Belki yandaki karikatür gibi olabilir ama...
Böyle anıları "bedelli"ler rüyalarında görebilecekler mi?
Balıkesir'deki Ordunat Okulu'nda öğrenciydik...
Tam 30 kişilik koğuşta kalıyoruz...
Yaşımız da "30" olduğu için "Baba" derlerdi...
Daha ilk günlerde de gazete kavgası çıktı...
Kimi "Tercüman" istiyor, kimi "Cumhuriyet..."
İkisine de "Hayır" deyip el koyduk:
"Hürriyet ve Milliyet alınacak..."
…….
Öğrencilik bitti, sıra kura çekimine geldi...
Yedek subaydık artık...
Bir çektik "Rize..."
“İyi oldu" dedik, çünkü Karadeniz'i hiç görmemiştik...
Sevincimizi gören yüzbaşı atılmıştı:
"Rize değil o, Vize…”
O nerede?
"Git haritaya bak, öğrenirsin!"
Baktık, Bulgar hududunda bir yer.
Bir gece nöbetteyiz, geziyoruz bölgeyi yerde bir asker…
"Kalk" diyoruz tınmıyor!
Çevredekiler "Anlamaz komutanım" diyor...
Yaşı 50’ye yaklaşmış, üç karısı, sekiz çocuğu varmış...
Söyleneni anlıyor ama anlamak istemiyordu galiba!
Orada düşünmüştük "Bu mudur?" diye:
"Alavere dalavere
Kürt Memet nöbete!.."
…….
Hiçbir zaman Subay Orduevi’ne gitmedik...
Hep astsubaylarla birlikte olduk...
Onlar "poker" öğretmeye çalıştılar, biz de "anastra"yı...
Tam öğrenmişlerdi ki..
"Askerlik bitti..."
…….
Bugünlerde torunlarından başka bir şey düşünmeyen "Ahmet Atuk" un dilinden düşmeyen tekerlemedir:
"Verme bisikleti Kürde, gider çarpar valiye!.."
Ama onun da bir "bedel"i vardır!
"18 bin liraya kaç bisiklet alınır acaba!.."
F-4'lerden F-35'lere
Tarih 16 Ekim 1974...
ABD'nin North Carolina eyaletinden kalkan "F-4"ler Eskişehir'e doğru geliyordu...
Büyük bir tören düzenlenmişti...
O günlerde TRT'nin Eskişehir temsilcisiydik…
Uçaklar akşam saatlerinde 1. Taktik Hava Jet Üssü’ne inmişti…
Garnizon öyle kalabalıktı ki, bir anlamda bayram yeri gibiydi...
İlgili komutanla radyo için canlı söyleşi yapmıştık...
Sözlerini unutamayız...
"Asker olmadığınız için bilemezsiniz" demişti:
"Şu anda duyduğumuz onur veren güç bir başkadır bizim için..."
Ve yıl 2014...
İlk "F-35”ler üç yıl sonra yine Eskişehir'e gelecek... Nereden nereye!..
Ama büyük bir farkla ve daha güzel bir onurla...
"Motorlar Eskişehir’den..."
Horoz duası
Horoz, önünde naz yapmak için kaçan, sıra nihayet kendisine geldi diye dünden razı tavuğu kovalarken, çiftçinin karısı elinde yem torbası ile çıkagelmiş.
Horozun tavuğu kovaladığı yönün tam aksine bir avuç mısır tanesi atmış. Horoz, anında tavuğun peşini bırakıp mısır tanelerine doğru uçmuş...
Kenardan olanları seyreden bir köy delikanlısı "Aman Tanrım!" demiş:
"Ne olur beni böyle bir tercihe mecbur edecek kadar aç bırakma!.."
O adam kim?
Bir konferansın bitiminde konuşmacı dinleyiciye sorar:
"Hata ettiğini anlayınca ısrardan vazgeçen adam akıllıdır. Peki, hata etmediği halde, karşı tarafın ısrarına direnmeyen adam kimdir?"
Yaşlı bir adam yanıt verir:
"Kocadır..."
Günün Şiiri
Biçimler
Sımsıkı avuçlarda yazgılara sığmayan
Tek sözdü başkaldırı o geceli çağrıda
Sen varsan anılarda güçlenir direncim
Umut bekler gibi en uzak yıldızlardan
Korkusuz yürüdük dağlara karşıt
Ertelenir yarına yüreğimde sen varsan
Her yalnızlık ağrısında ulaşılan doruğa
Sabırsız bir bölümdü o uzak yenilgimiz
Biçimler çizdik bembeyaz duvarlara
Gönenir bilincin belleğimde sen varsan
Engin Aşkın (Varlık-1978)
Naziler'den hukuk dersi
"William Shirer"in "Nazi İmparatorluğu" adlı üç ciltlik ünlü eserinde hukukla ilgili ilginç satırlar bulabilirsiniz.
Örneğin, Adalet Müşaviri Dr. "Hans Frank" yargıçlara görevlerini şöyle anımsatıyor:
-Nasyonel sosyalizm karşısında hukuk bağımsızlığı yoktur. Vereceğiniz her karardan önce kendinize şunu sorunuz:
"Benim yerimde Führer olsa nasıl karar verirdi?"
Yine de Alman Yüksek Mahkemesi yargıçları hukuktan vazgeçmiyor. Bunun üzerine "Halk Mahkemesi" adlı korkunç mahkeme kuruluyor. Bu mahkemenin 9 üyesinden 4’ü hukukçu, 5 üyesi de partilerden seçiliyor. Böylece kararlarda hukuk değil "Führer" öne geçiyor...
Ne dersiniz?
"Böyle karanlık dönemler artık çok geride kaldı, değil mi?"
En kalıcı eserler
Yurt dışında çalışan ya da gezip görenler Batı demokrasilerinde bir gelenek olduğunu dile getirirler...
- Şu veya bu şekilde aktif siyasetten çekilen üst düzey politikacılar anılarını kitaplaştırarak, iç yüzü bilinmeyen pek çok olayı tarihe kaydediyorlar…
O kitaplarda siyasetin aslında ne kadar karmaşık bir oyun olduğunu yazıya dökülen samimi itiraflardan anlıyor, önemli olayların perde arkasını öğrenme fırsatı buluyorsunuz...
"Peki, bizde neden öyle bir şey olmuyor?"
Nedeni açık, çünkü bizim siyasetçiler Hak'ın rahmetine kavuşana kadar siyasetin içinde!..
Koltuğu kaybetseler bile, "Nasıl olsa bir gün geri döneriz" diye kalemi ellerine almıyorlar.
Oysa işi zamanında bırakıp köşelerine çekilseler…
Yaşadıkları olayların bilinmeyen yönlerini kâğıda dökseler, Türk siyasi tarihine en kalıcı eseri bırakmış olmazlar mı?
Kıssa-dan
Osmanlı'da bedelli askerlik 1846 yılında başlamış.
Çok geçmeden de borçlanma, kapitülasyonlar, toprak kaybı ve işgal gelmiş...
Günün Balı
Eleştirinin sınırı tartışılıyormuş.
Daha sonra kınayacaksan..
"Her türlü kışkırtma serbesttir!"
Günün Sözü
En başarılı siyasetçi halk çoğunluğunun aklından geçeni, bağıra bağıra söyleyen adamdır.
T. Roosevelt
Günün Olayı
İstanbul'da "din dersi veren Özbek hoca" vurulmuş!
Hayırdır!
Ülkemizdeki din hocaları dinden mi çıktı ki, din derslerini yurt dışından getirilen din hocaları veriyor...
Günün Biberi
PKK ne zaman teröristlik ve bölücülükle suçlanacak?
Merak eden varsa söyleyelim
"AKP ile ortaklık bozulduğu zaman."
Akif Kökçe
Günün İncisi
Bir milletin değeri, o milleti meydana getiren insanların değeriyle ölçülür.
Gerilim
PKK silah bırakmayacak ve sadece "Güvenlik birimleri" olarak adı değişecekmiş.
Buna "çözüm" değil, "ihanet süreci" denir...
Rahmi Turan
Özdeyiş
Hayatta iken her şeyin hesabını verebiliyorsak, ölürken tasalanmaya gerek kalmaz...
Hanri Benazus
Günün Uyarısı
Galibiyetinle böbürleniyorsan, mağlupsun demektir…