GÜNÜN SÖZÜ : Hayatta en zor şey de; insanın kendi kendini teselli etmek zorunda kalmasıdır. WİLLİAM SHAKESPEARE
DEDEM DİYOR Kİ: Benden nefret edenlerden nefret edecek vaktim yok. Çünkü ben, bana değer verenleri sevmekle meşgulüm.
Ben 41 yıldır gazetecilik yapıyorum. Geçtiğimiz Cumartesi günü de dâhil olmak üzere Eskişehir’de isem tüm kongrelerine gittim…
Çok sakin geçen kongrelerde oldu, çatırtılı geçende…
Kimi zamanda aday çıkmadı…
Kongre yapılan salonun önünden geçen adamın kolundan tutulup zorla başkan yapıldı…
Veya kulübün anahtarlarını belediye başkanlarının makam odalarına atıp gidenlerde oldu…
İster istemez belediye başkanları kucağına bırakılan çocuğu ölüme terk etmemek içim bakmak zorunda kaldı…
Selami Vardar, Sezai Aksoy ve Aydın Arat futbol bilgileri ve kültürleri olmamasına rağmen kucağına bırakılan çocuğu iyi besledi…
Karnını doyurdu, içeride ve deplasman maçlarına götürdü…
Hem de bugünkü kadar gelir olmamasına rağmen…
Günü geldiğinde başkanlık görevlerini teslim ettiklerinde kasa tam takır olmadı…
Bugünkü kadar borç yaparak, gelecek başkan ve yönetim kurulu üyelerini çaresiz bırakmadılar…
Bay Hoşcan üç yıl önceki genel kurulda çok iddialı sözler etti.
En önemlisi ise,”Ben bu kulübü Halil Ünal’dan daha iyi yöneteceğim. Şu anda Eskişehirspor’da değişim başlamıştır” diyen Bay Hoşcan sözünü tuttu!
Siyah-Kırmızılı Kulübü Halil Ünal’dan daha iyi yönetti ve kulübü süper ligden PTT Birinci Lige düşürerek değişimi gerçekleştirdi!
“Ben kulübü yönetmeyi beceremedim” diyeceğine başarısızlığın faturasını başkalarına kesmeye çalışıyor…
Neymiş “Hakem Hataları”, “Direkten dönen toplar”, ve “sezon başından beri bu takım düşecek dedikoduları ligden düşmemize neden oldu” diyor…
Ya Allah aşkına…
Sezon başından beri hafta sonları TV kanallarında hafta içerisinde oynanan maçların değerlendirmesini yapan ünlü spor adamları yorumlarında Eskişehirspor ile neler söylediklerini Baş Hoşcan hiç dinlemedi! Herhalde…
Mustafa Denizli, Rıdvan Dilmen, Erman Gölet, Ahmet Çakar, Sinan Ergin, Rasim Ozan Kütahyalı, Ersin Düzen gibi isimlerin, ”Eskişehirspor’un mevcut kadrosu süper ligde mücadele edecek güce sahip değil. 2’nci veya 3’ncü ligde oynarlar” sözleri hala kulaklarımda çınlıyor…
Bay Hoşcan, hakem hataları, verilmeyen penaltılar ve aleyhimize verilen penaltılardan yakınıyor…
Hakem hatalarından sadece Eskişehirspor’un mu canı yandı?
Fenerbahçe Kulüp Başkanı Aziz Yıldırım; “hakem hataları canımızı acıtıyor” diye bağırmadı mı?
Akhisar-Galatasaray maçında Akhisar’ın aleyhine verilen penaltıları görmedin mi?
Eskişehirspor ile birlikte ligden düşen Sivasspor ve Mersin İdman Yurdunun hakem hatalarından hiç mi canları yanmadı?
Veya lige tutunmayı başaran Gaziantep, Kayserispor, Rizespor’un aleyhine haksız penaltı düdükleri çalınmadı mı?
Ama onlar yaşadıkları hakem hatalarına rağmen kadrosundaki süper ligde mücadele edecek futbolcular bulunduğu için ligde kalmayı başardılar…
“Eskişehirspor Kulübünü Halil Ünal’dan daha iyi yönetemedim” diyerek taraftarlardan özür dilemek yerine, ligden düşmenin faturasını başka yerlere kesmeye çalışıyor…
Son olarak beni ve pek çok Eskişehirspor Kongre Üyelerini üzen bir olaydan da bahsederek yazıma son vermek istiyorum…
Cumartesi günü çoğunluk sağlanamadığı için yapılamayan kongreye Bay Mesut Hoşcan iki koruma ile geldi…
Ben bugüne kadar Eskişehirspor Kulübü Başkanının kongrenin yapılacağı salona korumalarla geldiğine ilk kez tanık oldum…
Bay Mesut Hoşcan, Halil Ünal’dan üç yıl önce aldığı takım kadrosunu, daha doğrusu takımın iskeletini bozarak kulübü ligden düşürdüğü için taraftarların kendisine saldıracağından mı korktu?
Üç yıldır kulüp başkanlığı yapan Bay Hoşcan, Eskişehirspor için canını, kanını, parasını veren, kar-kış, yağmur demeden destek veren taraftarların saldırısından korkuyorsa o zaman bu şehri terk etmeli!
Eğer taraftarların saldıracağı ve zarar vereceği düşüncesinde isen, sokakta gezerken demi yanında korumaların olacak?
Merak etme…
Taraftarlar üzüntüsünü çoktan kalbine gömdü…
Sana da beddua etti…
Yeni sezonda da kar-kış, yağmur demeden desteğini lig sonuna kadar sürdürecek…
Elde şampiyon olacak kadro bırakmamana rağmen…
*-******
Lunapark’taki oyuncakları kim kontrol ediyor?
Geçtiğimiz Pazar günü İsmet İnönü Caddesi üzerindeki Lunapark’ta ‘Crazy Dance’ adlı oyuncağa binen bir genç kız, emniyet kemerinin kopması sonucu oyuncaktan fırladı.
Genç kızın, oyuncağın etrafında çevrili korkulukların da yerinden söküldüğü ve bu yüzden yere düştüğü öğrenildi.
Allahtan ‘Crazy Dance’ adlı oyuncaktan düşen genç kızın hayati tehlikesi yok…
Sevindirici olan bu…
Oyuncak düşen genç kız ve korkulukların üzerine düşen 2 kişi bu kez olaydan çok ağır yara almadan kurtuldu…
Oyuncaktan düşen genç kız ya lunaparkta eğlenmeye gelen insanların üzerine düşmüş olsaydı…
Veya hayatını kaybetseydi bunun hesabını kim verecekti?
Bu oyuncakların üzerine kışın kar, baharda yağmur yağdı…
Kıştan çıktıktan sonra hizmete girmeden önce lunaparktaki oyuncakların bakımı yapıldı mı?
Bu oyuncaklara bahar ve yaz aylarında binlerce insan biniyor…
Onları güvenli olup olmadıkları konusunda herhangi bir kurum veya kuruluş kontrol ediyor mu?
Bu kez oyuncağa binen kişiyi Allah korudu!
Ama bundan diğerlerini de koruyacak anlamı çıkarılmamalı…
Önümüz Ramazan Bayramı…
Lunapark’ta eğlencenin tavan yaptığı günler geliyor…
Bu oyuncakların güvenli olup olmadıklarını kontrol edecek kurum veya kuruluş kim ise bir an evvel gerekli denetimi yapmalı…
Lunapark’taki oyuncakların işletmecileri de, yetkili kurum ve kuruluşun yapacağı denetimi beklemeden ilgili kişi veya kuruluşlara, sağlam olup olmadıklarının kontrollerini yaptırmalılar…
Kontrolleri yapan kişi veya kuruluşlar da,”oyuncakların kontrolleri yapıldı. Var ise eksikleri tamamlandı, tamiratları yapıldı. Güvenle binilebilir” diye işletme sahiplerine yazı vermeliler…
Oyuncakların işletmecileri de bu denetim raporlarını halkın görebilecekleri yerlere asarlar ise, kişilerde gönül rahatlığı içerisinde binerler…