Prof.Dr. Alper Çabuk

Bir fidanı yeşertmek

 insanların yaşam koşullarını iyileştirmek için

4 Şubat 2013 00:00
A
a
Sütiş Eskişehir
 insanların yaşam koşullarını iyileştirmek için yapılan çalışmalar… Bundan bahsetmiştik son iki haftadır, bilim ve fiziksel planlamadan bahsederken…

……….

Nasıl olağanüstü bir denge var etrafımızı kuşatan dünyamızda… Yaşamlarımızı tehdit eden, yaşamlarımıza son veren depremler, seller, taşkınlar, bir yandan yaşam alanlarımıza yaşam veriyor… Zaten aslında bu dengeyi anlamaya, özümsemeye çalışmadan oluşturduğumuz yerleşim yerleri, o olağanüstü, mücizevi doğa olaylarını, afetlere dönüştürüyor bizim için… Geçen hafta da söylediğim gibi,  “planlama çevreye duyarlıysa, çevrenin özelliklerini tam anlamıyla hesaba kattıysa, oluşturduğu yerleşimler, afetlerden de az etkilenir. Bu süreçte doğal, kültürel, fiziksel çevre özellikleri yeterince dikkatli şekilde değerlendirildiyse ve plan kararları bu şekilde oluşturulduysa, afetler o yerleşimleri tehdit etmez”…

………..

Anadolu topraklarındaki bu doğal güzelliklerin sebebini düşündünüz mü hiç? Ya da yanı başımızdaki Ortadoğu’da petrol fışkırırken, bizim topraklarımızda çok verimli petrol kaynaklarının olmamasını…Dünyamızda tesadüflere yer yoktur, herşeyin bir açıklaması vardır. Arap Yarımadası’nda depremler olmaz. Depremler olmadığı için doğa Anadolu’daki kadar çeşitlenememiş, yeraltı suları yeryüzüne çıkıp, yaşam verememiştir. Arap Yarımadası’nın bu katı haline karşı, Anadolu toprakları, Arap Yarımadası’nın etkisiyle çok hareketlidir… Çokça depremler yaşanır ve bu depremler, doğanın yaşam bulmasına, biyolojik çeşitliliğimizin artmasına, doğanın can bulmasına neden olmuştur… Yani aslında bu depremler, doğanın can suyu olmuş, Anadolu toprakları biyoçeşitlilik anlamda dünyanın en zengin toprakları olmuştur. Buna karşılık bu hareketlilik, Anadolu topraklarını depremsellik açısından dünyanın en tehlikeli yerlerinden biri yapmış, depremlerin yerin altında oluşturduğu kırıklardan yer altı suları yerin üstüne çıkarken, daha farklı kırıklar yerin altında oluşan petrolün  belli noktalarda yeterince toplanamamasına, o kırıkların arasından petrolün kayıp gitmesine, belki de çok daha derinlerde birikmesine neden olmuştur… Bunu zaten neredeyse yüzyıllar önce doğanın dilini anlamış olan Fransızlar ve İngilizler belki de farkettiği için, Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları Güneydoğu’da aslında petrolün sınırları olarak şekillenmiştir… Misak-i Milli sınırları içinde olan Musul, Kerkük ve Süleymaniye, belki de bu yüzden Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yer almamıştır. Zaten birkaç yıl öncesinden hatırlayacaksınızdır, bu bölgenin yüzyıl kadar önce II Abdulhamit’in verdiği destekle Batılılar tarafından çizilmiş bir petrol haritası Aksiyon Dergisi tarafından bulunup yayınlanmıştı.

……

…çölde susuz kaldığınızda petrol sizin susuzluğunuzu gidermez, aç kaldığınızda toprağa ektiğiniz fidana can suyu olmaz… İşte şimdi muasır medeniyetler, artık bunun bilincinde, dünyanın farklı coğrafyalarından tarım topraklarını alma gayretindeler… ya da biyoteknoloji yardımıyla GDO dediğimiz, organizmaların genetiğini değiştirerek daha az su, daha az besin maddesi, daha az toprak, daha ekstrem koşullarda yaşayabilen tarım ürünleri yaratma peşindeler… Böyle bakınca dünyaya, sizce Anadolu topraklarında petrolsüz yaşamak, şans mı, şansızlık mı? Ya da depremlerin bu kadar çok olduğu bir coğrafyada olmak, şansızlık mı, şans mı? Önemli olan tek şey, doğa kendini bize anlatıyor zaten, onu anlamaya çalışmak, ona göre yerleşimlerimizi planlamak. İşte o zaman, o çok korktuğumuz depremler, seller, taşkınlar bizim için afet değil, güzel doğa olayları olacak, yaşam alanlarımıza yaşam veren doğa olayları…

………….

Geçtiğimiz Cuma günü, ikinci kez baba olma mutluluğunu yaşadım. Oğlum Alp Deniz’e kardeş, kızım Derya Nehir dünyaya geldi… Bir fidan daha yeşerecek… Biz ebeveynlerin görevi, o fidanlara sadece can suyunu vermek… Umarım o fidanlar, yeşerecek, benim bıraktığım yerden benim mücadeleme devam edecekler, dünyaya, insanlara yararlı olma, dünyayı değiştirme çabamı sürdürecekler…ve daha yaşanabilir, barışcıl ve insancıl, daha adil bir dünya düşünü yaşama geçirmek konusunda hedefe daha yakın olacaklar… Aslında zaten sadece ebeveynler yetiştirmiyor o fidanları…O fidanlar da ebeveynleri yetiştiriyor… Allah yardımcınız olsun… Yolun açık olsun Deniz, yolun açık olsun Nehir…

Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi