, hiç aklımıza gelmezdi ama sizin bu yakınmanız üzerine oturup saydık... "
“398 yazıdan 259’u siyasi yazı..."
………
Devam ediyor:
"Ben kaleminin mükemmel olduğunu biliyorum, ona da sık sık sataşmak ve eleştirmekten geri durmam. O da beni eleştirir, son zamanlarda biraz kesti..."
Haklısınız Hocam ama..
“Ne olur, kaşınmayın!..”
Papağan ve ustura sapı
Papağanların en büyük özelliği taklit yetenekleridir ya, zengin bir evin papağanı bu konuda oldukça tecrübeliymiş...
Öyle ki, karşı evde oturan "Hulusi Bey”i kızdırmaktan da büyük zevk alır hale gelmiş...
Hulusi Bey, gece gündüz ne yaparsa, papağan da camdan taklit edermiş...
Bir gün oturmuş camın dibine...
Aynayı koymuş, sabunu getirmiş ve usturayı almış eline...
Traş olacak...
Aynı şeyleri papağan da hazırlamış...
Hulusi Bey, başlamış yüzünü sabunlamaya, papağan da hemen eşlik etmiş...
Başlamış usturayla traş olmaya... Bir yandan da tebessüm ederek papağanın neşesini okşuyormuş...
Ve bir ara usturanın tersini çevirerek, boğazını kesercesine sallamış Hulusi Bey...
''Papağan da aynısını yaparsa kellesi gidecek..”
Ama ne gezer!
Papağan usturanın sapını tutmuş ve..
"Başlamış Hulusi Bey’e sallamaya!..”
Temel mezar bekçisi
İşe başlamış Temel... Bir süre sonra gelen telgrafta bir akrabasının vefat haberini almış...
Kasabadan ayrılmadan önce mezarlığın kapısına şu yazıyı asmış:
"Cenaze dolayısıyla kapalıdır...”
Günün Sorusu
Adem, neden ilk yaratılmıştır?
Çok basiti
"Biraz kafa dinlemesi için..."
Günün Balı
Vücut için jimnastik yapmak neyse, akıl için de okumak odur!
Günün Olayı
Küba'da “Hügo Chavez” adında "sosyalist parfüm" üretildi.
Kokuşmuş kapitalist düzene sıksak bir etkisi olur mu?
Erdinç Utku
Günün Biberi
Sandıkta kazanırsak sonuçlara saygılıyız. Kazanamazsak seçimi gayri meşru sayarız…
Bunun adına ne denir?
"İleri demokrasi..."
Balthur
Günün Sözü
Sırtından vurana kızma, ona güvenip arkanı dönen sensin. Arkandan konuşana da darılma, onu insan yerine koyan sensin…
Charles Bukowski
Özdeyiş
Ayakta ölmek dizüstü yaşamaktan daha iyidir.
Seviyeli tartışma
Cuma gecesi "Ekstra Gündem" programını sonuna kadar izledik ES TV’de....
"Cihan Yıldırım"ın sunduğu programın konuğu Büyükşehir Belediyesi Avukatı "Cemal Okan Yüksel”di…
Cihan’ın arada bir söylediği gibi, "hızlı" bir tartışma oldu... Ara bile vermediler. ..
Evdeki TV'nin karşısına "Galatasaray-Sivas" maçını izlemek için geçmiştik...
Söyleşi çok ilgimizi çekmiş olacak ki, maçın son 10 dakikasını izleyebildik...
Cihan hızlıydı ama...
Cemal Bey..
"4 x 100’ü tek başına koşar gibiydi..."
Ne de olsa avukat…
Dostlar hep tedavide
Hani hep söyleriz ya, "Allah düşürmesin ama, eksik de etmesin şu hastaneleri..."
Eğitimci-Yazar dostumuz "İbrahim Gerede"nin eşi ameliyat oldu ve halen Başkent Üniversitesi’nin hastanesinde yatıyor...
"Kemal Gültekin" hoca, bir hafta Tıp Fakültesi’nde yattı, evinde tedavi ediliyor...
"Necip Abdülhayaoğlu" Yunus Emre Devlet Hastatesi’nde yatıyor...
Eski milletvekilimiz "Fevzi Yalçın" da küçük bir operasyon geçirdi...
Hepsine "geçmiş olsun" dileklerimizi iletmek istiyoruz… Acil şifalar…
AKP'li yöneticilerin çocuklarına bırakacağı miras attı arttıkça..
"Gelecek nesillere bırakacağı miras azalıyor...»
Kıssa-dan
AKP’li yöneticilerin çocuklarına bırakacağı miras arttıkça..
“Gelecek nesillere bırakacağı miras azalıyor…”
Cuk
AKP vatandaşı "kul" olarak görüyor..
Oysa kullar çoktan "vatandaş" oldu...
Gerilim
"Atatürk" ün hedefi Türk kültürünü muasır medeniyetler düzeyine çıkarmaktı...
AKP'nin hedefi ise, Türkiye'yi şeriatçı Arap kültürünün kanatları altına sokmak...
Melih Aşık
Gerekli cezayı verseniz
Büyük İskender'e, "Falan kişiler sizin aleyhinize konuşuyorlar, onlara cezayı verseniz de sustursanız olmaz mı?" dediklerinde, kendisinden şu yanıtı almışlar:
“O zaman onlar söyledikleri şeylerde haklı olurlar..."
Yaşamdan sonrasını düşlemek
Yıllar önceydi...
Bir cenaze dönüşünde kurduğu düşü anlatıyordu üstad "Naci Gelendost" :
- Bir gün kimseye sezdirmeden “Gelendost”un öldüğünü duyurmak istiyorum. Çarşı Camii’nin hemen karşısındaki “Esin İşhanı”ndan da cenazemi seyretmek. Olacakları görür gibiyim. Gelecek dostlar, önce biraz benden söz edecekler, namazdan sonra da ara sokaklardan kaybolup gidecekler...
Ama biliyor musun, en çok neyi merak ederim? "Ertesi gün neler yazacaklar..."
………
Rahmetli "Gelendost"un bu düşünü, biz yaşarken gördük sanki!..
İmza gününden, önce ya da sonra yazılanlar çok duygulandırdı... Yakıştırma yerindeyse..
"Yaşamdan sonra yazılacakları görmüş gibi olduk... "
Anadolu'dan, "Ömer Duru, Soner Yüksel, Cihan yıldırım, Şinasi Kula, Sadi Seda..."
Sonhaber’den, "Kemal Aydoğmuş, Ayhan Aydıner, Nihal Açıkel, Tuğçe Mertler..."
Sakarya'dan "Engin Bayrı", Şehir’den "Mehmet Göktekin", Milli irade’den "Esra Çevik.”
ES TV'den, "Abdullah Bayraktar ve Emine Girgin..."
Haberleriyle, “İstiklal, 2 Eylül ve Yenigün"e içten teşekkürler...
"Gürcan Sayma" da bir fotoğrafımızla bulmacasında sormuş:
"Eskişehirli rahmetli biti gazeteci..."
Bu esprinin ışığında "Naci Gelendost"a bir kez daha rahmet diliyoruz...