Soner Yüksel yazdı
Eskişehir’de nazım imar planlarının bunca yıldır bu kadar gündem de olduğu bir dönem olmadı. Fabrikalar Bölgesi ile ilgili geçmiş yıllarda yaşanan tartışmalardan bu yana herhangi bir alanın dönüşümü ve imarı ile ilgili bu kadar hararetli tartışmalara da rastlamadık.
Büyükşehir Meclisinde geçtiğimiz hafta oylanarak reddedilen Küçük Sanayi Sitesi dönüşümü ile ilgili 5 Bin ölçekli özel proje alanı planı Eskişehir’de bundan sonraki dönüşüm süreçleri ve planlar için iyi bir uzlaşı referansı olmadı ama sadece bu plan karşısındaki sentezler bile bize bir şeyler öğretti.
Mesela teknik adam olmasak bile 5 Binlik bir planın standart koşullarını ve neleri kapsaması gerektiğini öğrendik.
Mesela bir plana karşı çıkmak için hangi gerekçeler öne sürülebilir ve bunları gidermek için ne yapmak gerekir aşağı yukarı anladık.
Mesele bazı meclis üyelerinin gerek CHP gerek AKP adına siyasi tavırdan başka bir varlık gösteremediğini başka bir deyişle donanımlı olanların daha kolay ayırt edilebildiğini de öğrendik.
Bazı Ak Partili meclis üyelerinin mevzuata ciddi derece de hakim olduğunu ve bunu iyi kullanabildiğini de öğrendik Mustafa Birsen ile Büyükerşen’in aralarındaki atışmanın yakından keyifli olduğunu da.
Plan yapmanın çok zor olduğunu, plandan anlamanın ise daha zor olduğunu ve doğru emsal ile kıyaslanmadığı takdirde işin asla çözülemeyeceğini de öğrendik.
Öğrendiğimiz bir başka önemli kazanım ise 25 Binlik planların neden İTÜ tarafından hazırlandığıydı. Burada da Yılmaz hocanın öngörülerinin büyüklerini öğrendik bir kez daha. En azından 25 Binlik planların Eskişehir Üniversitelerince yapılırsa nasıl spekülasyonlarla karşı karşıya kalabileceğini, baskı altında ortaya verimli iş çıkmayacağını ve önümüzün peşin peşin nasıl tıkanacağını da anladık. Bu yüzden bu işin altından kalkabilecek ve kimseye sormadan bu planı yapabilecek nadide kurum İTÜ seçimi çok yerinde olmuş diyebiliyoruz.
Anladığımız detaylardan biri de Büyükerşen’in kanunen mümkün olmasa da Sanayi Dönüşümünü uzlaştırmaya çalışması için harcadığı çaba ve geri dönülmez yola girmeden bunu öngörüp CHP grubunca okunamayan mesajıydı.
Velhasıl AKP’li Meclis üyelerinin de meclis sonunda tavrından ötürü teşekkür ettiği tek isim oldu Büyükerşen. Herkes hakkını teslim etmişken bizim de altını çizmememiz olmazdı.
Nasıl zaman zaman eleştiriyor, bazı konular da bu tavrı yanlış demeyi biliyorsak doğru olduğu yerde hakkını da teslim etmek gerek. Ve sanırım bazı şeyleri emsalleri yapılıncaya kadar anlamamız da zor olacak sanırım.
Öte yandan hakkını teslim etmem gereken bir isim de Zafer Çatel oldu. Yıllardır şu meclisle ilgili yorum yapmak için meclisin tüm haftaki programını takip et diye tavsiyede bulunur. Biz de hak verir ama takip etmezdik. Bu toplantıları yakından gözlemek, haberini okumaktan daha farklı ve detaylar kanaati değiştirebiliyormuş bu da öz eleştirimiz olsun.