Büyükerşen aday olur ama hangi partiden?

Büyükerşen her sözü ile, her eylemi ile gündem olabilen, gündem yaratabilen bir isim. Yıllardır yakından tanıyanlar da iyi bilir ki siyasetin icra makamını sever. Yani Genel Başkanlık, Milletvekilliği ya da Cumhurbaşkanlığı gibi makamlar Büyükerşen için pasif pozisyonlardır. O dokunabildiği, gelişimi görebildiği ve müdahil olabildiği işlerden feyz alır.
Buradan yola çıkacak olursak ve bugünün gündeminden yarına taşması muhtemel projelere, dönüşüm planlarına bakacak olursak Büyükerşen, henüz takvim net değil ama 2019’da yapılması planlanan seçimlerde yeniden aday olmak isteyecek ve muhtemelen olacaktır da.
Zaten Büyükerşen gibi bir ismin emekli olup, sessiz, sakin, kendi halinde bir yaşam sürmesi bana göre eşyanın tabiatına aykırı. Büyükerşen gücünü, enerjisini, gençlere taş çıkartan hafızasını böylesi hedef odaklı işlere borçluyken, onun kenara çekilmesi bana çok muhtemel gelmiyor.
Aday olmasına aday ama Büyükerşen, CHP’de son günlerde ayyuka tırmanan ve biraz da rahatsız olduğunu hissettiğim süreci acaba CHP’de tamamlar mı?
Çok partizan olmayan hatta ve hatta hiç partizan olmayan ve parti rozetini çok da umursamayan Büyükerşen’in etkili muhalefet yapamadığını düşündüğü CHP’de, hele ki bir takım ama, fakat, lakin ile gerçekleşecek ya da sancılı olacak adaylık konusu da ele alındığında, acep sosyal demokrat başka bir parti ile yolları yeniden kesişir mi?
“Zamanında benden iş bile istemediler” diyerek geçmişe dair olumlu söylemler dile getirdiği DSP ile bir flört söz konusu olur mu, merak etmiyor değilim.  
Semih, Alpay ve Eskişehirspor  
Zor deplasmanda, zor zeminde ve biraz da moralsiz bir zaman da alınan 3 puan ile ligin bir maçı eksik ilk yarısını 3. sırada tamamladık. Zirvenin sadece 3 puan gerisinde ve 2. yarıya fikstür avantajı ile başlayacağız. Takım sezon başı gibi sonradan kurulmuş, zamana ihtiyacı olan, birbirini tanımayan bir takım olmayacak. Taraftar cezalı olmayacak ve maçlar Tv’den naklen yayınlanmıyor gibi endişeler de hasıl değil. Yani gözler de hakemler üzerinde olacağı için çok çok daha rahat bir 2. yarıya çıkacağız.
Tüm bunlar göz önüne alındığında akla ilk gelen şeyin şampiyonluk olduğunu kimse inkar edemez. Öyle ya da böyle, 1. ya da 2. ama en nihayetinde Süper Lig’e çıkma konusunda en iddialı ekip olduğumuzu hemen herkes biliyor.
Gel gelelim umutkar düşünceler yerine Semih ile Alpay arasında yaşandığı iddia edilen olumsuz gelişmeler. Devre arasına girdik, ‘kim gitsin, kim gelsin’ söylemleri ile karşı karşıyayız.
Herhalde bazen bizler de takımın transfer yasağı ile uğraşan ve halen ciddi boyutta gezen maddi sıkıntı tehlikesini gözardı ederek, işler yolunda zannediyoruz.
Lütfen bu tür olumsuz ve hava bozan söylemleri rafa koyalım. Lütfen kavga etmek için dirilişin sonunu bekleyelim ve lütfen her şeyi bir kenara bırakıp birlik olalım.
Eskişehir Basket heyecanı
Cumartesi günü 3000’den fazla seyirci ile A.Ü. Spor Salonu’nda yaşanan heyecana tanık olduk. Öyle böyle değil adeta nefesleri kesen mücadele sonunda maçı kaybettik. Keşke kazansaydık ama ‘sağlık olsun’ demek lazım. 12 maç üst üste kazanmış takımın bazen böyle kaybetme kredisi mümkündür. Böyle yenilgiler planlama, ders çıkarma ve ileriyi sağlama alma adına da önemlidir ve gereklidir hatta.
Maç hasılatının şehit ailelerine bağışlanması, salonda Bando EsEs ile birlikte aidiyet duygusunun çimlerden, parkeye de yansımasını görmek harikaydı. Salon kültürünün yaygınlaşıyor olması Eskişehir için ciddi bir imaj ve daha da iyisini göreceğimiz günler yakın gibi. Umarım 2017 yılı bizi haksız çıkarmaz da çimlerden, parkeye el ele zirveye giden yola hep birlikte tanık olur ve çifte mutluluklar yaşarız.