Atatürk’ün Batı Anadolu gezisinde, Eskişehir de var. O gezide konuşulanlar ise...
Sinan Meydan’ı sürekli takip ederim. En iyi Cumhuriyet tarihi araştırmacılarından bir tanesidir.
*
Sözcü’de okudum. Meydan, Eskişehir’i yakından ilgilendiren bir konuya ilişkin ciddi bilgi vermiş.
*
Şöyle başlamış Meydan: “Atatürk 1923 yılı başındaki 35 günlük Batı Anadolu gezisinde, sadece gazetecilerle, yöneticilerle, komutanlarla ve halkla görüş alış verişinde bulunmamış, aynı zamanda bir devlet adamının gazetecilerle ve halkla nasıl konuşması gerektiğini de göstermişti.”
*
Tabi deneyimli tarihçinin bahsettiği Atatürk’ün Batı Anadolu gezisinde, Eskişehir de var.
*
Atatürk Eskişehir’e geldiğinde; mutasarrıf, orman, maarif, baytar müdürleri ve Eskişehir mebusuyla bir araya gelmiş. Bununla birlikte din adamları, yöneticiler, komutanlar, esnaf ve sade vatandaşla görüşen Atatürk, soru sormuş, kendisine sorulan sorulara yanıt vermiş. Fikir alışverişinde bulunmuş. Peki, 15 Ocak 1923 tarihinde yapılan bu toplantılarda hangi konular masaya yatırılmış? Düşman tahribatı, ta
rım ve ekonomi, Eskişehir ormanları, eğitim, yollar, basın, adliye, Lozan konferansı, yeni hükümet şekli, Osmanlı padişahlarının siyaseti, 1921 Anayasası, Birinci Dünya Savaşı, meclis, İslam tarihinde halifelik…
*
Yani Atatürk, Eskişehir’i ve Türkiye’yi ilgilendiren tüm konularda fikir almış ve açıklama yapmış.
*
Bu anlamda Meydan, Atatürk’ün konuşmalarından bazı bölümleri alıntılamış ve yine Atatürk’ün tarım, orman ve hayvancılık konularında sorduğu soruları ve ifade ettiği görüşleri aktarmış.
*
Şimdi, Atatürk’ün, Eskişehir’deki tarım, orman ve hayvancılık konularında yukarıda saydığım kişilerle yaptığı diyaloğu, Meydan’ın anlatımıyla paylaşmak istiyorum:
“TARIM, ORMAN, HAYVANCILIK
Mesela bir ara, “Tohum paylaşımıyla ilgilenen daire hangisidir?” diye sordu. Sonra, “Bugünkü tarım durumunuzu nasıl buluyorsunuz?” dedi. Daha sonra da, “Eskişehir’de orman çok mu? Ne kadar orman var? Ne cins ormandır ve nerededir?” diye sordu. Orman Müdürü Arif Bey, “Şehrimizde 225 bin hektar orman vardır” dedi. Atatürk, “Nereden biliyorsunuz?” diye sordu. Orman Müdürü, “İstatistiklerle” dedi. Atatürk, “Bu istatistikler neye dayanıyor? Şehir haritası üzerine işaret olunmuş mudur?” diye
sordu. Orman Müdürü, “Fen Memurları tarafından yapılmıştır” dedi. Atatürk, “Ne ormanları vardır?” diye sordu. Orman Müdürü, “Çam ve meşe” diye cevap verdi. Atatürk, “Peki bu ormanların harita üzerinde alanı, cins ve miktarı tespit edilmiş midir?” diye sordu. Orman Müdürü, “Çalışıyoruz. Şimdilik memurlarımız azdır…” dedi. Atatürk, “Siz bu meseleyi basit bir iş olarak görüyorsunuz. Önemli bir meseledir. Esaslı ve ciddi bir suretle çalışmak lazımdır” dedi.
*
Atatürk, tarım ve orman işleri kadar hayvancılığı da önemsiyordu. Mutasarrıfa hitaben, “Hayvanların miktarının çok azaldığından bahsetmişsiniz. Mevcut olanların durumu nasıldır, hastalıkları var mıdır?” diye sordu. Mutasarrıf Nihat Bey, “Şehirde ara sıra hastalık ortaya çıkar, fakat şimdilik bir şey yoktur” dedi. Atatürk, “Hastalık vebayı bakari midir?” diye sordu. Mutasarrıf, “Evet efendim” dedi. Atatürk, “Bu hastalık ne zamandan beri başlamıştır ve serum nereden buluyorsunuz?” diye sordu. Mutasarrıf, “Serumu İktisat Vekaleti’nden alıyoruz” dedi. Atatürk, “Karantina halen devam ediyor mu? Ne kadar damızlık hayvan lazımdır? Şehirde ne kadar baytar vardır?” diye sordu.
*
Atatürk tarım, hayvancılıktan sonra eğitim konusuna geçti. Okulları, öğrencileri sordu. Sonra yolların durumunu sordu. Eskişehir’in tüm sorunlarını en ince ayrıntısına kadar öğrenmek istiyordu. Daha sonra genel ülke meselelerini anlattı.”
*
Evet, tarihçi Meydan’ın anlatımıyla, Atatürk’ün 15 Ocak 1923 tarihli Eskişehir ziyaretinin içeriği özetle bu şekilde.
*
Bakın… Atatürk, Eskişehir’in de içinde bulunduğu ve 35 gün süren Batı Anadolu gezisinin amacını özetle Nutuk’ta nasıl açıklıyor:
“Padişahlığın kaldırılması, halifelik makamının yetkisiz kalışı üzerine, halk ile yakından görüşmek, düşüncesini ve eğilimini bir daha incelemek önemliydi. Meclis son yılına girmiş bulunuyor. Yeni seçim dolayısıyla Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti’ni bir siyasal parti durumuna getirmeye karar verdim. (…) Bu konuda da halkla karşı karşıya gelerek görüşmek uygun ve yararlı olacaktı. Zaferden sonra talim ve terbiyeye başlamış olan ordumuzu da yakından görmek istiyordum. Halkı uygun yerlerde toplayarak uzun görüş alışverişinde bulundum. Halkın bana diledikleri gibi serbest sorular sormalarını istedim. Sorulan sorulara 6-7 saat süren konuşmalarla cevap verdim.”
*
Buradan… Atatürk’ün, halkla beraber yol yürüyen tam demokratik bir dünya lideri olduğu bir kez daha anlaşılıyor. Bu yazıyı, Atatürk’e, alçak bir biçimde “Diktatör” diyen iki paralıkların gözüne sokun gitsin!
NOT: Okuduğunuz metni, 17 Ocak 2018’de kaleme almıştım…