Bizim bedelli!...

Ülkemizde askerliği çok önemli bir yeri vardır…

Öncelikle…

“En kutsal vatan görevi…”

Öyle ki, çeşitli nedenlerden kusurlu oldukları için askerlik yapamayan gençlerimiz bile içlerinde bunun acısını yaşarlar…

İşe gireceksiniz...

“Askerlik sorarlar.”

Kız istersiniz...

“Askerlik sorarlar.”

Askere giderken yalnız aile değil toplum uğurlar:

“En büyük asker bizim asker...”

Hele terhişten sonra...

“Yalnız bitiren değil, tüm aile ayrı bir huzura kavuşur...”

***

Şu “bedelli” konusu gündeme geldiğinde hep içimiz sızlar...

Ne demek bedelli?

Milyonlarca gencimiz gitsin kutsal görevini hakkıyla yerine getirsin...

Gerektiğinde canını..

“Bedenini versin...”

 Parası olan da.. “Bedelini...”

***

Öncelikle şunu düşünmek gerekir ki...

“Bedel” kelimesi bile son derece yanlış bir yakıştırma…

Üstelik toplumda büyük yaralar açabilecek bir siyasi karar...

Milli Savunma Bakanı topu Davutoğlu’na attı:

“Kararı Başbakan verecek...”

 Davutoğlu “bedel” dediği zaman iş tamam...

Binlerce paralı... “Kutsal görevi kuruş kuruş ödeyecek!”

***

Üzülüyoruz... Gerçekten binlerce şehidimiz adına vicdanız sızlıyor...

Nasıl uğurlamıştık onları?

“En büyük asker bizim asker...”

Ya şimdi?

“En büyük bedel, bizim bedelli!”

“Yeter artık Hocam, yeter!”

Başlıktaki sözler orta yaşlardaki bir bayana ait...

Tramvayda feryat ediyordu...

Espark'tan bindik, Çarşı Durağı'nda öyle binenler oldu ki, kıpırdayacak yer yoktu...

İşte o anda bağırdı kadın:

“Yeter artık Hocam, yeter!”

Aslında ilk kez doymamıştık bu sözü...

Ama bu kadar derin ve tüm tramvaydakilerin duyacağı biçimdeki feryada ilk kez tanık olmuştuk

Köşemizi okuyanlar anımsayacaktır...

Daha önce de bu konuyu dile getirip “Estram” yetkililerini uyarmıştık..

Yine bir bayandı arayan...

O gün tam söylediğini sıkılarak yazmamıştık. ..

Hatta espriye boğmuştuk bu yakınmayı...

 Rahmetli "İsmet Erden"in ilk tramvay günlerinde söylediklerini dile getirmiştik:

"Biliyoruz, çok kalabalık oluyor ama, hele şu emekliler bir heveslerini alsın!"

Bu sözün ışığında takılmıştık biz de: "Hele itip kakanlar bir hevesini alsın!"

Evet Yılmaz Hocam...

Gerçekten de tramvaylarda hınca hınç bir izdiham yaşanıyor...

Hoş... Vatandaş da kaç yıl oldu hâlâ tramvay kurallarını öğrenemedi...

Ortalar boş, yürüyen yok!

Kapı bekçileri bir türlü yerlerinden kıpırdamıyor... Tüm bunlara karşın tramvay yetersiz kalıyor hocam...

Ne yapılır bilemiyoruz ama...

“Bir çözüm bulunmalı artık!.. “

 Günün incisi

Güle kokusunu veren “Gül” adı değildir.

Ona ister “Gül”, ister “Diken” densin, elbet ona ağıt yakacak bir “Bülbül” çıkar...

Hanri Benazus

Gerilim

Yırca cinayeti ülkedeki tüm cinayetleri anlamanın şifresidir...

Yırca'yı unutmayalım.. Hiçbir zaman ve asla...

Orhan Bursalı

Günün Balı

Her şey unutulduğunda, unutulmayana “kültür” denir...

Selma Lagerlof

Kolsuz Yaşar'dan

Pis kokular geliyor ama bana “EMPERYALİST” olan sana “AMBERYALİST” oluyor. Sendeki de ne burun ama!..

Kıssa-dan

“Fakir askerlik yaparken, zenginin bedel ödeyerek askerlik yapmaması olmaz” diyen Davutoğlu bugün “Bedelli askerliği düşünüyoruz” diyor...

Sen bir şey istemiyor musun?

Karı koca arabada giderken, kadın artık bu evliliğe devam etmek istemediğini, boşanmak istediğini dile getirmiş.

Adam hiç sesini çıkarmamış ama gaza basmış hızı 120’ye çıkarmış.

Kadın bu kez boşanma isteklerini sıralamış:

“Evi ben istiyorum” deyince adam hızı 150'ye çıkarmış.

Kadın devam etmiş:

“Ayrıca bütün çeklerini, kredi kartlarını ve arabayı da istiyorum.”

Adam hızı 160'a çıkarmış.

Kadın, “Hiçbir şey söylemeyecek misin? sen bir şey istemiyor musun?” diye sorunca da...

“Hayır, ben ihtiyacım olan her şeye sahibim” demiş...

“Öyle mi, nedir o?” derken, adam arabayı karşıdaki duvara süratli bir şekilde çarpmadan önce yanıt vermiş:

“Hava yastığı bende!”             .

Durak mı artık?

İki köylü tarla sulama anlaşmazlığı yüzünden birbirlerine girmişler . Küreklerle dövüşürken yara bere içinde kalmışlar. Biri “Durak mı artık?” demiş. Diğeri de “Durak gayrı”   diye yanıtlamış:

“Baksana, ayıracak kimse de yok!”

 Babacan’dan “Baba” gibi

Olgun ve düzgün bir politikacı olarak tanıyorduk "Ali Babacan"ı...

Hemen tüm gazetelerde çıktı haber…

Ali Babacan, G20 başkanlığını üstlenecek olan Türkiye'nin gelişmekte olan düşük gelirli ülkelerle gelişmiş ülkeler arasında köprü olacağını, KOBİ'lere de özel önem vereceğini söyledi...

 Ve de başlık:

“Türkiye fakirin sesini zengine duyuracak...”

 Hem de...

“1000 odalı Ak saray’ın konuşulduğu günlerde...

Cesur yürekliymiş, kutlarız Babacan'ı!..

Günün Olayı

“Türban sorununu çözeceğiz” diye AKP’nin ekmeğine yağ süren Y-CHP'li yöneticiler şimdi de “Dersim konusunu çözeceğiz” diye yağın üstüne reçel sürüyor...

Akif Kökçe

Günün Biberi

Askerlik fobisi olan gençlere istismara en müsait kesim olunca...

Şamadan Bedelli askerlik de gündem değiştirmek için en etkili ilaç oluyor.

Günün Sözü

Ortam değişince değişime uğrayan duygu, aşk değil geçici hevestir...

Hanri Benazus

Günün Şiiri

Kaçak

Ürkütülmüş bir geyik gibiydi gece

Doğurgan umutların bittiği yerde başlayan

Ve elleri cebinde yalnız bir adam gibi

Sigara dumanları ardına saklanan

Neresinden çeksek elimizde kalır

Bir türlü bitiremediğimiz şarkılar gibi

Ya da başlayamadığımız bir şiir

En iyisi hiç uyumamaktır

Biz bir gizin ortasında tutsaktık

Ürkütülmüş bir geyik gibiydi gece

Sigara dumanları ardından kaçarken gizlice

Yerimize umutlarımızı bıraktık...