Her ne kadar Hakkı Kutlu abinin köşesinde belirttiği gibi değerli büyüğüm Prof.Dr.Uğur Demiray hocamın "amaç bu konunun sık sık tartışılıp meşrulaştırılması. Konuyu hiç tartışmazsanız, gerçekleşmeyecek de." görüşüne şiddetle katılsam da, Anadolu Üniversitesi’nde görev yapan bir akademisyen olarak "dert, döner sermaye katkısının kesilecek olması." ifadesinin muhataplarından biri olarak aşağıdaki açıklamayı yapmadan edemeyeceğim. Mesele Üniversite’nin bölünmesi neticesinde insanların kaybedeceği döner sermaye katkısı değildir. Mesele, açıköğretim gelirlerinin, Anadolu Üniversitesi'ndeki akademik çalışmaların ve verilen eğitimin niteliğinin artmasına yönelik olarak laboratuar, bilimsel araştırma projesi, patent, daha nitelikli akademik personelin istihdamı vb. olarak ülkemize, kentimize ve üniversitemize büyük katkılar sağlıyor olması ve bölünmenin bu katkılara büyük sekte vuracağı gerçeğidir. Anadolu Üniversitesi'nden ayrılacak mühendislik programları ve teknik programların yer alacağı yeni bir teknik üniversite, döner sermaye gelirleri olmazsa emin olun, uçaklarını uçuramaz, bakımlarını yapamaz, laboratuarlarındaki ekipmanları işletemez, sarf malzemelerini temin edemez. Açıköğretim öyle büyük bir değer ki, aslında Üniversitemizdeki pek çok değerin önüne geçiyor, başarılarının yeterince ön plana çıkmasına engel oluyor… Ancak mühendislik ve teknik alanlarda yapılan başarılı çalışmalar Açıköğretim gelirleriyle sağlanan fiziksel altyapı ve bu altyapı sayesinde istihdam edilebilen nitelikli akademik personelle sağlanıyor. Örnek vermek gerekirse, halihazırda her ne kadar çok ön planda olan Açıköğretim kimliği nedeniyle yeterince fark edilmese de, yeni kurulacak teknik üniversiteye aktarılmak istenen Fen Fakültesi ve Mühendislik Fakültesi’nin çok önemli başarıları bulunmaktadır. Türkiye'nin en iyi altyapısına sahip olan Anadolu Üniversitesi Fen Fakültesi ve Mühendislik Fakültesi, eğitim programlarıyla akredite olmuş bir yapıya sahiptir ve öğretim üyelerinin yaptığı uluslararası alan indeksine giren yayın sayısı açısından Koç Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi, Sabancı Üniversitesi, ODTÜ, Boğaziçi Üniversitesi gibi Türkiye'nin en önde yer alan eğitim kurumlarıyla aynı, hatta bir kısmından daha üst seviyededir. Bunun açık göstergelerinden biri yayın sayıları, bilimsel projeler, sanayi işbirlikleri ve akredite olmuş eğitim programlarıdır. Bir diğer gösterge ise, mühendislik fakültesi yönetimindeki meslektaşlarımın yıllardır Ulusal Mühendislik Dekanları Konseyi ve Dünya Mühendislik Dekanları Konseyi'nde aldıkları üst düzeyde görevlerle, ülkemizdeki ve dünyadaki mühendislik eğitimi politikalarının ortaya konmasında oldukça etkili olmalarıdır. Bir diğeri, Mühendislik Fakültesi ve Fen Fakültesinin eğitim programlarının akreditasyonun Türkiye’deki diğer Fen Fakültelerine örnek teşkil etmesidir. Eczacılık Fakültesi, Nanoboyut Laboratuarları, BİBAM, Seramik Araştırma Merkezi, Çevre Araştırma Merkezi, Yer ve Uzay Bilimleri Enstitüsü ve daha niceleri yine Açıköğretim Fakültesi kaynakları ile oluşturulmuş altyapısıyla uluslararası yayın indekslerine giren yayınlar, patent, proje vb. bilimsel çıktılar anlamında en önlerde yer almaktadır. Havacılık ve Uzay Fakültesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, İletişim Fakültesi de tartışmasız kendi alanında ilk sıralardadır. Diğer tüm Fakülteler, Ankara, İstanbul ve İzmir'deki köklü devlet üniversitelerden hemen sonra en üst seviyeden öğrenci almaktadır.
Sadece biz, Yer ve Uzay Bilimleri Enstitüsü olarak yaptığımız araştırmalarla, verdiğimiz hizmetlerle ve toplumsal katkı ile, geliştirdiğimiz ekipmanlarla Boğaziçi Üniversitesi, ODTÜ, İTÜ gibi kurumlarla rekabet ediyoruz. Hatta birçok çalışmamızla onların da yolunu aydınlatıyoruz. Afetlerin verdiği zararı, çevreye verilen zararları azaltmak amacıyla Türkiye’nin dört bir yanında yer ve yeri oluşturan sistemleri anlaşılır hale getirmeye çalışıyoruz. Türkiye’nin en yaygın sismik istasyonlarından birini işletiyoruz, bu amaçla çok özel ekipmanlar geliştiriyoruz...
Dolayısıyla zaten olmayacak bir bölünme olayıyla ilgili, "mesele Döner Sermaye katkılarının kesilmesi diye spekülatif, hatta manipülatif bir bilgi vermek", sadece Anadolu Üniversitesi'ne değil, üniversitenin teknik bölümlerinin bilgilerinden yararlanan Eskişehir Sanayii'ne ve en önemlisi Eskişehir'e çok şey kaybettirir. Emin olun Üniversite’deki pek çok nitelikli öğretim elemanı zaten Açıköğretim sürecine verdiği katkıyı, başka projelere aktarsa aldığı Döner Sermaye gelirinden çok daha fazlasını kazanır. Üniversitede yer alan tüm öğretim üyeleri Açıköğretim Sistemine verdiği önemli katkılar ve harcadığı emek ve mesai nedeniyle bu katkıyı alıyorlar. Ayrıca Açıköğretim gelirleriyle sağlanan altyapı ve araştırma imkanlara sahip mühendislik ve teknik programlar nedeniyle Eskişehir Türkiye’deki nitelikli araştırmacılar ve akademisyenler için bir cazibe merkezi haline geliyor. Ben zaten başta Sayın Bakanımız olmak üzere, Eskişehir siyasetini şekillendiren siyaset adamlarının aksini düşündüklerine inanmıyorum. Konunun bu noktaya gelmesinde de Eskişehir MHP Milletvekili Ruhsar Demirel’in yıl başında Meclis’e sunduğu teknoloji üniversitesi kurulması hakkında kanun önerisinin olduğunu düşünüyorum. Yani ortada aslında üniversitenin bölünmesi ile ilgili bir gündem belki de yok, bu gündem, üstünde durularak meşrulaştırılıyor...
Biz, Anadolu Üniversitesi olarak İngiltere'deki Open University'nin yaklaşık onda biri öğretim elemanıyla (Open University de 10bin kişi), Open University'nin on katı öğrenciye hizmet götürüyoruz ve buna karşılık Open University'de eğitim gören bir öğrencinin ödediği bedelin onda birini bile almıyoruz. Ve emin olun, her bir öğretim elemanı aldığı döner sermaye katkısını çok fazlasıyla hak ediyor. Open University'nin sadece uzaktan öğretim alanında değil, İngiltere'de AR-GE alanında da lider eğitim kurumu. Neden mi? Çünkü açıköğretimden aldığı gelirlerle, çok nitelikli araştırma projelerinin yapılmasına imkan sağlayabiliyor ve 20.000 lisansüstü öğrencisine eğitim veriyor. Aynı şekilde insan kaynağı sorunumuzu aşabilsek, teknik alanlarda pek çok alandaki AR-GE konusunda ulusal liderliğimizi, dünyada da liderliğe çevirebilecek kaynak, Açıköğretim sayesinde geliyor ve nitelikli akademik personel bu altyapı nedeniyle bu üniversitede çalışıyor. Döner Sermayeden öğretim üyelerine yaptıkları hizmetler karşılığında verilen katkının kesilecek olması değil mevzu. Son olarak kendi Enstitümümüz için söylenen ifadeyi Üniversitem için uyarlayarak ifade etmek istiyorum... Burası “Anadolu Üniversitesi.... dünyayı olumlu yönde değiştiren şeylerin başladığı yer”...