Sadi Seda yazdı
Pazartesi günü Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in daveti üzerine “Afet Riskli Alan” içerisine giren 8 mahallede yapılacak olan “Kentsel Dönüşüm” planlarını yapan İstanbul Teknik Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesine yapılan “Teknik Gezi”ye katıldım.
Bu “Teknik Gezi”ye Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt ile Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’ta katıldılar.
İstanbul Teknik Üniversitesi yaklaşık 2 yıla yakın süren 8 mahallede yapılacak olan ‘Kentsel Dönüşüm’ Türkçe ifadesi ile ‘Yenileme’ çalışmalarında hemen hemen sona gelmiş.
Projeler çizilmiş, maketler yapılmış.
Nereye ne yapılacağı açık seçik belli olmuş..
Ufak tefek hatalar yok değil.
Ancak bu hatalar düzeltilemeyecek büyük hatalar değil.
Yer kaydırmaları ile düzeltilmesi mümkün.
Bu hatalardan birisi de Tepebaşı İlçesi içerisinde yer alan küçük ölçekli otellerin Odunpazarı İlçe sınırları içerisine kaydırılmış.
İTÜ’de 8 Mahallenin “Kentsel Dönüşüm” planlarını ve yeni yerleşim maketini inceleyen Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, Tepebaşı ilçe sınırları içerisindeki küçük ölçekli otellerin Odunpazarı İlçe sınırları içerisine kaydırılmasına itiraz etti.
Proje’nin baş sorumlusu Mimar, Şehir Plancısı Prof. Dr. Nuran Zeren Gülersoy’a, Tepebaşı İlçe sınırları içerisinde özellikle porsuk çayı kenarına yakın bölgelerde bulunan otellerin planlarda ve makette Odunpazarı İlçesine kaydırıldığını hatırlattı.
Ayrıca,”Tepebaşı ilçesinde Kültür Merkezi yapacağımız arsa yok. 350 bin nüfuslu Tepebaşı İlçesinin kültür ve sanat etkinliklerinin yapılacağı bir Kültür Merkezi yok. Bize Kültür Merkezi için yer ayarlamanızı rica ediyorum” dedi.
Ataç haklı.
Odunpazarı İlçe sınırları içerisinde Odunpazarı Belediyesi’ne ait iki Kültür Merkezi mevcut. Odunpazarı ilçe halkı bu yüzden şanslı.
Eğer Tepebaşı Belediyesi eski Sizin Sinemasını bugün Zübeyde Hanım Kültür Merkezi ile MİT’in boşalttığı binaları almamış olsaydı belki de bugün Odunpazarı Belediyesinin kültür merkezlerine muhtaç kalacaktı.
Proje’nin baş sorumlusu Mimar, Şehir Plancısı Prof. Dr. Nuran Zeren Gülersoy’da Ahmet Ataç’ın haklı taleplerine,”Planları tekrar gözden geçirip otelleri ve Tepebaşı İlçesi sınırları içerisinde büyük ölçekli olmasa da ihtiyacınızı görecek bir Kültür Merkezi alanı yaratmaya çalışacağız” dedi.
Taleplerini haklı bulan Projenin baş sorumlusu Prof. Dr. Gülersoy ile ekibini yerinde inceleme yapmaları için Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç Eskişehir’e davet etti.
*-*******
“Kiralık işçim var”
İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, Bakanlar Kurulu'nda görüşülerek Başbakan Ahmet Davutoğlu imzasıyla Meclis'e sevk edildi.
Tasarı, özel istihdam bürolarına 'geçici iş ilişkisi' kurma yetkisi veriyor.
Buna göre özel istihdam bürosu, işverenle 'geçici işçi sağlama sözleşmesi' yaparak bir işçisini bu işverene kiralayabilecek. İşçi kiralamaya, ev hizmetleri ve mevsimsel tarım işlerinin yanı sıra işletmenin iş hacminin öngörülemeyen ölçüde artması ve dönemsellik arz eden iş artışları gibi durumlarda da izin veriliyor. Böylece işçi kiralamanın kapsamı çok geniş tutularak hemen hemen bütün işler bu kapsama sokuluyor. Kamu kurumları ile madenler kapsam dışı tutularak buralarda Kiralık İşçiye izin verilmiyor. Daha önce mevsimlik tarım işlerinde çalışanlar ile askere gidenlerin ve doğum yapan kadınların yerine özel istihdam bürolarından eleman kiralanmasına imkân veren düzenleme yapılmıştı. Şimdi ise düzenleme bütün alanları kapsayacak şekilde genişletildi.
Meclise sevk edilen bu yasa tasarısına hem işçi hem de memur sendikaları konfederasyonları büyük tepki gösteriyorlar.
Aslına bakarsanız bu kanun yeni değil.
Hükümet 2009 yılında kanunu yasalaştırılmak istedi. TBMM’den geçen yasa tasarısını o günün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e onay için gönderildi. Sosyal tarafların haklı gerekçelerle verdikleri tepki üzerine Cumhurbaşkanı Gül, TBMM’den çıkan kanunu veto etti.
Cumhurbaşkanı Gül’ün veto ettiği kanun tasarısı hükümet tarafından bir kez daha aynı dönem de TBMM gündemine getirildi. Ancak çalışma hayatında yol açacağı olumsuzluklar (özellikle eşitsizliğe neden olacağı) dikkate alınarak geri çekilmişti.
Tasarı yıllar sonra tekrar bakanlar kurulu toplantısında görüşülerek kabul edildi.
Başbakan Davutoğlu, yasa tasarısını TBMM Genel Kurulunda görüşülmek üzere TBMM sevk edildi.
Tasarı, özel istihdam bürolarına 'geçici iş ilişkisi' kurma yetkisi veriyor.
Buna göre özel istihdam bürosu, işverenle 'geçici İşçi sağlama sözleşmesi' yaparak bir işçisini bu işverene kiralayabilecek.
İşçi kiralamaya, ev hizmetleri ve mevsimsel tarım işlerinin yanı sıra işletmenin iş hacminin öngörülemeyen ölçüde artması ve dönemsellik arz eden iş artışları gibi durumlarda da izin veriliyor. Böylece işçi kiralamanın kapsamı çok geniş tutularak hemen hemen bütün işler bu kapsama sokuluyor. Kamu kurumları ile madenler kapsam dışı tutularak buralarda ‘Kiralık İşçiye’ izin verilmiyor.
Daha önce mevsimlik tarım işlerinde çalışanlar ile askere gidenlerin ve doğum yapan kadınların yerine özel istihdam bürolarından eleman kiralanmasına imkân veren düzenleme yapılmıştı. Şimdi ise düzenleme bütün alanları kapsayacak şekilde genişletildi.
Şimdi bir kez daha TBMM gündemine taşınan düzenleme birçok işçi için tehdit niteliği taşımaktadır.
Tasarıyla, işyerlerinde çalışan sayısının yüzde 25’ine kadarının 'kiralık işçi' olmasına imkân sağlanmakta..
Ancak 1 ila 10 arasında çalışanı bulunan KOBİ’ler için bu sınırlama da bulunmuyor. Bu da istihdamın yüzde 60’ını oluşturan KOBİ’lerin istediği kadar kiralık işçi çalıştırmasının yolunu açıyor. Büyük işletmeler de dikkate alındığında, mevcut çalışanların yaklaşık 10 milyonunun çalışma biçimi değiştirilerek 'kiralık işçi' yapılmasının yolu yasal olarak açılıyor.
Sosyal tarafların görüşü alınmadan TBMM'ye gönderilen tasarıda, işverenin 'kiralık işçiyi' istediği koşullarda çalıştırmasının da yolu açılarak çalışanın yasal güvenceleri ortadan kaldırılıyor. Buna göre işveren 'esaslı bir gerekçesi' varsa, kiralık işçiyi emsal işi yapan işçilerden farklı koşullarda çalıştırabilecek. 'Siparişlerim var' gerekçesine sığınan bir işveren, kiralık işçisini fazla mesai, dinlenme hakkı, haftalık izin gibi haklardan mahrum bırakarak çalıştırabilecek.
Tasarıda bu tür suiistimallerin önlenmesine yönelik olarak hiçbir düzenleme yer almamakta.
Avrupa Birliği ülkelerinde dahi sıkıntılı uygulamalara neden olan ve bu nedenle tartışılan kiralık işçilik düzenlemesi, Türkiye gibi çalışma hayatındaki kuralları henüz oturmamış bir ülkeye uygulandığında çok daha vahim sonuçlara yol açacak diye kaygılarım var.
İşçi ve Memur Sendikaları, taşeronluk uygulamasını dahi çalışanlar için aratacak olan bu düzenleme, modern dünyanın adeta 'paralı kölelik' sistemi diye dilendiriyorlar. Çalışanların her türlü yasal güvenceden koparıldığı bu sistem, çalışma hayatındaki dengelerin işçiler aleyhine ciddi bir biçimde bozulmasıyla sonuçlanacak ve çalışma barışını tehlikeye atacaktır.
Dün kanunun mahsuru veya getirisi hakkında daha geniş bilgi almak için Türk-İş Eskişehir İl Temsilcisi Necat Kılıç’a telefon ettim.
“Bir dokun bin ah işit” derler ya.
Nejat Kılıç’ta tasarıdan duyduğu endişelerini tek tek saydı.
Tasarının iyi tarafını da söyledi.
“Bir tek iyi tarafı mevsimlik tarım işçileri, evde bakım hizmetleri ile ev temizlik işlerinde çalışanların sosyal güvenceye kavuşturulmaları. Ama kanun tasarısı içerisine bunu da yerleştirilerek çıkarılacak kanunu masun yani çalışanların lehine gibi gösterilmek isteniyor. Ancak bu ihtiyaç, özel istihdam büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisi kurulmasının gerekçesi olmamalıdır. Kamuoyunu ve meclisteki siyasi partileri bilgilendirme çalışmalarımıza hız kazandıracağız. Hükümetin sosyal tarafların uyarı ve itirazlarını dikkate alacağını ve bu yanlıştan döneceğini umut ediyoruz. TÜRK-İŞ olarak çalışanlarımızın haklarının korunması mücadelemize kararlılıkla devam edeceğiz” dedi.