Soner Yüksel yazdı
Eskişehir’de bazı işleyişler ve bazı serzenişlerde ciddi algı farkları var. Yanlış işleyen bir şeyleri eleştirmek, şikâyet etmek ve çözüm aramak için çağrıda bulunduğumuz mercileri bile doğru olarak tespit edemiyoruz. Bir nevi pide salonundan yolluk, halıcıdan lahmacun istiyor gibi yanlış talepler içindeyiz.
Bu yüzden ne zaman Barlar Sokağı diye bir eleştiri yazısı yazsam akabinde yazıdaki sorunu destekleyen ama hemen akabinde bunun çözümü için Tepebaşı Belediyesi’ne serzenişte bulunan yorumlar görüyorum.
‘Bu iş Belediye değil Emniyet Müdürlüğü’nün çözmesi gereken bir hale gelmiş durumda’ diye yazmama rağmen durum değişmiyor.
Bu yüzden altını çize çize, tane tane açıklamaya çalışarak bir kez daha çare aramak boyun borcum oldu.
Belediye bu tür işletmelerde ruhsat için gerekli şartlara bakar, denetler, şikâyete göre kontrol yapar ve kanunen buna uygun olmayan durumlara rastlar ise para cezasından, ruhsat iptaline kadar ceza uygulayabilir.
Peki, her şey denetimlere uygun ise Belediye’nin eli kolu bağlı ise ve bu konuda onun yapabileceği bir şey yok ise bu konuda çare arayacağımız mercii Belediye mi olmalı, Emniyet mi?
Mesela bir yerde Eskişehir’in kalitesine uygun olmayan, hatta tabiri caiz ise pavyon mantığıyla işletilen ve mekâna bağlı çalışan kadınların masalara ısmarlanan şişirilmiş içki parasıyla davet edildiği, bu yüzden ciddi hesap sorunları ve kavgaların yaşandığı mekânlar var ise bunlarla ile ilgili sorunları zabıta mı çözecek? Polis mi kontrol altına alacak ya da yaptırım uygulayacak? Hangisi daha mantıklı, hangisi daha gerçekçi bir çözüm olur.
Konuyla ilgili konuştuğumuz kişilerden biri “Acaba bu tür mekânlara özellikle dokunulmuyor da Tepebaşı Belediyesi zor durumda kalsın, insanlar nasıl olsa işi onlara mal ediyor diye düşünerek ‘Bu mekânların çok üstüne gitmeyin’ demiş olabilir mi?” diye sordu.
“Yok canım, böyle bir şey olmaz” dedim ama ‘olmaz’ dediğim her şeyin olabildiği bir ülkede büyük bir samimiyetle reddetmek zor oldu bu düşünceyi. “Umarım öyle değildir” demekle yetindim.
‘İnşallah öyle değildir, inşallah konu çok önemsenmiyordur’ diye iç geçirirken bir daha altını çizmenin de farz olduğunu düşünerek yazdım.
Ne de olsa bağcıyı dövmenin değil, üzüm yemenin peşindeyiz… Ha “Bu adam taktı bu işe herhalde alkol alanlara düşman” diye düşünen de var ise hala, yani konuyu anlamadıysa “üzüm” diyorum azizim fıçıda bekletileni de, salkımına da karşı değilim. Derdim insanların tercihleri değil bilakis bu tercihlerini nezih, kaliteli, güvenli ve Eskişehir’in imajına zarar vermeden yapabilmek. Bunu yaparken de sorumlu olanı doğru anlatabilmek. Umarım anlaşılabilmişimdir.