Şu birkaç haftadır siyasette yaşananlar ortalığı toz duman edince, ekonomiye ilişkin yazılarıma ara vermek durumunda kaldım. Gerçi ülkemizde mevcut ekonomi 7’den 77’ye herkesi ekonomist yaptı yapmasına ama yine de belki bir eksiğinizi kapatırım düşüncesiyle “iki kelam edeyim” dedim…
Şu birkaç haftadır siyasette yaşananlar ortalığı toz duman edince, ekonomiye ilişkin yazılarıma ara vermek durumunda kaldım.
Gerçi ülkemizde mevcut ekonomi 7’den 77’ye herkesi ekonomist yaptı yapmasına ama yine de belki bir eksiğinizi kapatırım düşüncesiyle “iki kelam edeyim” dedim…
Biliyorsunuz Türkiye’nin en büyük sorunlarının başında, enflasyon, cari açık, bunun tetikleyicisi döviz rezervinden yoksunluk, işsizlik, iktisat teorilerini alt üst eden yüksek enflasyona karşın düşük faiz politikasındaki ısrar geliyor…
Bunları hatırlattıktan sonra Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı temmuz ayı enflasyon rakamlarına bakmakta fayda var.
Tüketici Fiyatları Endeksi, yani yurttaşın enflasyonu aylık yüzde 9,49 arttı, yıllık enflasyon da yüzde 47,83 oldu.
Bir önceki yılın aynı ayına göre fiyatı en az artan ana grup yüzde 19,31 ile konut, fiyatı en fazla artan ana grup ise yüzde 82,62 ile lokanta ve oteller oldu.
Ana harcama grupları bakımından en az artan yüzde 2,67 ile eğitim olurken, en yüksek ise yüzde 17,75 ile ulaştırma oldu.
Bildiğiniz üzere TÜİK rakamları inandırıcılığını yitirince vatandaşın enflasyonunu belirlemek üzere buna kafa yoran akademisyenlerin kurduğu Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) var.
TÜİK ile aynı gün enflasyon rakamlarını açıklıyor.
Her ne hikmetse TÜİK’in enflasyonuyla ile ENAG’ınki bir türlü birbirini tutmuyor.
Hani arada 3-5 puan olsa “tamam” diyeceğim.
Fark öyle böyle değil.
TÜİK’in aylık 9,49 olarak açıkladığı aylık enflasyonu ENAG yüzde 13,18, TÜİK’in yıllık 47,83 olarak ilan ettiği tüketici enflasyonunu ise ENAG yüzde 122,88 olarak hesapladı.
Yıllık enflasyon bakımından aradaki fark yüzde 75,05.
El insaf.
Bu farkın size, bana yansıması çok ağır maalesef.
Nasıl mı?
TÜİK ile ENAG enflasyonuna göre bir hesap yapalım.
Geçen yıl 5 bin 500 lira emekli maaşı alan bir kişi ENAG’ın enflasyonuna göre 12 bin 258 lira alacaktı.
Ancak TÜİK’in rakamlarına göre hesaplandığından (1 Ocak’ta yüzde 30 – 1 Temmuz’da yüzde 25: Yüzde 62.5)
8 bin 937 lira alıyor.
Arada 3 bin 320 lira fark var.
Asgari ücrete bakalım…
Geçen yıl 1 Ağustos 2022 tarihinde 5 bin 500 lira olan asgari ücret bugün 11 bin 400 lira.
Bu rakam da yılda iki defa zam ve enflasyonun üzerinde bir artışla belirlendi hatırlayacağınız üzere.
Öyle bile olsa.
ENAG’ın enflasyonu baz alınsaydı bu rakam net olarak 12 bin 258 lira olacaktı.
Buradan da anlaşılacağı üzere, TÜİK’in enflasyonu benim enflasyonum değil.
Hükümetin hesabı, yurttaşın hesabıyla tutmuyor.
Arada bırakın “makas oluşmasını” uçurum var.
Bu uçurumla oluşan piyasa gerçeği, cebimizdeki paranın satın alma gücüne galebe çalıyor.
Yani ekonomik kaybımız her geçen gün artıyor ve yoksullaşıyoruz.
Fakirleşiyoruz…
Sokaklarda mutsuz insanlar…
Emekliler günü minimum harcamayla geçirmenin yolunu ararken, dar ve sabit gelirliler ise boğaz tokluğuna bir yaşama mahkum olarak enflasyonun üzerlerinden silindir gibi geçmesini seyretmek zorunda kalıyor.
Daha önce de yazdım.
Yaz aylarındayız, sebze ve meyvenin en ucuz olduğu, doğalgaz gibi enerji maliyetlerinin minimum düzeyde bulunduğu dönemdeyiz…
Bunun bir de eğitimden enerjiye ek masraf kalemlerinin olduğu kışı var.
Uzun sözün kısası…
Bu benim enflasyonum değil.
Benim enflasyonum yıllık en az yüzde 100’ün üzerinde.
Ya sizin ki?