Alkol almayan, alanlara karşı çıkan birisi değilim. Bilakis alkol alan insanlara yapılan acımasız eleştirilerden rahatsız olan ve bununla ilgili yasakçı zihniyetle mücadele edilmesi gerektiğini düşünen biriyimdir. Bunu özellikle belirtiyorum ki mesajım net olsun.
Malumunuz Barlar Sokağı, Neyzen Tevfik Sokak dediğimiz ve içinde onlarca işletmenin yer aldığı bir eğlence alanımız var. Sıkça tartışılır, sıkça eleştirilir bu alan. Bu sokağın kurulduğu günlere ve bugün içinde bulunduğu hale bakınca bu şikâyet, eleştiri ve serzenişlerin haklı olduğunu görmek ise son derece üzücü.
Çünkü açılışı bizzat Belediye Başkanlarının katıldığı renkli görüntülerle yapılan bu sokak için arzu edilen şey bu değildi. Nezih, Ailece gidilebilecek, Kültür ve Sanat faaliyetlerinin harman olduğu, sadece alkol için değil yemek kültürü için de güzel örneklerin yer alacağı bir alan hayal edilmişti. İlk günler bu amaca uygun da gitti ama sonradan sürekli el değiştiren işletmeler, daha çok kar amacı gütmek, farklı rekabetler ve başka etkenler nedeniyle gelinen hal içler acısı…
Artık herkes bu alanı Barlar değil Pavyonlar Sokağı olarak dillendirmeye başladı. Aileler, bırakın kadınları, erkekler bile bu sokaktan geçmeye korkar olmuş ve Eskişehir’in orta yerinde, yerleşim alanı içindeki bu alanın ortaya koyduğu vitrin şehir adına da kötü bir algı yaratıyor.
Elbette işini düzgün yapan, kaliteli hizmet üreten ve bu söylediklerimden alınmaması gereken işletmeler de yok değil ama diğer kötü örnekler yüzünden maalesef onlar da olumsuz etkileniyor.
Sokakta para karşılığı masalara giden ve pavyon kültüründen bildiğimiz tarzda kadınların olduğu mekânlar, kumpasa getirilip büyük hesapların ödetildiği müşteri mağduriyetleri ve buna bağlı kavgaların, gerginliklerin eksik olmadığı bir tablodan bahsediliyor.
Anlatılanlar, bahsedilenler elbette bu kadar değil, yazmaya bile hicap duyduğum son derece sıkıntılı onlarca hikâye duydum.
Üstelik Belediye ve Emniyet sürekli takipte, denetimde olmasına rağmen ayyuka çıkan bu sıkıntıların Eskişehir’e verdiği zarar nedeniyle de bir şeyler yapılması gerekliliği ile tüm yetkin ve yetkili isimlere çağrıda bulunuyorum.
“Kapatıp kilitleyin” değil derdim ama bu imajı yıkacak keskin hamleler ve müeyyideler olmadan işin içinden çıkılmayacağı da gerçek.