"Gün Sazak"la o kadar iyi günlerimiz olmuştu ki...
O günlerin..
"Baba oğulu gibi!"
Ama "Süleyman Sazak" Eskişehir milletvekili oldu gitti, inanın yüzünü bile görmedik!
***
Dr. "Nafiz Mercan" da saygı duyduğumuz bir insandır...
Anamızı ameliyat erip, bir süre daha yaşamasını sağlamıştı...
Gün geldi, oğlu "Murat Mercan" milletvekili oldu...
Onun da yüzünü görmedik ama, babasına duyduğumuz saygımızdan kendisimi bazı konularda uyarmak istemiştik...
Daha doğrusu, bu isteği kendi beyanları gerektirmişti…
Ne demişti?
"Çalışmayan bürokrata izin vermeyeceğiz..."
Hemen kaleme almıştık:
"Aman Murat Bey, bu konuda biraz dikkatli olun, sizi yönlendirenler de olabilir..."
Ne yazık ki dinlemedi... Bırakın çalışmayı, işi çok iyi bilen bürokratları bile ayıkladı..,
Önce Sağlık Müdürlüğümden başladı, sonra "TEDAŞ"ı duman etti!..
Haklıydı, kendi insanı ile çalışmakta yerden göğe kadar haklıydı... Ama koskoca bir müesseseyi çocuk oyuncağı gibi yöneten bürokratlara kadar inmesi yanlıştı...
Bunu kendileri de anlamıştır...
Özellikle de "TEDAŞ" için fazla konuşmaya gerek duymamıştık...
Nedeni açık..
"Ampul orada..."
Hem de "Gavur icadı!"
Büyükmüşsün''Galile” dünya dönüyor işte...
Sen de kusura bakma''Edison.
"Ampul Türkiye’de..."
Cumartesi öyküsü
Refik Durbaş’tan Yaşar Kemal
70’li yılların basında, "Cem Yayınevi", o günlerin bir edebiyat mahfeli idi.
Ben bir yandan Cumhuriyet gazetesinin düzeltme servisinde çalışıyor, bir yandan da Cem Yayınevi'nin bastığı kitapların düzeltilerini yapıyordum.
Yaşar Kemal'in "Demirciler Çarşısı " Cinayet romanı yayımlandı. Aşırı titizlikle düzeltisini yaptım.
Üç-dört gün sonra Yaşar Kemal geldi yayınevine. Romanın yayımlanırından pek hoşnut değildi. "Romanda büyük yanlış var" diye söyleniyordu. ..
Sorun anlaşıldı.
Romanın sonunda birkaç kez, arka arkaya "O güzel adamlar o güzel atlara bindiler gittiler" cümlesi geçiyordu. Bu cümlenin biri, nasıl olmuşsa romandan atılmıştı.
Yaşar Kemal'in canı bu nedenle sıkkındı.
Ben düzelti yaparken böyle bir cümleyi attığımı hatırlamıyordum… Roman, Yelken Matbaası’nda dizilmişti. Matbaanın sorumlusu ise "Topal Erdoğan"dı.
Hemen Erdoğan usta arandı.
Müsveddeler getirildi, görünürde bir sorun yoktu. O yıllar kurşun harflerle dizilen kitaplar, 16 sayfalık formalar halinde basılıyordu.
"Demirciler Çarşısı Cinayeti" nin son üç-dört satırı bir forma için yeterli görünmüyordu. O fazla üç-dört satır için ya yarım forma daha kağıt harcanacak, ya da atılacaktı.
Erdoğan Usta da, yarım forma uğruna o satırları harcamıştı.
Savunmayı ise şöyle yapacaktı:
"Yaşar abi, anladık yahu, o güzel adamlar o güzel atlara bindiler gittiler. Tamam da bunu sekiz-on kere söylemenin ne anlamı var?"
Yaşar Kemal'in kahkahası yayınevinde bir bomba etkisi yaratmıştı.
Kadın kotası
İstanbul'da iki aday konuşuyor:
"Kemal Bey Mehmet Bekaroğlu'nu Astanbul’dan birinci aday gösterecekmiş."
-Olamaz öyle şey.
"Neden olmasın?"
-Kemal Bey, birinci sıraya kadın kotasi kullanacağını söyledi...
"İyi ya işte..."
Kolsuz Yaşar'dan
"Şey Dili Edebiyatı1ndan mezun oldum..."
Bana..
"Şey gibi bir iş bulur musun abi?"
Cuk
Tatlı yiyelim, tatlı konuşalım...
"Diyetizyene birlikte gideriz!"
Kıssa-dan
Cüzdanı vicdanına ağır basana "işbirlikçi", midesiyle düşünüp bağırsaklarıyla karar verene de "yalaka" denir....
Günün Balı
Scdece "çakmak" gibiler sanıyorduk.
Meğer bazı siyasiler "gaz" ile çalışıyormuş....
Günün Sorusu
3 çocuk yapana günde 95 kuruş verilecekmiş.
"O kadar uğraşmaya değer mi?"
Balthör
Günün sorusu
3 çocuk yapana günde 95 kuruş verilecek.
“O kadar uğraşma değer mi?”
Hamam önündeki dilenci
Yıllardır yıkanmayan adamı zorla hamama götürmüşler. Parası da yokmuş...
Yıkandıktan sonra yalvarmaya başlamış:
"Ne olur Tanrım... Beş para yolla da şu hamam parasını verip çıkayım buradan..."
Derken, hamamın bir duvarı yıkılmış. O da para vermeden çıkmış hamamdan...
Biraz ileride bir dilenci de yalvarıyormuş:
"Ne olur Tanrım... 100 altıncık göndersen de hayatım kurtulsa..."
Hemen atılmış hamancı:
"Aman kardeşim, ne olur sus" demiş:
"Beş para istedim vermedi de hamamın duvarını yıktı. Senin 100 altına şehri yakar valla!"
Otel-Motel
Temel ve sevgilisi geziye çıkmışlar. Yolda "motel" yazısını gören Fadime sormuş:
"Otel tamam da, motel neyin nesi oluyor?"
Temel, biraz düşündükten sonra yanıt vermiş:
"Kaşık-maşık gibi hani!"
Günün şiiri
Meydanda
Durmuşum kalabalık meydanda
Selam veriyorum gelen geçene
Bırakmış kendini ayaklarına
İçinden aşkın, sevincin, üzüntüsüne
Bir nehir akıyor canlı, sıcak
Çalışmak, kazanmak, yaşamak düşünceleri
Gidiyorlar yüzleri
Bir açılarak, bir kapanarak
Kimbilir başlarına ne gelir
Her biri neler çeker
Kopuyor bir yanım uzaklaşanla
Soramıyorum kimseye bunca insan
Nerden gelir, nereye gider...
Başaran (Varlık-1952)
Burhan Kuzu
AKP'nin laf değirmenlerinden "Burhan Kuzu" Twitter’da Yaşar Kemal’i anıyor:
"Anadolu insanının çilesini eserlerinde yansıtmıştı. Benim çilelerimle bu eserler örtüşür. "
Bir takipçi de Burhan Kuzu'ya "İnsan ölür kalır eseri, eşek ölür kalır semeri. Yaşar Kemal eserler bıraktı. Bakalım siz ne bırakacaksınız?" diye seslenince Kuzu1dan gelen yanıt:
"Sana bir şey bırakırız herhalde."
Günün Olayı
PKK, "İç güvenlik yasası düzeltilsin" diyor.
Düzeltiliyor!
-Artık sokakta slogan atanlar hapiste, dağda kurşun atanlar ofiste ağırlanıyor.
Akif Kökçe
Günün Biberi
- Erdoğan zehirlenmesin" diye 1.4 milyon dolarlık cihaz alınmış
Pekiii… Ya suikastçılar zehir ölçen cihazları bozarsa?
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...