Espark sinemalarında "Deliha"yı izliyoruz... Her zaman kapatırız ama o gün unutmuşuz... Bir telefon... Arayan "Zehra Çam..."
"Sinemaya gitmeye bile zaman "buluyorsun" dedi...
Biz de ekledik:
"Her film bir kitaptır..."
Filme gelince... Dizileri sevmeyiz…
"Gupse Özay"ın adını ilk kez duyuyoruz...
Senaryosunu kendi yazıp başrolünü de "harika" denilecek düzeyde oynayan bir kadın...
"Gülse Birsel”den sonra yeni ve başarılı bir kalın mizah yazarı...
"Demet Akdağ, Ayşen Gruda ve Adile Naşit"ten sonra mükemmel bir kadın komedyen...
Küfürden, argodan uzak, samimi, sıcak bir kadın mizahı...
Filmin sonlarına doğru "Göztepe"nin otobüsüne biniyorlar... Bir tezahürat ki, "Göz-Göz-Göztepe" otobüs inliyor...
"Bu filmi Amigo Orhan'da görmeli" dedik ve iki gün sonra Orhan abiyi Kanatlı Sinemaları'na götürdük...
Tam 40 yıl sonra sinemaya geliyor...
"İyi ki akıl dışı tutkuların yok" derken soktuk salona...
Bayıldı desek yeri var... Üstelik "Gupse"de abaza değil miymiş... Orhan abi ile yenge de öyle...
Tam sinemadan çıkarken aradı yenge:
"Neredesin?"
"Sinemada" deyince "Dalga geçme!" yanıtını almış Orhan abi...
Kaçırmayın "Deliha"yı, izleyin...
Güneşin sarı lekesi
Perulu bir aktivistin "ağaçla" evlendiğini televizyonda izlerken, "Picasso"nun ünlü sözünü anımsadık:
"Kimisi sarı bir lekeyi güneşe dönüştürür, kimisi de güneşi sarı bir lekeye..."
Resim sanatı kapsamında söylemiş bunu Picasso ama...
"Yaşamın bütününe uygulanabilir..."
………
90'lı yılların başındaki bir Ankara ziyaretinde "Muzaffer Erdost'a konuk
olmuş "İlhan Selçuk..."
Evdeki hoş sohbette çakır keyfi olduktan sonra , "Evinin bahçesinde ağaç var mı?" diye sormuş İlhan abi...
"Bir kavak var..."
-0 kavağı sevmeli...
"Bir de kuş var kavakta, gri renkte, ötüşü tuhaf, hiçbir kuşa benzemiyor..."
Erdost'un bu sözlerini de şöyle yorumlamış büyük usta:
- Bir ev, bir ağaç, ağacın üstünde bir kuş, çocuk resmi gibidir...
"Mutluluk için yeter de artar..."
-Ama Dolmabahçe Sarayı'nın bahçesindeki beton otel beş yıldızlı olsa da mutsuzluk türetmek için yeter de artar.
"Çirkinlik parayla değil mi!"
……..
Av köpeğinin duyarlılığı sonradan kazanılmış bir kültür değildir, hayvanın doğasında cardır...
Oysa insanın doğa duyarlılığı uygarlığın ürünüdür, emekle kazanılan bir yetidir...
Peki bizim toplumda niçin sürekli çirkinlik üretilmeye başlandı?
Görgüsüz para, hele yukarıdan çeşmenin suyu gibi akıyorsa, çirkinlikle çevremizi donatıyor.
"Parlak güneşi pis bir sarı lekeye dönüştürüyor...”
Direnen güzel insanlara şükür!..
"0nlar sarı bir lekeyi güneşe dönüştürüyorlar..."
İlhan abi, Dolmabahçe Sarayı'nı anlatmış 20 yıl önce...
"İyi ki Ak Saray'ı görmedi!.."
Filozofun üstün zekası
Eski çamlarda yaşayan bir filozof, daima gerçekleri söylediği için kralı kızdırmış. Kral, da filozofa ölüm cezası vermiş ve ölmeden önce zekasıyla alay etmiş:
"ölmeden önce, son bir cümle söylemene izin vereceğim. Bu söyleyeceğim cümle, doğru çıkarsa başın kesilecek, yalan çıkarsa asılacaksın..."
Filozof yanıtını vermiş:
"Beni asarak öldüreceksiniz..."
…..
Filozofu asmaya götürseler, doğruyu söylemiş oluyordu ki o, zaman asılması değil,
başının kesilmesi gerekiyordu. Başını kesmeye kalktıklarında, yalan söylemiş oluyordu ki, asılması gerekiyordu.
"Böylece filozofu ne asabilmişler ne de başını kesebilmişler..."
Şikayet müdürü
Odacı müdürü selamlar ve yanına gider: "İş başvurusu için gelenler arasında bir de sağır var, ne yapayım?"
Müdür, "Hemen başlasın" deyince de şaşırır re "Görevi ne olacak?" diye sorar...
Müdür yanıtlar: "Şikayet kalem müdürü!"
Günün Şiiri
Uzak söyleşi
Şarkıların eskimesin akşama
Bir çılgınlığa açılır kapılarım
Yüzümde sessizlik
Yıldızlarım düşer durmadan
Usulca yalnızlığa aç pencereni
Sonra çiçekleri sula dalgınlığınla
Öp yanağından çocuğun
Ve uzasın saçları aynalara
Bu benim uzak uzak seslenişim
İncecik boynunla gündüzleri
Sanki bir hüzün ıssızlığın yanımda
Nevzat Uçkan (Varlık-1968)
Amerika değil Ankara
"Delikanlımın biri Amerika’ya gitmek için bir şilebe gizlice binmiş...
Ama birkaç gün sonra kaptan genci yakalayıp geminin kıç kısmına hapsetmiş.
Şilep New York'a yanaşmış, yükünü boşaltmış, yeni yük almış.
Delikanlı hapsolduğu yerde, New York’a bile geldiklerini anlamadan, sadece vinç seslerini dinleyip durmuş.
Uzun yolculuktan sonra ülkeye dönmüş...
Yakın arkadaşları Amerika'da neler gördüğünü sordukça içini çekmiş...
Bir gün dayanamamış artık ve "Vallahi ne anlatayım, bir gürültü, bir gürültü işte" demiş:
"Hani sanki Amerika'ya değil de, seçilip Ankara'ya gitmiş gibi..."
Günün Balı
Hiç kimse geriye gidip yeni bir "başlangıç yapamaz, ama bugün yeni bir son yapıp yeniden başlayabilir.
Robinson
Kıssa-dan
"Zeytin"in ülkemizde yaşadıkları aslında derstir.
Beslenme değil, uygarlık dersi.
"Okullara zeytin dersi konulmalı..."
Erdal Atabek
Günün Sorusu
Bu hükümetin ülkenin yakın geleceğini düşüneceğini sanabilir miyiz?
Deneyimlerimle yanıt veriyorum:
"Hayır..."
Orhan Bursalı
Gerilim
Tuncay Güney Kanada’dan verdiği demeçlerde oyuna getirildiğini, günah çıkarmak gerektiğini söylüyor.
"Bunlara karnımız tok, adil yargılanmalı..."
Mustafa Balbay
Günün İncisi
En büyük çirkinlik, yalan ile gözyaşının bir araya gelmesidir...
Özdeyiş
Doğa'da yalan yoktur, onu icat eden insanoğludur...
Hanri Benazus
Günün Olayı
Economist dergisinden uyarı: "Türkiye gazeteci olmak için tehlikeli biryer."
Tam doğru değil...
"Yağcı ve yalaka olunca bırakın tehlikeyi büyük keyif var!.."
Günün Biberi
CHP şimdiye kadar baskılarla, hukuksuzluklarla ilgili pek çok şey söyledi dikkate alınmadı...
Bir "Dersim" dedi, iktidar cümbür cemaat üzerine atladı..."
Günün tözü
Mutluluğun baş düşmanı, saplantıya dönüşen tutkulardır...