Ne zaman Eskişehir’in trafik ve ulaşım sistemini rahatlatmak adına bir toplantı yapılsa hep aynı noktaya vurgu yapılır. “
Eskişehir araçların değil yayaların öncelikli olduğu bir kent” diye. Sonra da ilave edilir “
bireysel araçlar büyük metropoller de olduğu gibi şehir içine girmez ise ulaşım da, trafik de daha rahat işler”.
Bu söylemler bana 2. Meşrutiyet döneminin Maarif Nezareti (Milli Eğitim Bakanı) Emrullah Efendi’nin “
Şu mektepler olmasaydı maarifi ne güzel idare ederdim” sözünü hatırlatıyor.
Zira İstanbul Teknik Üniversitesi’nin değerli bilim insanları Eskişehir’in büyük bir metropol olmadığını, 3 kişiye 1 araç düştüğünü ve şehrin yüzde 50’sinin merkez dediğimiz alandan oluştuğunu sanırım unutuyorlar ki, böyle bir tavsiyede bulunuyorlar.
Şahsen araba sahibi olmayan bir birey olarak ben de isterdim yürüdüğüm, gezdiğim, işlerimi hallettiğim yerlerde araçlar olmasın, trafik tıkanıklığı yaşanmasın, ulaşacağım her yere ferah ferah gideyim.
“Ancak şehrin ve çağın gerçekleri karşısında bunu dilemek bir nevi Kapitalizme karşı mücadele etmek gibi ütopik bir hal aldı.”
Uydu kentler yapamamış, ticari alanları şehrin merkezine yığmış, kamu binalarını şehrin farklı noktalarına yığamamış, en merkezi yerlere AVM’ler için izin vermiş, sosyal donatı ve eğlence mekânlarını da merkez dediğimiz yerlere ruhsatlandırmış bir sistemde, tüm bunların üstüne insanların yoğun yerleşimi de, Üniversite de yerleşkeleri de aynı noktada ise bireysel araçları şehir merkezine nasıl sokmayalım.
Bırakın araçlarını içinde Belediyeler ’in iş makinesi ve kamyonları da dâhil olmak üzere neredeyse tüm kamu kurumlarının araç ve kamyonları, minibüsleri yani büyük araçları trafiğin en şaşaalı saatlerinde o şehir merkezindeyse biz bu işin altından pek kalkamayız.
Bu yüzden yapılacak iş bana kalırsa bu değil. “
Belki biraz estetik yönüne zarar verse de şehirde yoncalı kavşaklar, bat çık tabir edilen ışıksız geçişler, kamulaştırma yapılarak açılacak alternatif arterlere ihtiyacımız var”. Ayrıca kapasitesi daha yüksek tramvaylara ve aktarma olasılıklarını azaltacak yeni bir ulaşım sistemiyle şehrin her yerine ulaşmayı amaçlamalıyız.
Tüm araç sahipleri otopark kullansa diyeceğiz ama mevcut otoparklar şehrin araç sayısının ancak yüzde 10’u kadar. Belki böyle bir hamle, belki paralı park yerlerini kaldırmak ama hepsinden önemlisi Emniyet, yerel yönetimler ve İktidar’ın bu konuda şartsız, kursalsız ve hatta kaprissiz bir araya gelmesi lazım.
Bu yüzden şehrin içine araç sokmama fikrinden önce araçların içine giren şehir merkezini çıkarmalıyız aradan.
İmkanınız var ise
Biraz değişiklik, biraz şımartılmak herkesin hakkı… Yaz kadar olmasa bile kışın da tadını çıkarın.
Mesela Cumartesi günü A.Ü Spor Salonu’nda Eskişehir Basket maçına gidin…
Cumartesi akşamı Regülatör’de kar üstü mangal keyfi yapın.
Pazar günü Üniversite Caddesi’nde bulunan London’da kahvaltı keyfini uzun uzun yaşayın.
Odunpazarı’nda hafta sonu fotoğrafçılığını keşfe çıkın.
Bir de bir tas su ile bir paket mama koyun köşe başlarına… Merhametinizi konuşturun.